Diyabetik ayak yaralarının tedavisi ciddi ve zor bir iştir. Günümüzde dahi doktorlarımızın büyük kısmı şeker hastalarının ayak yaralarını tedavi etmekten uzak görünmektedir. Bu yaraların iyileşeceğine inanan hekim sayısı azdır.
Ayakkabı ayağınızı vuruyor ancak siz ağrı duymuyorsunuz ve yara da büyüdükçe büyüyor. İstediğiniz kadar pansuman yapın, oksijen tedavisi uygulayın aynı ayakkabıyı giydiğiniz sürece bu yara düzelmeyecektir. Normal bir hissi olan kişi ise ağrısı edeniyle bu ayakkabıyı çok istese de giyemeyecek ve yara iyileşecektir. Tabii ki şeker hastalığında ayak yaraları her zaman bu kadar basit nedenler ile olmaz. Ayakta şekil bozuklukları, özellikle tabanda gelişen kemik çıkıntılar ciddi ülserleşmelere de neden olurlar.
Ayak tabanındaki yaralarda mutlaka ayak kemiklerinde şekil bozukluğu araştırılmalıdır. Bu tip yaralarda başta oksijen tedavisi olmak üzere sıklıkla gereksiz tedaviler uygulanmaktadır. Oysa yara nedeni tabanda deriyi delen bir kemik çıkıntısıdır. Tedavi için öncelikle bu bölgeyi yükten kurtarmak gerekir. Aylarca oksijen tedavisi uygulanmasına karşın üzerinde yürümesine izin verildiği için iyileşmeyen bir hastanın alçı sonrası ülserin iyileştiği de görülür. Ancak bu hasta yürütülürse tekrar yara oluşacağından ayaktaki şekil bozukluğunun giderilmesi gerekmektedir. Şeker hastalığında ayağın aşırı düzleşmesi ile kendini belli eden bu duruma da Charcot deformitesi denir. Ameliyat öncesi ayaktaki aşırı düzleşme ve parmakta şekil bozukluğu, ameliyat sonrası parmak ve ayak kavsi düzeltilmiş duruma getirilebilir. Tabandaki bası bölgesi yükten kurtarıldığı için yara tekrarlamayacaktır. Tabandaki deri bollaşması zaman içinde normal şeklini alacaktır.
“Dolaşım Bozukluğu Değil, His Kusuru!”
Diyabet, tarih boyunca toplumların en önemli sağlık sorunlarından biri olmuştur. Yeni tedavi yaklaşımları ve geliştirilen ilaçlar sayesinde kan şeker seviyesi kontrol altında tutulabildiğinden, diyabetin ölümcül olan komplikasyonları artık nadir görülmektedir.
Şeker hastalığının vücutta en çok hasar verdiği organlardan birisi de ayaklardır. Şeker hastalığı bu hasarı inanılanın tersine damar hastalığı nedeni ile değil, nöropati ile yapar. Nöropati, sinir liflerinin bozulmasıdır. Sinir liflerinin hasar görmesi sonucu adaleler iyi çalışamaz ve kemikte şekil bozuklukları meydana gelir. Gene nöropati nedeni ile koruyucu ağrı hissi bozulur. Doğal konumları gereği her türlü travmaya açık olan ayaklar bu travmalardan hissizlik nedeni ile korunamaz ve ayaklarda yaralar gelişebilir.
“Aradığını bileceksin ki bulduğunda anlayasın”
Diyabetik ayak yaralarının nasıl tedavi edileceği konusunda hala ciddi bir ilgisizlik ve belirsizlik olsa da doğru tedavi, doğru ayakkabı ve bakım ile kontrol altına alınmaktadır. Hızlı ilerleyen bulgularda da yine erken cerrahi girişiminin önemi çok büyüktür. Şeker hastalığı kurallı, kontrollü, displinli bir yaşam tarzını da beraberinde gerekli kılar. Bu şekilde pek çok komplikasyonun önüne geçilebilir. Ancak ayak yaraları için bu kadarı yeterli olmaz. Ayak sağlığı, bakımı ve diyabetik ayak konusunda yeterli bilgi birikimine sahip olunmalı ve mümkün olduğunca araştırmacı bir yaşam tarzına sahip olmak gerekmektedir. Ayak yaralarının ciddi bir eğitimle önemli ölçüde azaltılabilir olduğu gerçeği gerek doktorlarımıza gerekse toplumumuza aktarılmalıdır.
PROF. DR. TANIL ESEMENLİ
Ayak Cerrahisi Uzmanı