Türk ilaç sektörünün lideri Abdi İbrahim’in Başkanı Nezih Barut, Uluslararası Biyoteknoloji Konvansiyonu’nun ardından değerlendirmede bulundu.
Biyoteknoloji alanında dünyanın en önemli organizasyonlarından biri olan ve bu sene 20.’si düzenlenen Uluslararası Biyoteknoloji Konvansiyonu, 22-25 Nisan tarihleri arasında Amerika’nın Şikago kentinde gerçekleşti.
Türkiye’nin ilk kez geçtiğimiz yıl katıldığı konvansiyona Türkiye’den bu yıl Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu başkanlığında TİTCK, Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı, Ekonomi Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu, TÜBİTAK gibi kamu kuruluşlarının üst düzey yetkilileri, sivil toplum kuruluşları ve firma temsilcilerinden oluşan bir heyet katıldı. İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası (İEİS)’in de yer aldığı ülke standında, sendika tarafından yürütülen Türkiye İlaç İhracatçılar Platformu’nun tanıtımı yapıldı.
Abdi İbrahim’in Başkanı Nezih Barut, konvansiyon kapsamında düzenlenen ve ilaç şirketleri ile akademik araştırma kurumlarından temsilcilerin yer aldığı Uluslararası Biyoteknoloji Konferansı’nın ardından yaptığı değerlendirmede; ilaç sektörünün 2013 Vizyonu doğrultusunda Türkiye’yi bir ilaç üssü haline getirme hedefine ulaşabilmek için biyoteknolojik ürünlere yatırım yapılmasının önemine değindi.
BİYOTEKNOLOJİK ÜRÜNLERİN DÜNYA İLAÇ PAZARINDAKİ PAYI BÜYÜYOR
İnsan vücuduna uyumlu moleküllerden oluşan biyoteknolojik ürünlerin dünya ilaç pazarındaki yerini gün geçtikçe güçlendirdiğini belirten Barut; “2000 yılında dünya ilaç pazarının %10’una sahip olan biyoteknolojik ürünlerin payları, 2010 yılında %16’ya ulaşmıştır. IMS verilerine göre ise, bu oranın 2015 yılına gelindiğinde %20’lere yaklaşması beklenmektedir. Aynı doğrultuda; 2010 yılında 856 milyar dolar hacme ulaşan dünya ilaç pazarında 138 milyar dolarlık bölümün biyoteknolojik ürünlere ait olduğunu görüyoruz. Biyoteknoloji ürünlerinin, 2015 yılına gelindiğinde ise 190-200 milyar dolar satış hacmine ulaşması öngörülmektedir.” dedi.
Sentez kimyasıyla üretilen konvansiyonel ilaç ürünlerinin, yerlerini giderek biyolojik yöntemlerle üretilen ürünlere bıraktığını ifade eden Nezih Barut; “Neredeyse tüm ilaç endüstrisinin bu alana ve bu alanda faaliyet gösteren küçük-büyük firmalara ilgisi artmaktadır. Özellikle son yıllarda yaşanan birleşmelerin ve satın almaların büyük çoğunluğunun bu alanda olduğunu görüyoruz. Yaşanan global rekabet ve güncel koşullara bağlı olarak Türkiye’de de dünyadaki gelişmelere paralel şekilde biyoteknolojik ilaçların üretimine geçilmesi zorunlu gözükmektedir.” şeklinde konuştu.
GELECEKTE SEKTÖRDEKİ ASIL BÜYÜME BİYOTEKNOLOJİ ALANINDA OLACAK
Önümüzdeki dönemde asıl büyümenin biyoteknolojik ilaç pazarında olacağını ve bu alanlarda yatırım planları yaptıklarını bildiren Nezih Barut, “Türkiye’de biyoteknolojik ürünlerin toplam pazar büyüklüğü 1,7 milyar TL. Bu rakam ilaç pazarının yaklaşık %13’ünü oluşturuyor. Ülkemizde ne yazık ki biyoteknolojik ilaçların tamamına yakınını ithal ediyoruz. Bu gerçeği göz önünde tutarak, ilaç firmalarının Ar-Ge merkezlerinde ve üniversitelerde biyoteknolojik ürünlere yönelik yaptıkları çalışmalar sektörümüz için büyük önem taşıyor. Bu alandaki altyapı Türkiye’de henüz istenilen düzeyde olmamasına rağmen ürün geliştirme süreçlerini en iyi şekilde yönetmenin bizi pek yakında istediğimiz noktaya ulaştıracağına inanıyoruz” dedi.
