Sağlık ve iyi yaşam alanının lider şirketi Philips, toplumların sağlık ve yaşam kalitesini geliştirmeyi misyon edinmiş bir firma olarak gerçekleştirdiği araştırma çalışmaları ve paneller aracılığıyla, sağlık alanında yaşanan sorunları ve beklentileri belirleyerek, bu yöndeki ihtiyaçları tespit ediyor.
Türkiye genelinde gerçekleştirdiği kadın ve kalp sağlığına yönelik araştırma çalışmaları ile rakamsal tespitlerde bunarak, toplumu “Sağlıklı olmak için “hasta olmamak” yeterli midir?” sorusuyla karşı karşıya bırakan Philips, Türkiye’nin sağlık haritasını çizerken, düzenlediği paneller ile de, Uyku Paneli’nde olduğu gibi, bu yönde toplumsal bir gündem oluşturuyor.
Geçmişten günümüze kadar toplumsal ölçekte önemi ve etki alanı giderek artan sağlık, insan yaşamında sağlıklı olmak konusuna dair gelecek kaygılarını da her geçen gün artırıyor. Tıp bilimi özellikle bulaşıcı olmayan hastalıklar konusunda yeni tedavi yöntemleri ve teknolojiler üreterek dinamik yapısını korusa da, insanlık artık dünden daha çok sağlığını yitirmekten endişe ediyor. Çünkü günümüzde sağlıklı olmak, sadece “hasta olmamak” anlamına gelmiyor. Kalbiyle ilgili herhangi bir sağlık sorunu yaşamayan bir kişiye, ailesinde bu sorunu yaşayan biri varsa, potansiyel kalp hastası gözüyle bakılıyor. Yani sağlıklı olmak için “hasta olmamak” yetmiyor.
Sağlık ve iyi yaşam alanının lider şirketi Philips’in çeşitli dönemlerde, Türkiye genelinde gerçekleştirdiği araştırma çalışmaları, adeta Türkiye’nin sağlık haritasını çizerken, düzenlediği paneller aracılığıyla, toplumsal gündem oluşturuyor. 400’den fazla kadının katılımı ile 12 şehirde kadın sağlığı üzerine yapılan “Kadın Sağlığı Araştırması” kadınların mevcut sağlık durumları ile meme kanserine yönelik farkındalık düzeylerine ilişkin dikkat çekici tespitler ortaya koyuyor. Araştırmaya göre kadınların yüzde 62’si fiziksel sağlık durumundan genel olarak memnun görünüyor. Ancak, kadınların yüzde 65’i yeterli düzeyde fiziksel egzersiz yapmıyor. Yüksek tansiyon, jinekolojik hastalıklar, eklem ağrıları ve meme kanseri kadınların önümüzdeki 5 yıl içerisinde sağlığı için tehdit oluşturacağından endişe ettikleri hastalıkların başında geliyor. Türkiye’deki kadınların yarıdan fazlası sağlık hizmetlerini kadınların ihtiyaçlarını karşılamada yeterli bulmuyor. Devletin kadın sağlığına yönelik olarak öncelik vermesi ve kaynak ayırması gerektiği düşünülen hastalıkların başında kanser geliyor, kanseri jinekolojik hastalıklar takip ediyor.
Kadınların 3’te 1’i hiç jinekoloğa gitmemiş
Kadınların yarıdan fazlası kanserden korunmak için hiçbir şey yapmıyor. Kadınların üçte biri hayatında hiç jinekoloğa gitmediğini söylüyor. ERA Research and Consultancy tarafından 12 ilde 18-70 yaş arasındaki 403 kadın ile görüşülerek yapılan araştırma çalışması, Türkiye’deki kadınların yarıdan fazlasının bugüne kadar meme kanseri taraması yaptırmak ve kontrol amacıyla bir doktora ya da sağlık kurumuna gitmediğini gösteriyor. Görüşülen kişilerin yüzde 38’i ilk mamografi için önerilen yaşı bilmiyor. Kadınların yüzde 78’i her yıl düzenli olarak mamografi çektirmenin meme kanseri teşhisine etkisinin büyük olduğunu düşünüyor. Benzer biçimde, erken teşhisin tedavi edilebilirlik üzerindeki önemine yönelik farkındalığın da sahip olduğu yüzde 85 oranıyla, yüksek olduğu görülüyor
Toplumun yüzde 35’i potansiyel kalp hastası
Philips’in yine Türkiye genelinde yaptığı araştırma çalışması ile “Türkiye’nin kalp haritası”nı çizen Philips, Türk halkının kalp ve damar hastalıkları hakkında bilinç düzeyi ile sağlıklı yaşam ve doğru beslenme konusunda sergilediği tutumu da ortaya koyuyor.Araştırmaya göre toplumun yaklaşık yüzde 35’i potansiyel kalp hastası. Nüfusun yaklaşık yüzde 5’lik bir kesimi, kalp krizi deneyimi geçirmiş insanlardan oluşuyor. Görüşülen kişilerin yüzde 22’si ise kalp krizi nedeniyle birinci dereceden bir akrabasını yitirmiş bulunuyor. Görüşülen zayıf ve normal kilolu kişilerin yüzde 2’si daha önce kalp krizi geçirdiğini belirtirken bu oran fazla kilolu ve obez kişilerde yüzde 6’ya çıkıyor. Toplumun yüzde 43’ü bugüne kadar kalp ve damar sağlığı için kontrol amacıyla bir kalp doktoruna ya da sağlık kurumuna gitmemiş kişilerden oluşuyor. Kadınlar kalp hastalıkları konusunda erkeklerden daha duyarlı davranıyor. Kadınların yüzde 47’si kalp ve damar sağlığı için kontrol amaçlı olarak kontrole giderken bu rakam erkeklerde yüzde 38’e kadar düşüyor. Bugüne kadar kalp ve damar sağlığını kontrol amacıyla bir kalp doktoruna ya da sağlık kurumuna gitme sıklığı zayıf ve normal kilolularda yüzde 33 iken, fazla kilolu ve obezlerde yüzde 50’yi gösteriyor. Bel çevresi kalın olan kişiler yüzde 52 ile bugüne kadar kalp ve damar sağlığını kontrol amacıyla bir kalp doktoruna ya da sağlık kurumuna gitme oranı kalın olmayan kişilerden (yüzde 36) açık ara önde gidiyor.
