Stop Vivisection; Bilim adı altında hayvanlara eziyeti durdurun!
Hayvanların canlı olarak kesilmesini gerektiren testeler artık insanlığın kanına dokunuyor. Avrupa topluluğu üyesi ülkelerde hayvanların deney amaçlı olarak canlıyken kesilmesi durumunun artık bitmesi gerektiğini düşünenler çoğunlukta. Sivil toplum örgütleri Avrupa topluluğuna üye 26 ülkenin vatandaşlarının %80 gibi ezici bir çoğunlukla karşı olduğu bu acımasız deneyler için 1.17 milyon imza toplayarak Avrupa Parlamentosu Komisyonuna ulaştırdı.
Avrupa Parlamentosu Komisyonu’nun yayınladığı resmi cevapta; hayvanlar üzerinde yapılan deneylerin tamamen yasaklanması için henüz erken olduğu, Avrupa’da gerçekleştirilen biyomedikal araştırmaların başarısını etkileyeceği için, bu konuda herhangi bir yasaklama yapılmayacağı ifadelerine yer verildi.
3 Haziran 2015 tarihinde yayınlanan resmi cevapta kampanyaya katılanların talebinin haklı bulunduğunu ancak, hayvanlar üzerinde yapılan deneylerin kademeli şekilde azaltılarak, belli bir süreçten sonra sonlandırılacağı, böylece imzalarıyla kampanyaya katılanların taleplerinin zaman içinde karşılanacağı ancak bu talebin hemen karşılanamayacağı açıklandı.
Açıklamanın devamında bu konuda sınırları belirleyen ve deneylerin daha insani boyutta yapılması için gereken düzenlemeyi kontrol eden 2010/63/EU yönergesinin talepleri karşılama kon
usunda şu an için yeterli olduğu bu detaylı yönerge üzerinde çalışılabileceği ancak iptal edilemeyeceği açıklandı.
Avrupa parlamentosu üyeleri konuyu irdelerken, Avrupa topluluğunda böyle bir yasaklamanın bu tip testlere engel olmayacağı, sadece bu tip testlerin bu ülkelerin dışına, bu konuda yasaklamaların geçersiz olduğu ülkelere kaymasını sağlayacağı sonucuna vardı.
Kampanyayı başlatan İtalyan grup, hayvanlar üzer
inde yapılan deneylerin insanlarla ilgili sorunları çözmekte yetersiz kaldığı ve bir işe yaramadığı için; hayvanların deneylerle sakat bırakılmasının veya öldürülmesinin gereksiz olduğunu açıkladı. Grup ayrıca hayvanlar üzerinde yapılan deneylerin alışıla gelmiş olduğu için devam ettiğini, bu nedenle gelişen teknolojik altyapıya rağmen alternatif biyomedikal araştırma yöntemlerinin geliştirilmesine gerek duyulmadığını, kısaca deneylerde hayvanların kullanılmasının yeni yöntemler aranmasına ve geliştirilmesine engel olduğunu da bildirdi.
Fransa’da hayvanlar üzerinde yapılması gereken deneylerin %80i önce alternatif metotlar denendikten sonra, beklenen etki yakalanamadıysa ve çalışmayı gerçekleştiren bilim adamının başka bir çaresi kalmadıysa uygulanıyor ve “vivisection” denilen canlı canlı kesme prosedürüne ise hemen hemen hiç başvurulmuyor.
Hayvanlar üzerindeki deneylerin yasaklanması için kampanya yürüten British Union for the Abolition of Vivisection (BUAV) adlı örgütün araştırmasına göre, ingiltere’de deneylerde kullanılan 4 milyon 17 bin 759 hayvandan 1 milyon 800 bin adedi üniversitelerdeki deneylerde kullanıldı. BUAV’a göre deneylerde, balık, fare ve sıçanların yanı sıra, maymun, koyun ve tavşanlar da kullanıldı, hayvanlar “acı veren” koşullara maruz bırakıldı.
