Frost & Sullivan, Avrupa’da genetik test ve görüntüleme hizmetlerine olan talepte yaşanan hızlı artışa rağmen, geri ödeme prosedürleri ve düzenleyici politikalardaki eksikliklerin gelişmelerinin hızını yavaşlatabileceğini ileri sürüyor.
2010 yılında Türkiye’de faaliyetlerine başlayan dünyanın önde gelen araştırma ve danışmanlık kuruluşlarından Frost & Sullivan, Türkiye’de hazırladığı başta enerji, otomotiv, savunma ve sağlık olmak üzere çeşitli sektörlerde uzun vadeli pazar öngörülerini de kapsayan raporlarıyla uluslararası şirketlerin ve yatırım fonlarının Türkiye’deki faaliyetlerine yardımcı olmanın yanı sıra farklı sektörlerde birçok Türk firmasına özel araştırma ve danışmanlık hizmetleri vererek iç ve dış pazarlarda büyümelerine yardımcı olmayı sürdürüyor. Bu kapsamda Frost & Sullivan, Türkiye sağlık sektörünü de yakından ilgilendiren “genetik test ve görüntüleme hizmetleri” alanında gerçekleştirdiği son araştırmasını açıkladı.
Hastalıklarda genetik test alanları genişliyor
Avrupa’da genetik test ve görüntüleme hizmetleri, hızlı bir büyüme sergilemenin yanı sıra daha geniş hastalık alanlarını kapsayan testlerin kullanılabilirliğinin artışıyla da önem kazanıyor. Genetik hastalıklar için testler hızlı bir şekilde laboratuarlardan tıbbi uygulamaya kayıyor. Bu süreçte, kalite ile ilgili sorunlar kendini göstermeye başlıyor.
Frost & Sullivan’ın “Avrupa Genetik Test ve Görüntüleme Hizmetleri” araştırmasına göre 2011 yılında 896.2 milyon dolar olarak gerçekleşen hizmetlerin, büyük bir artışla 2018 yılında 1.908,8 milyon dolara ulaşması tahmin ediliyor. Söz konusu araştırma, tanısal test ve görüntüleme, ilişki testi ve öngörücü testi kapsıyor. Başlıca geniş genetik danışmanlık grupları ve doğrudan kişilere (DTC) testlerin kullanılabilirliği sayesinde Avrupa’da farkındalık yükseliyor ve hizmetler giderek yaygınlık kazanıyor.
Öngörücü test öne çıkıyor
Frost & Sullivan Sağlık Sektörü Analisti Divyaa Ravishankar, genetik test talebinin; danışmanlık, hekim tavsiyesi alma ve uygun ödeme ile birleştirildiğinde daha yüksek ivme kazanacağını belirterek, genetik test içinde en yüksek gelişme alanı olarak görülen “öngörücü teste” artan bir ilgi olduğunun altını çiziyor. Öte yandan, genetik test ve görüntüleme, moleküler tanı alanında en büyük hizmet alanı olarak öne çıkıyor. Batı Avrupa’da moleküler tanı pazarı 1.352,4 milyon dolara ulaşmışken, genetik testler 2011 yılı itibariyle bu oranın yaklaşık yüzde 66’sını oluşturuyor.
Araştırmaya göre, genom sıralamanın maliyeti etkili yeni nesil sıralama platformlarıyla azalıyor. Bu durumun, daha hızlı geri dönüş süreleri için sağlık kurumları arasında yarışı artıracağı ve genetik test ve görüntüleme hizmetlerinde olumlu bir etki oluşturacağı ifade ediliyor. Ancak Avrupa genelinde çeşitli geri ödeme prosedürleri, kurum ve kuruluşlara önemli bir sorun olarak görünüyor. Numuneler uluslararası sınırlarda transfer edilirken, yetersiz geri ödeme düzeni, genetik test hizmetlerinin daha da yaygınlık kazanmasına engel teşkil ediyor.
Düzenlemelerde boşluklar var
Ravishankar, düzenleyici ve normatif çerçevede potansiyel boşluklar bulunduğu konusunda uyarıda bulunarak, halihazırda özellikle AB’ye üye farklı ülkelerdeki tanı laboratuarları için kalite güvence konusunda herhangi bir yasal gereklilik bulunmadığının altını çiziyor. Akreditasyon ve sertifikasyon alımı tamamen gönüllülük esasına dayanıyor. Avrupa’da yalnızca birkaç laboratuar söz konusu belgelere sahip bulunuyor. Öte yandan, AB üye ülkelerinde genel olarak kabul edilmiş ‘akreditasyon’ ve ‘sertifikasyon’ tanımları da bulunmuyor.
Genetik test ve veriler için numunelerin sınırlararası değişimiyle ilgili geri ödeme hakkında bir çerçeve tanımlanmasının çok önemli olduğunu belirten Ravishankar, numunelerin başka ülkelerde test edildiğinde geri ödeme için uygun kuralların belirlenmesinin ve Pan Avrupa işbirliğinin sınırlararasında düzene sokulmasının gerekliğinin altını çiziyor