Siemens Biyomarker ile karaciğer hasarları daha hızlı ve doğru tespit ediyor.
Siemens tarafından piyasaya sürülen biyomarker, yaklaşık bir saatte sonuçlanan kan testi ile karaciğer fibrözünün erken teşhisini ve karaciğerin ciddi bir hasara maruz kalmadan tedavi edilmesini mümkün hale getiriyor.
Siemens, karaciğer fibrözünün teşhisi ve değerlendirmesinde kullanılan ilk hızlı otomatik biyomarker’ı piyasaya sunuyor. Bugüne kadar alternatifi olmayan biyopsi ile sonuçlar ancak bir haftada alınabilirken; en az biyopsi kadar güvenilir sonuçlar veren kan örneğinden çalışılan ELF testi ile (Geliştirilmiş Karaciğer Fibröz Testi) yaklaşık bir saatte tamamlanıyor. Siemens Sağlık Sektörü tarafından University College London (UCL) işbirliği ile geliştirilen test, Siemens’in ADVIA Centaur Immunoassay Sistemi’nde rutin bir yöntem olarak kullanılıyor.
Viral hepatit, alkole bağlı siroz veya karaciğer yağlanması sonucu ortaya çıkan kronik karaciğer hasarının bir sonucu olan karaciğer fibrözü, karaciğer dokusunda oluşan hasar ile tanımlanıyor. Bu hasarlar uzun vadede, dünya çapındaki ölümlerin önemli bir nedeni olan siroz veya kansere neden olabiliyor. Hali hazırda, bir karaciğer fibrözünün şiddetini değerlendirmek için standart olarak karaciğer biyopsisi kullanılıyor. Ancak küçük miktarda karaciğer dokusunun çıkarıldığı bu işlemin bazı sakıncaları bulunuyor. Öncelikle hastalara acı veren bir prosedür olan biyopsi; hasta açısından bazı riskler içeriyor ve sadece karaciğerin çok küçük bir kısmını test etme imkanı sunuyor.
ELF Testi ile Biyopsiden Hızlı ve Güvenilir Sonuçlar Alınıyor
Hızlı ve minimal düzeyde invazif bir teknik olan otomatik ADVIA Centaur ELF testi, günümüzde karaciğer fibrözünün hem şiddetini, hem de durumun ilerleme riskini belirlemede kullanılıyor. Bu test ile kan serumunda bulunan üç direkt biyomarker analiz ediliyor: hiyalüronik asit (HA), prokollajen III N-terminal propeptit (PIIINMP) ve metaloproteinaz doku inhibitörü 1 (TIMP-1). Bu direkt biomarkerlar, Fibröz oluşumunda rol alan moleküller olup, söz konusu testte özel reaktifler ile reaksiyona girerek işlem içerisinde ışık oluşumuna yol açıyor. Bu kimyasal ışığın yoğunluğu ne kadar fazla olursa, fibröze yol açan biyomarker miktarının da o kadar fazla olduğu anlaşılıyor.
Erken Teşhis
Biyomarker aracılığıyla elde edilen sonuçlar, özel bir algoritma ile fibröz derecesini gösteren ELF puanlama tablosuna dönüştürülüyor. Üç biyomarkerin bir arada kullanımı, testin teşhis doğruluğunu artırıyor. Uluslararası klinik bir deney, ELF testi ile hafif, orta ve şiddetli fibröz vakalarının kesin bir şekilde birbirinden ayrılabildiğini gösterdi. Hafif ve orta düzey fibrözlü vakalarda hastalar normalde hiçbir belirti göstermiyor. Buna karşın Siemens tarafından geliştirilen teknik sayesinde doktorlar, karaciğerde ciddi bir hasar meydana gelmeden önce müdahale edebiliyor ve uygulanan tedaviyi takip edebiliyor.
Siemens, ayrıca, ELF testini tamamlayıcı bir unsur olarak, doktorların karaciğer fibrözünü erken aşamada tespit etmelerine ve fibröz gelişimini takip etmelerine yardımcı olan, hepatit kan testleri ve ultrason sistemleri gibi görüntüleme ve laboratuvar tanı teknolojileri de sunuyor.