Polikistik over sendromu (PKOS), doğurganlık çağındaki kadınlarda sık görülen endokrin bozukluktur.
Polikistik over sendromu, yumurtlama olmaması ve buna bağlı olarak ortaya çıkan genellikle adet düzensizliği, tüylenme, kilo alma, gebe kalamama veya zor gebe kalma gibi belirtilerle seyreder. Polikistik over sendromunda, insülin direncini kontrol altına almak için ilaç tedavisi yapılabilir. Polikistik over sendromlu kadınların, hekim kontrolünden sonra diyetisyen tarafından beslenme tedavisine alınması da gerekir.
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Vakfı’na bağlı Academic Hospital’da görev yapan Diyetisyen Sabiha Keskin, normal adet döngüsünde, olgunlaşmaya başlayan yumurta hücresini barındıran folikülün, çeşitli nedenlerle gelişememesi ve gelişimin yarıda kalması sonucunda, yumurtalıklardan birinde milimetrik boyutlarda bir kistin oluştuğunu söyledi. Yumurtalık dokusunun, bu kistler sayıca arttığında “polikistik” yani çok sayıda kistik oluşum içeren bir yapıya dönüştüğünü belirten Keskin, polikistik over sendromunun hipofiz bezinden salgılanan LH ve FSH hormonlarının anormal şekilde üretilmesinden kaynaklandığını bildirdi.
Kilo Artışına Bağlı Olarak İnsülin Direnci Gelişir
Diyetisyen Sabiha Keskin, çatlayamayan foliküllerin fazla miktarda testosteron (erkeklik hormonu) ürettiğini, bunun da kadında tüylenme, yağlanma ve sivilcelenme gibi cilt sorunları oluşturduğunu ifade etti. Keskin, yumurtalıklardan salgılanan erkeklik hormonlarının yağ dokusunda östrojene dönüştüğünü ve bu östrojenin LH üretimini arttırarak bir kısır döngüye neden olduğunu söyledi.
Kilo fazlalığına bağlı olarak insüline karşı bir direnç ortaya çıktığını ve bunun da daha fazla kilo alma ya da kilo verememe sorunlarına neden olduğunu belirten Keskin, “İnsülin direncinin hastalığın bir belirtisi mi veya hastalığın esas nedeni mi olduğu tam olarak bilinmemektedir. Tüm bu belirti ve şikayetler kişiden kişiye göre değişmektedir. Bazı belirti ve bulgular bir kişide görülürken, diğer belirti ve bulgular başka bir kişide görülebilmektedir.” dedi.
Pek çok hormonal hastalık gibi polikistik over sendromunun nedeninin de tam olarak bilinmediğini ifade eden Keskin, tanının klinik bulgular, laboratuar tetkikleri ve ultrason incelemesinin bir arada değerlendirilmesiyle konduğunu söyledi.
Keskin tedaviye yönelik olarak; “Tedavide asıl amaç yumurtlamayı yeniden sağlamaktır. Kilolu hastalarda sadece kilo kaybı ile yumurtlama fonksiyonları ve dolayısıyla adet kanamaları normale dönebilir. Genç hastalarda adet kanamalarını düzene sokmak için doğum kontrol hapları kullanılmaktadır.” bilgisini verdi.
Diyetisyen Tarafından Beslenme Tedavisi Alınmalı
Polikistik over sendromu olan kadınların çoğunluğunun kilo vermek ya da kilolarını korumak için mücadele ettiğini belirten Diyetisyen Sabiha Keskin, bu kadınların, hekim kontrolünden sonra diyetisyen tarafından beslenme tedavisine alınması gerektiğini söyledi. Keskin, polikistik over sendromlu kadınlarda bel ve karın bölgesindeki kilo artışının, kalça bölgesinden daha fazla, bu durumun da altta yatan bozulmuş şeker ve insülin metabolizmasının bir göstergesi olduğunu ifade etti.