Trafik kazalarının 3’te 1’inin nedeni: Uyku Apnesi
Öte yandan Philips tarafından düzenlenen panellerden biri olan uyku konulu panel, uyku apnesi ile trafik kazaları arasındaki çarpıcı ilişkiyi gözler önüne seriyor. Türk Uyku Tıbbı Derneği Başkanı Prof. Dr. Derya Karadeniz, Uyku Bozuklukları Uzmanı Dr. Sabri Derman, Uzm. Dr. Ceyda Kırışoğlu, Uzm. Dr. Muhammet Emin Akkoyunlu, Güvenli Sürüş Eğitmeni Alptekin Işıkalp, Türk Philips Evde Sağlık Bakımı Ürünleri Yöneticisi Tarık Altıparmak gibi alanında uzman olan isimlerin katıldığı panel, uyku hastalıklarının hem sosyal hem de ekonomik olarak kişiyi ağır bir yük altına sürüklediği, uykuda solunum bozukluğu yaşayan kişilerim sağlık harcamalarının yüzde 48 arttığını, dünya istatistiklerine göre, trafik kazalarının üçte birinin uyku apnesi sendromu nedeniyle işlendiğini, bu hastalığın tedavi edilmesiyle de kazaların yüzde 73 azaldığına yönelik dikkat çekici tespitler ortaya koydu.
Yaşam kalitesini iyileştirmeye yönelik adımlar..
Türkiye’de insan yaşamı için önemi her geçen gün artış gösteren sağlık konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla gerçekleştirdikleri araştırma çalışmaları ile, Türkiye’nin sağlık haritasını ortaya koyduklarını ifade eden Philips Sağlık Türkiye Genel Müdürü Esen Tümer, şu değerlendirmede bulundu:
“Sağlık ve İyi Yaşam sektörü”nde faaliyet gösteren lider bir firma olarak yaptığımız her şeyde hem kişi hem de toplum seviyesinde yaşam kalitesini iyileştirmeyi hedefliyoruz. Philips Healthcare olarak 100 yılı aşkın bir süredir sağlık sektörüne kazandırdığımız yenilikler ve fark oluşturan çalışmalarımızla birçok alandaki öncülüğümüzü koruyoruz. Gerçekleştirdiğimiz araştırma çalışmaları ve paneller aracılığıyla toplumsal bilinci artırarak yaşam kalitesini iyileştirmeye yönelik çalışmalara imza atıyor, klinik mükemmeliyeti konusunda çıtayı yükseltmeye devam ediyoruz.”
Üstün kaliteli, kapsamlı ve ekonomik sağlık bakım hizmetlerinin mevcudiyeti ve bu hizmetin kolay erişilebilirliği toplum ve politika yapıcılar için yüksek öncelikli bir mesele haline geldiği günümüzde, toplumsal sağlık ve yaşam kalitesini geliştirmeyi misyon edinmiş bir firma olarak imza attıkları araştırma çalışmaları ile sağlık alanında yaşanılan sorunları ve beklentileri belirleyerek bu doğrultudaki ihtiyaçların doğru biçimde tespit etmesine dönük yatırım yaptıklarının altını çizen Tümer, konuyu şu sözlerle özetledi:
“Bu doğrultuda kalp hastalığı, özellikle kadınlar arasında görülme sıklığı hızla artan sağlık sorunları ile uyku rahatsızlıkları gibi toplumsal rahatsızlıkların yaygınlaşmasını engellemeyi görev edinen bir firma olarak; öncelikle “insan” odaklı sağlık hizmeti sunan misyonumuzu yerine getiriyoruz. Sağlık sorunlarının çözümünde küresel lider olan bir marka olarak, rahatsızlıkların önleyici tedaviden sürekli izlemeye kadar tüm evrelerini anlama, elde edilen sonuçları iyileştirme, maliyetleri optimize etme ve anlamlı yenilikler sunma konusunda paydaşlarımızla işbirliği içerisinde çözümler üretiyoruz. Bu noktada sorumlu duruşumuzu sergilerken, firma olarak yatırım yapılması gerekli olan tarafları da ortaya çıkarabiliyoruz.”