MALİYET AVANTAJI SAĞLAYAN BİYOBENZER ÜRÜNLERİN SAYISI ARTIYOR
Biyoteknolojik ürünlerin ilaç sektöründeki önemine değinen Abdi İbrahim Başkanı Nezih Barut; “Biyoteknolojik ilaçlar, zorlu aşamaları içeren bir geliştirme süreci sonunda elde edilmesine karşın, kimyasal yöntemlerle elde edilen ilaçlar tarafından tedavi edilemeyen birçok hastalık için tedavi imkanı verirken ve tedavi maliyetlerinin de düşmesini sağlamaktadır” dedi.
Ruhsatlı biyolojik referans bir ilaca benzerlik gösteren biyobenzer ilaçların sayılarının gittikçe artmasının; doktor ve hastalara alternatif tedaviler sunacağını ve bu sayede tedavi maliyetlerini azaltarak hastaların ilaca erişimini artıracağını söyleyen Nezih Barut; “Bu durum eşdeğer ilaçların ülke sağlık sistemleri üzerindeki olumlu etkilerine benzer bir etkiyi, hasta ve hekimlerin kullanımına sunulması ile biyobenzer ilaçlarla da oluşturacaktır.
IMS raporlarına göre; 2010 yılında 138 milyar USD olarak gerçekleşen toplam biyoteknoloji ürünleri pazarında biyobenzerlerin 311 milyon USD’lık paya sahip olduğunu görüyoruz. 2015 yılı tahminlerine göre ise biyoteknoloji ürünleri pazarının 190-200 milyar USD olarak gerçekleşmesi ve biyobenzer ürünlerin önemini giderek artırarak 2-2,5 milyar USD’lık pazar payına ulaşması bekleniyor” şeklinde konuştu.
BİYOTEKNOLOJİ ALANINDA DEVLET DESTEĞİ ŞART
Biyoteknoloji alanında çalışmalar yapan firmaların istedikleri noktaya gelmesinde devlet desteğinin de çok önemli olduğunu vurgulayan Nezih Barut, Teşvik Yasası’nda biyoteknoloji alanının özellikle kapsam içinde değerlendirilmesi ve biyoteknolojik ürünlerin üretimine ilişkin yatırımların ilk sıralara alınması gerektiğinin de altını çizdi.
Nezih Barut bunun yanında İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası’nın aktif katılımıyla hazırlanan “İlaç Sektör Strateji Belgesi”nde değinilen, katma değeri yüksek ürünlerin geliştirilmesine yönelik Ar-Ge faaliyetlerinin planlanması ve koordinasyonunun sağlanması konusunun da önemine değindi.
ABDİ İBRAHİM BİYOTEKNOLOJİ ALANINDAKİ FAALİYETLERİNİ YOĞUNLAŞTIRIYOR
Türk ilaç sektörünün lider firması olarak biyoteknolojik ürünlerin sektöre kazandırılmasına büyük önem verdiklerini kaydeden Barut; “Abdi İbrahim olarak global bir oyuncu olma hedefimizi gerçekleştirebilmek amacıyla; yüksek katma değere sahip biyoteknoloji alanındaki İş Geliştirme ve Ar-Ge faaliyetlerimizi yoğunlaştırıyoruz. Bu faaliyetlerin, hem firma portföyümüzün karlılığının artmasına hem de ülke ekonomisine ve teknolojik alt yapıya önemli kazanç sağlayacağını düşünüyoruz” dedi.
Abdi İbrahim olarak, biyoteknoloji alanındaki faaliyetleri başlatmak amacı ile yurtdışı sağlık otoritelerinden onay almış olan biyobenzer ürünler için kısa, orta ve uzun vadedeki girişimleri de başlattıklarını belirten Nezih Barut; “ Biyobenzer ürünlerin geliştirme süreçlerinin 7-8 yıl olduğu düşünüldüğünde, kısa vadede dünyanın lider firmaları ile kuracağımız işbirliği anlaşmaları çerçevesinde ithal ürünlerin ülkemizde ruhsatlandırılması modeli üzerinde çalışmalarımıza başlamış bulunmaktayız. Orta vadede bu alandaki varlığımızı şırınga, vial ve benzeri dolum faaliyetleri ile devam ettiriyor olacağız. Uzun vadede ise planlarımız; bu teknoloji alanında altyapı ve deneyime sahip lider biyoteknoloji firmaları ile kurulacak stratejik teknoloji transfer modeli ile lokal Ar-Ge ve teknoloji platformunun kurulması ve nihayetinde yerli üretim süreçlerinin başlatılması yönündedir” şeklinde konuştu.