Sağlık Bakanı Recep Akdağ , “Yakında özel bir hat oluşturacağız. Bir sağlık çalışanı, kendisiyle alakalı psikolojik ya da maddi şiddet, fiili şiddetle ilgili bir hususla karşılaştığında doğrudan bu hatta müracaat edebilecek ve biz çok seri bir biçimde onun hukukunu bizzat Bakanlık hukukçuları vasıtasıyla arayacağız” dedi.
Yaklaşık iki saat süren görüşmenin ardından Akdağ, gazetecilerin görüşmeye ilişkin sorularını yanıtladı.
Türk Tabipler Birliği Başkanı ile son derece olumlu bir görüşme gerçekleştirdiklerini anlatan Akdağ, üzerinde düşünce, kavram olarak mutabık kaldıkları çok önemli hususlar bulunduğunu, bunlardan birincisinin de şiddetin her türlüsüne karşı olma meselesi olduğunu söyledi.
Toplumda şiddet, her ne sebeple gelirse gelsin, buna kararlı bir şekilde karşı durmaya devam edeceklerini belirten Akdağ, şunları kaydetti:
“Sağlık ailesinden değerli kardeşlerimize karşı zaman zaman vuku bulan gerek sözel, gerek fiili şiddet durumuyla ilgili olarak şu noktayı özellikle ifade etmek istiyorum. Bunun dozunun ya da miktarının az olması, değişmemiş olması ya da artmış olması değil meselemiz. Meselemiz, bu şekilde insanımıza hizmet eden fedakarlıkla hizmet eden sağlık çalışanlarına karşı oluşabilecek şiddetin ortadan kaldırılması, en azından asgariye indirilmesidir. Bunun için aslında son iki sene boyunca Sağlık Bakanlığı olarak ciddi çalışmalar yapıyoruz. Kavramsal olarak bir defa vatandaş, hekimler ve diğer çalışanları arasında bir sevgi ilişkisinin oluşması çok önemli.”
Şiddetin toplumsal, psikolojik tarafı üzerinde özenle durulması gerektiğini vurgulayan Akdağ, bu konuda politikacılara, Tabipler Birliği’ne, diğer sivil toplum örgütlerine, medyaya, çalışanlara düşen görevler olduğunu ama vatandaşa da düşen önemli görevler de bulunduğunu ifade etti.
Her toplumda, “kendini bilmezler, hastalıklı ruhlar, psikopatlar” olabileceğini söyleyen Akdağ, şöyle devam etti:
“Ama biz toplum olarak sağlık hizmeti aldığımız yerde bu tip kimselerle karşılaşılıyorsak, biz de bunlara müsamahalı davranmamalıyız. Ne yapabiliriz denilecek, ne yapabileceksek o esnada vatandaş doğrudan müdahale edemez elbette ama mutlaka bildirilmesi gereken bir yer varsa oraya bu meseleyi bildirmelidir ya da bunu toplumda tartışırken her türlüsüne karşı olduğumuzu her zaman söylemeliyiz. Yani işin toplumsal, psikolojik, koruyucu tarafı açısından bunun çok önemli olduğunu konuştuk. Mutabık kaldığımızı da gördük.”
Hastanelerde tedbirleri arttırılıyor
Koruyucu tedbirler açısından hastanelerde ve diğer sağlık kuruluşlarında almakta oldukları tedbirleri arttıracaklarını bildiren Akdağ, kamera sistemleri, diğer güvenlikle ilgili sistemler, güvenlikçilerin daha iyi eğitilmesi, güvenlik sertifikası olan kişinin özel olarak hastaneler ya da sağlıkla ilgili olaylar hususunda eğitilmesi gibi hususların bunların arasında olduğunu söyledi. Akdağ, ayrıca hastaneye giriş ve çıkışların vatandaşı rahatsız etmeyecek biçimde güvenlik tedbirlerinin alınacağı biçimde geliştirilmesi konusunun da şu anda masada ajandalarının üzerinde olduğunu ifade etti.
