Ülkemizde organ bekleme listelerinde hasta sayıları giderek artarken, yapılan organ bağışları ihtiyacı karşılamakta yetersiz kalıyor.
3-9 Kasım Organ Bağışı haftası dolayısıyla Türkiye Organ Nakli Vakfı Başkanı ve Sağlık Bakanlığı Organ Nakli Ulusal Koordinasyon Kurulu Üyesi Dr. Eyüp Kahveci ile Medicana International Ankara Hastanesi Organ Nakli Merkezi Direktörü Prof. Dr. Sadık Ersöz ülkemizde organ bağışlarının azlığına dikkat çekerek organ bağışı konusunda çağrıda bulundu.
Dünyada olduğu gibi ülkemizde de organ naklinde birinci sorunun organ bağışlarının azlığı olduğunun altını çizen Prof. Dr. Sadık Ersöz ve Dr. Eyüp Kahveci 10 yıl önce yüzde 70 olan organ bağışı oranının, 2013 itibariyle yüzde 22’lere düştüğünü ifade ederek, organ bekleme listelerinde hasta sayılarının giderek arttığını buna karşın temin edilen organ sayısının ise son derece yetersiz kaldığını vurguladı.
30 bin hasta organ bekliyor
Türkiye’de organ ihtiyacı büyük bir hızla artıyor. Ülkemizde çeşitli organ nakilleri bekleyen yaklaşık 30 bin hasta bulunuyor. Tüm dünyada bu organlar kadavradan ve canlıdan olmak üzere iki şekilde karşılanıyor. Ancak organ bağışı oranları tüm çabalara karşı yetersiz kalıyor. Dr. Eyüp Kahveci “Kadavradan organ bağışı konusunda Avrupa’daki oran yüzde 80-85 iken, ülkemizde yüzde 20 ile 25 oranlarında. Tüm dünyada bağışların büyük bir kısmın kadavradan sağlanırken, ülkemizde beyin ölümü kavramı yeterince bilinmediği için organlar genellikle canlı vericiden sağlanıyor. Bu nedenle canlı vericiden sağlanan organlarla gerçekleştirilen nakiller kadavradan sağlanan organlardan gerçekleştirilen nakillerden çok daha fazla” diye konuşuyor.
Beyin ölümü bitkisel hayattan farklıdır
Beyin ölümü kavramının daha iyi anlatılması gerektiğini belirten Dr. Eyüp Kahveci “Geçen yıl 1.478 beyin ölümü tespit edilmiş ve ailelerin izni ile sadece 345 organ bağışı alınabilmiştir. Bu oran tespit edilen beyin ölümü sayısına göre oldukça düşük kalmaktadır. Bunun için hastanelerin yoğun bakım ünitelerinde meydana gelen beyin ölümlerinin zamanında tespit edilmesi önemlidir. Ardından ölen kişinin ailesinin beyin ölümü ve organ bağışı konusundaki farkındalığı en çok sıkıntı çektiğimiz konulardan bir tanesidir. Sıklıkla bitkisel hayat kavramıyla karıştırılan beyin ölümü, kesindir ve geri dönüşü yoktur. Oysa bitkisel hayatta, yaşam bir şekilde devam etmektedir. Ancak beyin ölümü olursa organ naklinden bahsedilebilir. Dolayısıyla beyin ölümünden organ nakline kadar olan süreçte toplumsal farkındalık için ciddi bir bilgilendirme gereklidir” diyerek toplumun her katmanında, sağlık camiası ve sağlık çalışanları da dahil olmak üzere beyin ölümüyle ve organ nakliyle ilgili bir eğitim seferberliğine ihtiyaç bulunduğunu ifade etti.
İspanya’da bağış oranı yüzde 85, Türkiye’de yüzde 22
Prof. Dr. Sadık Ersöz ise, ülkemizde organ nakli listelerinde bekleyen on binlerce hastaya yaşama şansı verebilmek için ölüden, yani kadavradan nakil oranlarının artırılması gerektiğini söyledi. Ülkemizde ölüden temin edilebilecek organ kaynakları açısından, oldukça yaygın bir yoğun bakım hizmet ağına sahip olmamıza rağmen yeterli sayıda potansiyel organ vericisine ulaşamadığımızı ifade eden Prof. Dr. Sadık Ersöz “Ölüden organ temin sistemimiz ne yazık ki AB ortalamasına göre 7-8 kat geriden seyretmektedir. Beyin ölümü tanısı konulmadan ve organların kullanılması için aile ile görüşülmeden kaybedilen her vaka toprağa gömülen sadece bir kayıp değil beraberinde kaybedilen 5-6 hayat demektir. Burada yoğun bakım hekimlerine ve ailelere önemli bir tıbbi ve vicdani sorumluluk düşmektedir. Bu sorumluluk ancak beyin ölümü süreçlerine ilişkin farkındalıkla mümkündür. 2011 yılı sonu itibariyle beyin ölümü tespiti yapılan 1292 vakanın ailesi ile de görüşülmesine rağmen, yalnızca yüzde 26 oranında bir bağış alınmıştır. 2013 itibariyle bu oran yüzde 22 seviyesindedir. 2002 yılında yüzde 70 seviyesinde olan aile bağış oranı son 10 yılda maalesef bu rakamlara inmiştir. Ölüden, yani kadavradan organ temininde dünyada model ülke olan İspanya’da bağış oranı 2011 yılı için yüzde 85’tir, yani ailelerin sadece yüzde 15’i ölen yakınlarının organlarını bağışlamamışlardır. Organ bağışı konusunda, toplumsal farkındalığı artırmak için yanlış algılamalar ve önyargıların düzeltilmesine yönelik ulusal bir kampanyanın yürütülmesi gerekliliği önümüzde durmaktadır” diye konuştu.