Yol boyu uzun süre düz gitsek de, istediğimiz yere ancak sağa sola sapmalarla varırız. Hayatımızı ve işimizi kuşatan rutinleri kırmadıkça farklı ve başarılı olamayız.
Bazen bir yenilik, bir değişiklik, bir düzenleme yapmak gerektiğini hissederiz. İşte o anlarda doğru olanı bulmak önemlidir.
İnsanın, tüketicinin, müşterinin, bireyin ve grupların karar verme süreciyle pazarlamacılar da yakından ilgilenir, anlamaya, açıklamaya ve tabiî ki, etkilemeye çalışırlar.
Seçimlerimizin alışkanlığa dönüşebildiğini, böylece irade, şuur ve mantığın devre dışı kaldığını bilirler; bize yeni alışkanlıklar edindirmeye, bunları pekiştirmeye uğraşılar.
Bazı kararlarımızı anlık, plansız, içtepili, hiç düşünmeden, bir anda verdiğimizin farkındadırlar; buna uygun ürünleri kasaların yanına, çıkışa yakın noktalara yığar, çakan şimşeklerden kâr beklerler. Bazı kararlarımızı eşe dosta, çevreye bakarak aldığımızı bilirler, bizi yakın uzak her türlüsüyle çevreden kuşatmaya çalışırlar.
Üzerinde çok durup düşüneceğimiz derin kararlarımızı etkilemenin de yollarını bilir ve bulurlar.
Önce, bizi bir sorun olduğuna iknâ eder, bir karara yöneltirler. Ama bu esnada problemi kendi istedikleri çerçevede ele almamız için kısıtlamayı da ihmal etmezler. Bu durumda, başka opsiyonları da olduğunu düşünemeyen müşteri paçayı baştan kaptırır.
Ardından bizi seçenekleri değerlendirmeye davet ederler. Ve biz, tabiatımız icabı, hoşumuza giden, düşüncemize uyan argüman, bilgi ve iddiaları diğerlerine üstün tutarak yanlışa yönelebiliriz. Bu durumda bir dosta danışmak ve istişare bizi yanlıştan kurtarabilir.
Peşinden karara sıra gelir. Lakin bu sırada, kısa vadeli, yakın zamana ait duygularımız baskın çıkar ve bir güzel okşanır. O anın havası ve heyecanı içinde yanılgıya düşebiliriz. Bu durumda, meseleyi geçmişiyle ve geleceğiyle birlikte sükûnetle ele alabilen kazanır. Karar sonrasında da kararımızı kendimiz dahil, herkese beğendirmeye, ne kadar isabetli davrandığımızı ispata çalışır, yanıldığımızı asla kabul etmeyiz.
Doğru seçimler yapabilmek için bizler de pazarlamacılar kadar, “sapma ve saptamalar”ımızı gözden geçirsek; bizi yanıltan etkenlere karşı uyanık davransak; “Beşer, şaşar” sözünü sadece başkalarına yakıştırmayıp kendimize de, bizi şaşırtanlara da dikkat etsek, diyorum…