Bir gazetecinin tedbirler arasında x-ray cihazlarıyla üst aramasının düşünülüp düşünülmediğini sorması üzerine Akdağ, “Üst araması düşünmeyiz ama x-ray konusu şu anda üzerinde çalıştığımız bir konu. Dünya örnekleri inceliyoruz” dedi.
Sağlık çalışanı gibi sürekli insanla karşılaşan kişilere karşı şiddet konusunda dünyanın çeşitli ülkelerinde geliştirilmiş farklı politikalar olduğuna işaret eden Akdağ, bu politikalardan, uygulamalardan da yararlanacaklarını söyledi. Akdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Toplumumuza halkımıza şu mesajı vermek istiyorum. Doktorlar, sağlık çalışanları bu toplumun bugün için en çok çalışan, en çok hizmet eden, en çok gayret gösteren ve yerine göre fedakarlık yapmak durumunda kalan bir meslek grubudur. Dolayısıyla bu meslek grubunun yoğun iş yükü arasında, yoğun iş stresi altında çalıştığını vatandaşımız unutmamalıdır. biz hükümet olarak, Sağlık Bakanlığı olarak sağlıkta dönüşüm programıyla başından beri vatandaşımızın her türlü hizmeti kusursuz bir şekilde vermek için elimizden geleni yapıyoruz ve bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz. Vatandaşımızın her türlü hak arama, derdini çözmek için bir yere başvurması hususunda yolları da açık. Gerek 184 nolu hattımız, gerek hasta hakları birimlerimiz vatandaşımızın bir problemi varsa tartışmak, herhangi bir biçimde kaba davranmak, Allah korusun fiili bir şiddete başvurmak gibi anlamsız işlere vatandaşlarımız asla başvurmamalıdır.
Bunun toplumda çok yaygın olmadığını söylemeliyim. Vatandaşlarımızın bir kısmı sağlık çalışanlarına şükrandır. ‘Allah razı olsun’ diyorlar. Biz bunu da biliyoruz. Yapmış olduğumuz bütün saha çalışmaları da bize bunu gösteriyor. Ama maalesef toplumda kendini bilmezler zaman zaman ortaya çıkıyor.”
Sağlık çalışanlarına dönük özel hat oluşturulacak
Geçen yıl yaptıkları düzenlemeyle sağlık çalışanlarının hakkını doğrudan Sağlık Bakanlığı olarak hukukçular yoluyla kendilerinin arayacaklarını anımsatan Akdağ, “Bütün sağlık çalışanlarına da sesleniyorum. Yakında özel bir hat oluşturacağız. Bir sağlık çalışanı, kendisiyle alakalı bu anlamda psikolojik ya da maddi şiddet, fiili şiddetle ilgili bir hususla karşılaştığında doğrudan bu hatta müracaat edebilecek ve biz çok seri bir biçimde onun hukukunu bizzat bakanlık hukukçuları vasıtasıyla arayacağız. Yani bu hususta, çalışanımızı doktorumuzu asla yalnız bırakmayacağız. Onlar kendilerini böyle problemlerle karşılaştıklarında çaresiz hissetmesinler. Bizzat ben Sağlık Bakanı olarak onların yanındayım” şeklinde konuştu.
“Eylem nedeniyle hizmet aksamadı”
Sağlık çalışanlarının bugünkü eylemine ilişkin bir soru üzerine Akdağ, bu protestonun çok tabii olduğunu, herkesin acılı olduğunu, bir hekim olarak, bu ülkenin Sağlık Bakanı olarak kendisinin de bu acıyı bütün meslektaşlarıyla paylaştığını söyledi.
Akdağ, “Aynı acıyı elbette ben de onlarla birlikte hissettim, dolayısıyla topluma bu konudaki hissiyatımızı ifade etmek durumundayız. Benim düşündüğüm gibi de oldu, doktorlar ve sağlık çalışanları vatandaşımızın işini, vatandaşımızın hizmet ihtiyacını aksatmazlar daha önce de bu oldu demiştim, bugün de bu saate kadar bana hizmet aksaması ile ilgili ciddi bir problem gelmedi” diye konuştu.
