Pfizer Türkiye, Türkiye’de sağlıklı ve mutlu yaşlanmayı konu alan “Sen Çok Yaşa” projesini hayata geçirdi.
Bu kampanyayla Pfizer Türkiye toplumunda, aileler içerisinde ve bireylerde sağlıklı yaşama ve yaşlanma bilincini geliştirmeyi hedefliyor. Bunun yanı sıra “yaş almak” hakkında ortak bir diyalog oluşturarak duygu, düşünce ve deneyimlerin paylaşılacağı herkese açık bir platform oluşturmayı amaçlıyor.
Orta yaş üstü bireylerin dünya ülke nüfuslarındaki oranı artarken, bireylerin yaşlanma hakkında duygu ve düşüncelerini daha çok konuşabilmesi ve mutlu bir yaşlılık dönemi için hazırlanmaları giderek önem kazanıyor. Küresel trendlere paralel olarak Türkiye’de 2033’te 65 yaş üstü kişi sayısının 14 yaş altı nüfusu geçmesi bekleniyor. Bu farkındalıkla Pfizer’in ABD’de de paralel olarak yürüttüğü Get Old adlı projesinin “Sen Çok Yaşa” Türkiye lansmanı 28 Mayıs’ta İstanbul’da yapıldı. Pfizer Türkiye, “Sen Çok Yaşa” sloganı altında bu projeyi hem sivil toplum örgütleri hem de yerel yönetimlerle işbirliği yaparak çok yönlü ve çok kanallı olarak yürütmeyi planlıyor. Pfizer Türkiye, planlanan bu projeyle yaşlanmaya yeni bir bakış açısı getiriyor.
İleriye bakmamız ve yaşlanan toplumun ihtiyaçlarına uygun stratejilerle hareket ederek, yaşlanan topluma hazırlanabilmemiz önemli.
“Sen Çok Yaşa” projesinin lansmanında konuşan ve ülkemizde ortalama ömrün uzamasıyla nüfusumuzun giderek yaşlandığına vurgu yapan Akdeniz Üniversitesi Gerontoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. İsmail Tufan şöyle konuşuyor: “2030-2040 yılları arasında ülkemizin caddelerinde 5 yaşındaki çocuklardan çok 85 yaşındaki ‘teyze’ ve ‘amca’ları göreceğiz. Geleceğin yaşlıları, bilinçli, bilgili, organize, ve politik gücünün farkında olacak. Bu profilde istekleri için çatışmaya hazır, tüketim gücü yüksek, kaliteli hizmet talep eden ve teknolojiyi anlayarak kullanan eğitimli kişiler ağır basacak. Daha çok insanın daha uzun süre yeryüzünde kalmasını isteyen bir dünyada, yaşlıların çoğalmasına şaşırmamak gerekir. Uzayan yaşam süreleriyle yaşlıların çoğalması farklı sorunları da beraberinde getirecektir. Bu bağlamda, Türkiye’nin de birbirine bağlı olan gerontolojik stratejilere ihtiyacı bulunmaktadır. Yaşlılık olgusunun içinde yer alan sorunlu yönleri gerontolojik metodlarla teşhis etmek ve yaşlanma olgusunu “bütünsel” olarak algılamak gerekir. Bundan sonra ileriye bakmamız ve yaşlanan toplumun ihtiyaçlarına uygun stratejilerle hareket ederek, yaşlanan topluma hazırlanabilmemiz önemlidir. Temel soru, sosyal politikaların bu nüfus değişimine nasıl bir hazırlık yapacağı veya nasıl bir değişim ortaya koyacağıdır. Toplumun her kesimi, her sistemi kendini bu değişime göre yapılandıracak. Eğitim, sağlık, hukuk; bu sistemler kendi içlerinde ‘Yaşlılık Sistem Ağını’ oluşturmak zorunda kalacaklardır.”
