Ülkemizde organ bağışı her geçen yıl bir önceki yıla göre yaklaşık 1,5-2 kat artış gösterse de tüm çabalara karşı yetersiz kalıyor ve organ ihtiyacı büyük bir hızla artıyor. Kadavradan organ bağışında Avrupa ve ABD ortalamasının çok altında kalıyoruz. Organ naklinin gelişmiş olduğu ülkelerle aramızda bir kıyaslama yapmak gerekirse arada ortalama 10 kat fark olduğu görülüyor. Bu nedenle her yıl 6-7 bin kişi organ nakli beklerken yaşamını kaybediyor.
Organ Nakli Koordinatörleri Derneği (ONKOD) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve T.C. Sağlık Bakanlığı Organ ve Doku Nakli Ulusal Koordinasyon Kurulu Üyesi Dr. Eyüp Kahveci, 14 Mart Dünya Böbrek Günü’nde ülkemizde kadavradan yapılan nakillerin yüzde 20 oranında olduğu söylerken, Avrupa’daki oranın yüzde 80-85’lerde olduğunu ifade ediyor. Ülkemizde geçen yıl tespit edilen 1477 beyin ölümünden ailelerin izniyle organları alınabilen donör sayısının sadece 345’te kaldığını ifade eden Dr. Eyüp Kahveci bu oranın yüzde 23 gibi düşük bir seviyede olduğunu söylüyor.
“Ülke olarak kadavradan nakilleri artırmak zorundayız” diyen Dr. Eyüp Kahveci, her yıl organ nakli bekleme listelerine 4-5 bin kişinin eklendiğini, ancak yalnızca 3 bin civarında hastaya organ nakli yapılabildiğini söylüyor. Bunun için hastanelerin yoğun bakım ünitelerinde meydana gelen beyin ölümlerinin zamanında tespit edilmesinin önemine değinerek başta sağlık çalışanları olmak üzere halkın ve ailelerin organ bağışı konusunda önceden bilinçlendirilmesi gereğini vurguluyor. Son yıllarda yapılan yoğun çalışmalar ve yapılan organ bağış kampanyaları sonucu organ nakli ve bağışı konusunda bilgi düzeyinin artmasına rağmen sayıların yetersiz olduğunu söyleyen Dr. Eyüp Kahveci şöyle konuşuyor: “Vatandaşlarımızın organ bağışı konusundaki önemli çekincelerinden biri de dinsel nedenler. Oysa Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, 06.03.1980 tarih ve 396 sayılı kararı ile organ bağışı ve naklinin caiz olduğunu açıklamıştır. Türkiye’de kadavradan bağış oranı %23 iken, muhafazakar olarak nitelenebilecek Katolik bir toplum olan İspanya’da bu oran yüzde 85’tir. Yine diğer Avrupa ülkelerinde ve Amerika’da oranlar milyonda 25’in altında değildir. İdeal olan yılda milyon nüfus başına minimum 25 kadavra donör iken, Türkiye’de bu sayı milyon nüfus başına 4,5 olarak belirlenmiştir. Bizde ölümlerin ancak yaklaşık yüzde 20’sinin yakınları organ bağışını kabul etmektedirler. Burada insanlarımızın şunu anlaması önemlidir, bir gün bizim veya bir yakınımızın da acilen organ nakline ihtiyacı olabilir. Bizler de uzayıp giden organ bekleme listelerinde yer alabiliriz. Kaybedilen bir kişi hayata yeniden merhaba diyemez ama bir başkasının yaşama dönmesine katkıda bulunabilir.”
ŞEKER VE YÜKSEK TANSİYON HASTALARI RİSK GRUBUNDA
Dr. Eyüp Kahveci nakle en çok ihtiyaç duyabilecek risk gruplarınıysa şöyle tanımlıyor: “Kronik böbrek hastalığına nedenleri arasında en sık görülen iki önemli hastalık hipertansiyon ve diyabettir. Bunların sıklıkları ne yazık ki ülkemizde çok fazla. Hipertansiyon yüzde 33 oranında görülürken, diyabete yüzde 13 oranında rastlanıyor. Ülkemizde her 6-7 kişiden 1’i potansiyel böbrek hastası. Bu hastalar, hastalığın ilerleyen safhalarında böbrek nakline ihtiyaç duyuyorlar. Ülkemizde 2015 sonunda 100 binin üzerinde hastanın kronik böbrek hastalığı nedeniyle diyalize girmek zorunda kalacağı hesaplanıyor. Bu çok büyük bir rakam: Hem sağlık sistemimiz hem de sosyal güvenlik sistemimiz için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Bu nedenle, daha fazla hastaya nakil yapmak için organ bağışını geliştirmemiz için her bir birey üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir.”