Şiddet konusuna ilişkin yasal bir düzenleme yapılıp yapılmayacağına ilişkin bir soru üzerine de Akdağ, şunları kaydetti:
“Daha kuvvetli, cezalandırıcı maddeler Türk Ceza Kanunu’na konulabilir mi Adalet Bakanımız ile bu konuyu görüşeceğim ajandama almış durumdayım. Bir Meclis Araştırması vereceğiz, AK Partili arkadaşlarımız, sağlıkçı arkadaşlarımız bunun hazırlığını yaptılar, grubumuzla görüştük, Başbakanımızla görüştük, Meclisin iradesinin de bu konuyu hassasiyetle araştırmasının ben büyük yararı olacağına, bize de desteği olacağına inanıyorum “ dedi.
“En az 20 kez sözlü şiddetle karşılaşmışımdır”
Bir gazetecinin “uzun yıllar hekimlik yaptınız, hiç sizin başınıza geldi mi sözlü ya da fiziksel şiddete siz uğradınız mı? “şeklindeki sorusu üzerine Bakan Akdağ, şu yanıtı verdi:
“Elbette geldi çünkü bizim çalıştığımız şartlar şimdiki şartlara göre çok daha zordu. Ben Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde uzun müddet çalıştım, asistanlığım uzmanlığım orada geçti. Ayrıca Numune Hastanesine de öğrenciliğimizde Erzurum’da gittiğimiz olurdu. Ben doğrudan fiili bir şiddetle yani bir darbeyle benzeri bir şeyle karşılaşmadım ama sözlü şiddeti hiç karşılaşmamışsam en aşağıya 20 kere karşılaşmışımdır. O zamanlar hakkımızı arayacağımız yöntemler ve yollar da belli değildi açıkçası. Şu kadarını söylersem meslektaşlarım belki anlarlar, vatandaştan gelen fiili şiddet bir tarafa ben asistanlığımın ikinci gününde acilde hayatını kaybeden bir yavrumuz için ki çocuk servisiyle de ilgili olmayan bir vakaydı; bir savcı arkadaşımızın karşısında hazır olda bekletildim hem de haksız yere bekletildim bir diğer asistan arkadaşımla. Nitekim bizle ilgili de bir kovuşturma falan da yoktu, aslında sadece bir başka hekim hakkında bizden biraz olumsuz bir ifade vermemiz bekleniyordu, o gün hissettiğim buydu en azından.”
Kendilerinin bu ortamlarını iyileştirdikçe, vatandaşın hizmet almasını kolaylaştırdıkça bu husustaki problemlerin azalmasını beklediklerini ifade eden Akdağ, işin psikolojik tarafı üzerinde de durulması gerektiğini söyledi.
Akdağ, “Ersin Arslan kardeşimin görevi başında hayatını kaybet edilmesi, şehit edilmesiyle ilgili olarak bu kabil gözü dönmüş bir biçimde hastalıklı ruhların saldırılarını önlemenin bana en kestirme yolu tedbirleri artırmak, cezaları caydırıcı biçimde artırmak olarak geliyor. Ne kadar tedbir alsanız, ne yapsanız, psikolojiyi ne kadar iyileştirirseniz, ortamı ne kadar iyileştirseniz, böyle kişilere karşı ancak koruyucu tedbirleri, güvenlik tedbirleriyle mani olabilirsiniz, onun çok sağlıklı bir ruh haliyle yapılmadığı açık” diye konuştu.
Hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının geleceklerinin garantiye alınmasına ilişkin bir soru üzerine de Akdağ, bunun sadece sağlık çalışanları ya da doktorlarla ilgili bir talep olarak mı ele alınması, yoksa benzeri mesleklerle ilgili görevi başında hayatını kaybeden ya da çalışamayacak duruma gelen kişilerle ilgili ortak değerlendirilmesi gerektiği konusu üzerinde çalıştıklarını söyledi.