Gıdalara konulan katkı maddelerinin sağlığa olan olumsuz etkileri cesur doktorlar tarafından sıkça dile getiriliyor. Doktorların katkı maddelerinin yoğun olarak kullanıldığı ürünlerle ilgili vatandaşlara yaptığı uyarılara karşı, sermaye grubundan da art arda açıklamalar geliyor.
Ancak ortada bir gerçek var ki, mevcut ürünün içine konulan ekstra her maddenin fazlası ileride insan sağlığında olumsuz etkilere sebep oluyor.
İşte insan sağlığına olumsuz etkileri olduğu iddia edilen ve Türkiye’de cipsten dondurmaya, salam- sosisten sıklıkla yediğimiz dönere kadar birçok üründe kullanılan, halk dilinde ise ‘Çin tuzu’ olarak bilinen Mono Sodyum Glutamat (MGS), Alzheimer’den Parkinson’a ileride telafisi mümkün olmayan bir çok hastalığa da davetiye çıkartıyor.
Peki, bu kadar çok üründe kullanılan ve ciddi rahatsızlıklara sebep olan bu ‘tuz’ neden kullanılıyor?
Küreselleşen dünyada ticaret devlerinin amacı insan sağlığını düşünmeden daha çok büyümek ve çok kar elde etmek olarak ön plana çıkıyor. Bu nedenle katkı maddesinin içinde bulunduğu mamulleri albenisi yüksek olan renklerle birlikte sunuyorlar. Yani sadece maddesel tadıyla değil görsel yollarla da beynimize işliyorlar…
Görüntüsüne tadına kandığımız bu katkı maddelerinin konulduğu gıdaların tüketildiğinde zararları biliniyor mu?
MSG’nin en önemli özelliği, yiyeceğin içindeki tadı lezzetli hale getirip insanda daha çok yeme isteği uyandırmak olarak biliniyor. Bunu da tat almamızı sağlayan bezlerin salgısını arttırarak yapıyor. Mono Sodyum Glutamat ülkemiz de hazır köfte harçları, et suyu tabletleri, hazır çorbalar, cips, kraker, salam, sosis, hamburger gibi her şeyin içine konulabiliyor iken yasal olarak ise sadece tereyağı, şeker ve balın içine konulabiliyor.
MSG’nin özellikle Çin restaurantların da çok kullanılan bir madde olduğu için sebep olduğu hastalıklara ‘Çin Lokantası Sendromu’ denildiği ve uyarıcı bir aminoasit olduğunu için Çin tuzunun bulunduğu yemekleri yiyenlerin ellerinde karıncalanma, bulantı hissi, nefes darlığı, göğüs ağrıları, yüzde gerilme hissi, çarpıntı, uyuklama ve halsizlik olabileceğini dile getiren Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Metabolizma ve Beslenme Bilim Dalı Başkanı Prof. Ahmet Aydın, sözlerine şöyle devam etti;
“ Avrupa normlarına uyulduğu taktirde bir şey olmaz deniliyor. Azına da razı değiliz ama diyelim azı yan etki yapmıyor peki dozun fazla olup olmadığı kontrol ediliyor mu?. Farz edelim ki düzgün kontrol ediliyor. MSG nerde var her şey de var. Peki, o kişi aynı gün kraker, cips yediyse doz artmayacak mı? O zaman ne oluyor birikici etki oluyor. Birikici etki için bir çalışma yok. Sonra bir yığın hastalık çıkıyor. Tarım ve Köy İşleri Bakanı diyor ki Avrupa normlarına uygun ama uygun olması bunun doğru olduğu anlamına gelmiyor.”
ALİ CENGİZ OYUNUNA GEREK YOK!
Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı bu katkı maddesi ile ilgili olarak yeterli laboratuar çalışması yapmadan, sadece yabancı ülkelerde yapılan laboratuar çalışmalarının doğruluğuna dayanarak, Türk Gıda Kodeksinde kullanımına izin verdiğini söyleyen Aydın çarpıcı açıklamalarına devam etti;
“Mono Sodyum Glutamat neden gıdalara konuluyor?, önce bunu sorgulamak lazım. Hem gıdanın beğenisini arttırıyor, tatsız tuzsuz şeyleri tatlı hale getiriyor, hem de malınızı sattırıp, fazla kullanmaya itiyor. Salam sosis dediklerimizin çoğunun içinde et yok yanıltmak için ‘yüzde yüz dana’ deniliyor ‘et’ denilmiyor. Soya gibi gıdalar konuluyor üstüne birde tadını lezzetli yapmak içinde Mono Sodyum Glutamat ekleniyor. Yedikçe yeme isteği uyandırıyor. Bir gıdanın içine yeni madde koyuyorsanız. Bunu ancak 10 yıllık deneylerden sonra koyabilirsiniz. Biz bilim adamı olarak kuşkucu olmalıyız tabi bu arada Gıda sanayileri de boş durmuyor kendilerine karsı gelenleri nemalandırıyorlar. Bu katkı maddelerinin zararlı olduğunu söylediğimiz zaman biz suçlu oluyoruz. Bu maddenin zararlı olduğunu çoğu insan biliyor ama bana ne diyor. Çünkü ticari yönden zarar görmek istemiyor.”
Halkın bilinçlenip bu katkı maddelerinin bulunduğu ürünlerin kullanmaması gerektiğini söyleyen Aydın, “Vatandaşı bilgilendirmek için bu maddenin eklendiği gıdaların ambalajının üstüne ‘Bu gıdanın içinde Mono Sodyum Glutamat var, bunun yanında Mono Sodyum Glutamat olan başka gıdalarda yerseniz ‘KANSER’ olabilirsiniz’ diye yazı yazılıp halkı uyarmak zorundasınız. Öyle bir şey yazın bakalım kimse MSG’li bir yiyecek yer mi, Ali Cengiz oyunlarına gerek yok.” dedi.
KANSERDE MUAZZAM BİR ARTIŞ VAR
Kanserin ülkemizde son zamanlarda ciddi bir artış gösteren hastalık olduğunu bunu da sadece sigaraya bağlamamak gerektiğini ve çeşitli zararlı katkı maddeleri içeren gıdaların da kansere yol açabileceğini vurgulayan Aydın;
‘’Sigara tüketiminde azalma görülüyor ama yinede kanser hızla yayılmaya devam ediyor. Sigara günah keçisi ilan edilmemeli. Gıdaların içindeki MSG gibi bir yığın madde var bunlardan arınılmalı. İnsan sağlığını ilaçlarla tedavi edersin ama o sadece anı kurtarır bataklığı kurutmamış olursunuz. O zaman sivrisinekler hep çıkıyor. İlaç sanayi ne diyor hastalık olsunki, hastalık belirtilerini engelleyelim, yani pisliği halının altına süpürelim diye düşünüyorlar. MSG gibi olan katkı maddelerini yan yana getirerek zararı önlemek lazım ama bu çok zor. Bunları kim finanse edecek? Öteki tarafta gıda sanayi ilaç sanayi var yani para getiren şeyler, ticaret için bilim artık yörüngesinden sapıttırılıyor. Bilimsel bir diktatörya oluşturuluyor. Ticaret olsun reklam olsun diye MSG gibi maddeler kötülenmiyor, halk aydınlatılmıyor. Ticari denge bozulmasın diye GDO’da yasal oldu. Söze gelince herkes katkı maddelerine karşı. Ticaret sağlıktan daha mı önemli?’’ dedi.
ARTIK MSG NAMUS MESELESİ OLDU
Raf ömrü arttırılmış gıdalar konusunda vatandaşları uyararak, ‘Raf ömrü uzar insan ömrü kısalır’ diyen Aydın;
“ Meclisteki Milletvekillerine, Tarım Bakanlığına toplumsal bir baskı yapılmalı bu konunun üzerinde durulmalı. MSG bilim meselesi olmaktan çıktı önce vicdan meselesi oldu artık namus meselesine döndü. Namuslu musunuz değil misiniz? İnsanlara zarar veremezsiniz bu dinin içinde bile var. Yapılanı görmemekle deve kuşu gibi başımızı kumun altına saklamakla bu işi çözemezsiniz. İnsan sağlığı her şeyden önemlidir. Bile bile görmemezlikten gelemeyiz. Bu gidişe dur denmeli” dedi.
(İhlassondakika)