Rakamlar, BUAV’ın Bilgi Edinme Özgürlüğü Yasası kapsamında üniversiteler ve İçişleri Bakanlığı’na yaptığı başvuru üzerine açıklandı. BUAV’dan Dr Katy Taylor, “Istırap verici deneylerin yarısına yakınından üniversiteler sorumlu. Deneylerde hayvanların kullanılmasıyla ilgili artan kaygılara rağmen, bu deneylerin çoğu vatandaşların ödediği vergilerle yapılıyor. Ancak hayvanlar üzerindeki deneylerde başı çekmelerine karşın, hayvanlara alternatif bulma yönündeki çalışmalarda da liderlik üniversitelerde” dedi.
Söz konusu deneyler kapsamında, bazı hayvanların vücutlarına şırınga edilen kimyasallarla sakat bırakıldıkları, bilgisayarlı deneyler için uzun süre bağlı tutuldukları, Cambridge Üniversitesi’nde yapılan anksiyete deneylerinde, ipek maymunlarının aşırı yüksek sese maruz bırakıldıkları ve plastik kobra yılanlarıyla korkutulduğu belirtiliyor. Edinburgh Üniversitesi’nde yapılan bazı deneylerde, bir aylık fare yavrularına elektrik şoku verildiği, Imperial College’daki bazı deneylerde de lazerle farelerin beyinlerinde hasar oluşturulduğu öne sürülüyor. Üniversiteler, açıklamalarında etik standartlara uyduklarını ve hayvanların sadece başka alternatifin olmadığı durumlarda kullanıldığını belirttiler.
Not: Bir hayvan sever olarak, derdini anlatamayan bu masum canlıların acımasızca katledilmesine karşıyım. Bence her insan hayvanların acı çekmesinden üzüntü duyar. Ancak işin bir de bilimsel tarafı var. Eğer çok önemli bir hastalığın tedavisi için; yüzlerce, binlerce minicik bebeğin acı çekmesine engel olacak bir tedavinin keşfedilmesi konusunda gerçekten gerekli ise ve acı çektirilmeden, hayvanın sağlığını da olabildiğince koruyacak önlemler alınırsa, düşünülmek zorundadır. Unutmayın; Hayvanlar üzerindeki deneyler olmasaydı aşağıda listelenen keşifler de hiç olmayacaktı…
Tarihte hayvan deneyleriyle gerçekleştirilen keşifler:
Astım spreyleri: 1960′larda deney farelerinin akciğerleri üzerindeki çalışmalar sonunda geliştirildi.
İnsülin: 1921′de Kanada’da Toronto Üniversitesi’nde köpekler üzerindeki çalışmalardan sonra bulundu. Çalışma Nobel Tıp Ödülü kazandı.
AIDS: Hastalığın semptomlarını yavaşlatan ilk ilaç olan AZT 1986′da fareler ve maymunlar üzerindeki deneylerde bulundu.
Kan nakli: 250 yıl süren deneylerin ardından ilk kan nakli 1914′te Belçikalı bir doktor tarafından köpeklere yapıldı.
Alzheimer aşısı: Yakın bir zaman önce yapılan ve “umut verici” olarak nitelenen çalışmalarda fareler kullanıldı.
Meme kanseri: Tamoksifen adlı kanser ilacı 1960′larda sıçan, fare ve köpekler üzerindeki deneylerden sonra geliştirildi.
Modern anestezi: Genel anestezide kullanılan sodyum tiyopental sıçan, tavşan ve köpekler üzerindeki çalışmalarda geliştirildi.
SON OLARAK: İtalyanlara katılıyorum; bu kadar teknolojik gelişme, 3 boyutlu modelleme, insan dokusuna benzer dokular, yapay moleküller yapılabiliyorken; acil olarak hayvan deneylerine son verecek keşifler üzerinde de çalışılsın. Tüm canlıların yaşam hakkına saygı duyulsun.