Kan kanserleri tedavisinde çığır açan tedaviler ‘Hematolojide Yeni Eğilimler Sempozyumu’nda konuşuldu.
Kanserlerin genetik yapılarına göre alt gruplara ayrılması ve bu konudaki son çalışmalar, bu hafta gerçekleştirilen Hematolojide Yeni Eğilimler Sempozyumu’ nun öne çıkan başlıkları arasındaydı. Sempozyum, Koç Ü. Tıp Fakültesi öğretim üyeleri ve Amerikan Hastanesi doktorları olan Prof. Dr. Burhan Ferhanoğlu ve Prof. Dr. Mustafa Çetiner’ in başkanlığında düzenlendi. Lenfoma, lösemi, multiple miyelom gibi kanserlerin yanı sıra kansızlık, pıhtılaşma sorunları ile ilgili kan hastalıkları ve onların tedavilerine yön verecek yeni moleküller bu sempozyumda masaya yatırıldı. Organizasyonda uzmanlar özellikle hastaların kendi bağışıklık hücrelerinin kullanıldığı tedavilerin umut vaat ettiğini vurguladı.
“Terminatör” Bağışıklık Hücreleri
Son yıllarda pek çok araştırma merkezi, hastaların kendi kan hücrelerinin kanserli hücreleri yok etmek üzere programlandığı tedaviler üzerinde çalışıyor. Bu tedavi yönteminde, öncelikle hastanın bağışıklık hücreleri toplanıyor ve hücreler genetik mühendislik teknikleriyle kanser hücreleriyle savaşmaya yönlendiriliyor. Prof. Dr. Çetiner bu teknolojiyi şu sözlerle özetledi: “2013’ de tıp alanında yeni bir meslek doğdu: Tıp mühendisliği. Bu mühendislik çalışmalar sonunda hastanın kendi hücrelerini kanseri yok etmek için kullanabiliyoruz. Çünkü öncesinde kanser hücreleri kendilerini silikleştiriyor, bağışıklık sisteminin gözünden kaçmayı başarabiliyor ve bu sayede vücutta çoğalabiliyordu. Tıp mühendisleri, bağışıklık hücrelerini dışarı alıp, kanserli hücreyi tanımlayabilecek bir yapı kazandırdılar. Daha sonra bu işlenen hücreler, hastaya geri verildi ve sonuçların çok başarılı olduğu görüldü.”
Prof. Dr. Burhan Ferhanoğlu ise bu tedavinin tamamen kişiye özel olduğunu vurgulayarak önümüzdeki yıllarda kanser tedavisinin giderek “kişiye özel” geliştirileceğini söyledi: “Terminatör hücrelerin hastadan alınması, işlenmesi ve yeniden hastaya verilmesi yaklaşık 10-11 günü buluyor. Şimdilik özellikle B hücreleri lenfoma ve lösemilerin tedavisinde kullanılan bu teknoloji gelecek günlerde multiple miyelom gibi diğer kan kanserlerinin ve ardından tüm kanselerin tedavisi için de umut vaat ediyor.”
Uluslararası Miyelom Vakfı’ nın (IMF) kurucularından ve miyelom tedavisinde dünyanın en önemli isimlerinden Prof. Dr. Brian Durie ise bu teknolojinin özellikle miyelom tedavisinde diğer yeni ilaçlarla birleştirildiğinde çok büyük başarı sağlanabileceğine inandığını belirtti.
Multiple Miyelomda “Siyah Kuğu” Umudu
Kanser alanında hasta hakları konusundaki dünyanın en güçlü vakıflarından IMF’nin başkanı Susie Novis ise bu yeni gelişmelerle “Siyah Kuğu” hayaline daha çok yaklaşıldığını vurguladı. “Siyah Kuğu” projesi tüm dünyada tamamen tedavi edilen ilk miyelom hastasını bulmayı amaçlıyor. Şimdiye kadar tedavide büyük başarılar elde edilse de hiç bir hastanın tamamen tedavi edilmediğini söyleyen Susie Novis, bu proje sayesinde dünyanın bu alandaki tüm bilim insanlarının ve ilaç firmalarının bir araya geldiğini ve “siyah kuğu”nun bulunmasının an meselesi olduğunu dile getirdi.