Keskin bu konuda şunları söyledi: “İnsülin direncini kontrol altına almak için hekim tarafından ilaç tedavisi yapılabilir. Ağırlık kaybı, polikistik over sendromlu kadınlarda insülin düzeyinin düşmesine yardımcı olur. İnsülin düzeyinin düşmesi ile erkeklik hormonu olan testosteron düzeyi düşme eğilimi gösterir ve sağlıklı yumurtlama olasılığı artar. Yani kısırlık ve adet sorunları düzelir, sivilce ve tüylenme azalır. Tüm bunların yanında, ağırlık kaybı ile şeker hastalığı, hipertansiyon ve kalp-damar hastalıkları gibi kronik hastalıkların riski düşmeye başlar.”
Beslenmeden Başlayarak Yaşam Tarzınızda Değişiklik Yapın!
Polikistik over sendromlu kadınların kilo vermelerinin, insülin direnci nedeniyle oldukça zor olduğunu, ancak imkansız olmadığını vurgulayan Diyetisyen Sabiha Keskin, ilk başta mevcut ağırlığın yüzde 5-10’unun kaybedilmesinin hedef alındığını belirtti.
Keskin, polikistik over sendromunda beslenme tedavisinin ilkelerini de şu şekilde sıraladı:
•Bireysel özellikler (yaş, kilo, boy, BKİ, vücut analizi, yaşam şekli) dikkate alınarak enerji ihtiyacı belirlenir. Günlük alınması gereken enerjinin 200-500 kkal azaltılması ile beslenme tedavisine başlanması uygundur. İlk 6 ayda ağırlığın yüzde 5 oranında kaybı başarılı bir beslenme tedavisidir. Haftada 500 gram ağırlık kaybı ideal kabul edilmelidir.
•Başlangıçta enerjinin karbonhidratlardan gelen oranı yüzde 45-55 olarak ayarlanmalıdır. Düşük glisemik indekse sahip, posa içeriği yüksek ve tam tahıl ürünleri tercih edilmelidir.
•Yüksek protein içeren beslenme modeli, insülin hassasiyetini düzeltmeye yardımcı olur. Başlangıç olarak enerjinin proteinlerden gelen oranı yüzde 20 civarında olmalıdır. Ancak, bu durum proteinlerin karbonhidratların yerine kullanımını artırabileceğinden dikkatli ayarlanmalıdır.
•Enerjinin yağdan gelen oranı yüzde 30’u geçmemelidir. Haftada 3 kez yağsız kırmızı et, haftada en az bir kez balık ve diğer günler tavuk veya hindi eti kullanılmalıdır. Yemeklere eklenen yağ miktarı az ve sıvı yağ olmalıdır.
•Günde en az 3 porsiyon meyve ve 2 porsiyon sebze tüketilmelidir. Meyve ve sebzeler; posa, vitamin ve mineral alımını ve doygunluk hissini arttırır.
•Besinler her gün, 3 ana ve en az 2-3 ara öğün olarak tüketilmelidir. Kahvaltı öğünü kesinlikle atlanmamalıdır.
•Porsiyon kontrolü yapmak, yemekleri yavaş yemek, besin gruplarından sağlıklı olanları tercih etmek (tam yağlı süt yerine yarım yağlı olanları tercih etmek gibi) kilo kontrolünün sağlanması açısından oldukça önemlidir.
•Yüksek enerji içeriğine sahip atıştırmalık besinlerden (şekerlemeler, çikolata, tatlılar, cipsler gibi) kaçınılmalıdır. Bu besinler, insülin düzeyini arttırarak, açlık hissini arttırırlar. Alkol ve enerji içeriği yüksek gazlı içecekler ve hazır meyve suları tüketilmemelidir.
•Su tüketimi metabolizmanın düzenli çalışması için günde 1.5-2 lt olmalıdır.
•Düzenli egzersiz önemlidir. Günde en az 30 dakika tempolu yürüyüş, ağırlık kaybını sağlayacaktır. Sağlıklı beslenmenin yanı sıra düzenli egzersiz de yaşam şekli olarak benimsenirse verilen kiloları korumak daha kolay olduğu gibi kas, kemik ve kalp sağlığı da korunmuş olacaktır.