NEBİL ÖZGENTÜRK İLE “YÜZYILIN TANIKLIĞI”
Projeye destek veren ve Sen Çok Yaşa Belgeseli “Yüzyılın Tanıklığı”na da imza atan gazeteci Nebil Özgentürk şöyle konuşuyor: “Yeryüzünün en güzel doğasına sahip ülkelerden biri olan Türkiye’nin dört bir yanında sağlıklı ve kaygısız yaşayıp giden asırlık insanlarla birlikte bir yolculuk yapmak muhteşemdi. O yüz yaşını aşmış insanlardan, ‘uzun ömürleri’ne dair, nasıl bir yöntem izlediklerine dair ve tabii Cumhuriyet’in kuruluşu, öncesi ve sonrası tanıklıklarına dair kısa da olsa sözler alabilmek de anlamlıydı… Seri belgesel olarak hazan aylarında yayınlandığında bu hüzün dolu ama aslında oldukça neşeli hikayeleri seyirci çok sevecek ve kim bilir uzun yaşama dair nasıl tüyolar alacak…”
Sağlıklı yaşama ve yaşlanma Pfizer Türkiye’nin gündeminde olmaya devam edecek
Pfizer Türkiye Ülke Müdürü Stanley Mendonça açılışta yaptığı konuşmasında bir sağlık kuruluşu olarak insan sağlığına verdikleri öneme paralel şekilde birçok hedef kitleyi içine alan “Sen Çok Yaşa” projesi ile geniş kitleleri kucaklamayı hedeflediklerini ifade ederek şöyle konuştu: “Birleşmiş Milletler, 2050’de 33 ülkede 60 yaş ve üzeri nüfusun 10 milyonu geçeceğini bildiriyor. Bu yüzyılın ortasında yaşlı bireylerin yüzde 80 kadarı gelişmekte olan ekonomilerde yaşayacak. 100 yaşından fazla yaşayan kişilerin sayısı 300 binlerden 3 milyonun üzerine çıkacak. Sen Çok Yaşa diyerek öncelikle yaşlanmanın, diğer bir deyişle ‘yaş almanın’ herkes için farklı anlamlarına odaklanıyoruz. Daha iyi yaşamak, dolu dolu yaşamak, hayatlarına daha çok yıl katmak için neler yapabileceklerini onlara hatırlatmak için kolları sıvıyoruz. ‘Sen Çok Yaşa’ derken yalnızca daha uzun yaşamayı kastetmiyoruz, her yaşta daha iyi bir yaşam kalitesine sahip olmayı, yaş ile birlikte edinilen tecrübe ve bilgiye saygı duymayı, yaşamın her aşamasında insanların sağlıklı bir yaşam sürebilmesi için gerekli bilgileri sunmayı hedefliyoruz. Son yıllarda sürekli olarak ülkelerin gündeminde olan sağlıklı yaşama ve yaşlanma ‘Sen Çok Yaşa’ ismiyle Pfizer Türkiye’nin de öncelikli olarak gündeminde ve uzun yıllar gündeminde olmaya devam edecek.
“Sizin işiniz, hayalleriniz için çalışmak. Bizim Pfizer’deki işimiz ise onlara ulaşacağınız kadar iyi ve uzun yaşamanızı sağlamak.”
Pfizer Türkiye Kurumsal İlişkiler Direktörü Elif Aral ise “Yaşam süreleri uzarken yaşam kalitesinde de artış bekleniyor. Yaşlıları kendi kabuklarına çekilen ve yardıma muhtaç kişiler olarak görmek yerine, yaşama etkin bir biçimde katılmaları ve buna uyum sağlamaları için desteklenmeleri büyük önem taşıyor. Yaşlanmak tüm insanların ortak noktası ve aslında yaptığımız her seçim daha iyi ve daha uzun yaşamamız üzerinde etkili olabiliyor. Biz Pfizer’de şuna inanıyoruz: Sizin işiniz, hayalleriniz için çalışmak. Bizim işimiz ise onlara ulaşacağınız kadar iyi ve uzun yaşamanızı sağlamak. Sen Çok Yaşa platformumuzla insanların daha iyi, dolu dolu ve sağlıklı yaşamak için nelere ihtiyaç duyduklarını anlamayı, hayatlarına daha çok yıl katmak için neler yapabileceklerini onlara hatırlatmayı ve birbirleriyle konuşmalarını sağlamayı hedefliyoruz. Bu projeyle yaşamları daha fazla yıl, yılları daha fazla yaşamla doldurmak için “Sen Çok Yaşa” diyoruz. Yaşamı ve her yaşı tüm yönleriyle kabul etmenin, yalnızca daha uzun değil, doyasıya yaşamanın da önemine inanıyoruz. Bu proje bizim adımıza devamlılığı olan, uzun vadeli bir itibar projesidir. Önümüzdeki dönemde gerek sivil toplum kuruluşlarıyla gerekse de yerel yönetimlerle yapacağımız işbirlikleriyle projemizi çeşitlendirmeyi planlıyoruz.