Obezite dünya genelinde trafik kazaları, terör saldırıları ve Alzheimer’ın toplamından daha çok sayıda insanı öldürüyor
Obezite ile ilgili olarak bugüne kadar yapılmış en büyük çalışma, obezitenin artık görmezden gelinemeyeceği kadar ciddi bir salgın haline gelmesi. Malesef dünya nüfusunun %10’undan fazlası obez. Obezitenin ne kadar büyük bir problem haline geldiğini görmek için etrafımıza bakmak yeterli. İnsanlar giderek daha şişman hale gelirken, obeziteyle ilişkili hastalıklardan da şimdiye kadar hiç olmadığı kadar zarar görüyorlar. Obezite zengin fakir ayrımı yapmadan dünyanın neredeyse her köşesinde, giderek büyüyen bir salgına dönüşüyor. New England Journal of Medicine’de yayınlanan kapsamlı çalışmada çok önemli bulgular elde ediliyor. (Çalışma Bill ve Melinda Gates vakfı tarafından finanse edilen uluslararası bir ekip tarafından düzenlendi.) En çarpıcı sonuç, bugüne kadar yapılan en iyi tahminleme olan çalışmaya göre; dünya nüfusunun %10’dan fazlasının obez olması. 1980 yılından bu yana düşük ve orta gelirli yetmişden fazla ülkede, obezite sıklığının iki katına çıkıyor, diğer bölgelerde de sabit bir hızla artmaya devam ediyor. Obezite krizinin başından beri hareket azlığı ve fazla kalori alımı eşit faktörler olarak suçlanıyor. Ancak araştırmacılar bunun böyle olmadığını; fiziksel aktivite düzeyleri küresel obezite sıklığı artmaya başlamadan önce düşmeye başladığını söylüyor. Bu da gıdayla ilişkili değişimlerin obezite krizinde esas suçlu olduğunu gösteriyor. Normalden fazla kiloya sahip olmak diyabet, kalp-damar hastalıkları, kronik böbrek hastalıkları ve bazı kanser türleri gibi hastalıklar için risk faktörüdür. Obezite giderek yaygınlaştıkça bu hastalıklar da tırmanıyor. Üstelik en yoksul ülkelerde dahi obezite oranları yükseliyor. Araştırmacılar 2015’de dünya çapında dört milyon ölümün obeziteyle ilişkili olduğunu hesapladılar. Bu ölümlerin büyük çoğunluğu kalp damar hastalıklarından kaynaklandı. Hemen arkasından diyabet, böbrek hastalıkları ve kanserler geliyor. Bu rakamın korkunçluğunu anlayabilmek için trafik kazaları, terör saldırıları ve Alzheimer nedeniyle ölenlerin toplamından fazla olduğunu söylersek, sanırım durumun ciddiyeti anlaşılır.
Erişkinlerle kıyaslandığında, obezite çocuklar arasında daha az görülüyor. Çocukluk çağında obezite oranlarının artışı, birçok ülkede erişkinlerden yüksek. En büyük yirmi (20) ülke arasında ABD, çocukluk çağı obezitesi açısından en kötü durumda olan ülke.Çocukların %13’ü obez. Mısır ise %35 ile erişkinlerde obezitenin en yüksek olduğu ülke konumunda. ABD gibi gelişmiş ülkelerde obezitede oranlarındaki patlama düzeyinde artışa karşın, yirmi yıllık süreçte obeziteyle ilişkili ölüm oranları azaldı. Elbette bu durum hastalığın günümüzde daha az tehlikeli olduğu anlamına gelmiyor. Aslında tıptaki gelişmeler, bu hastaların yüksek tansiyon ve diğer kalp damar problemlerini daha iyi yönetmesine imkan sağlıyor. Henüz hiçbir ülke obeziteyi tamamen ortadan kaldıramamış olsa da, bazı ülkelerde obezite oranları halen düşük. Örneğin orta gelir düzeyinde bir ülke olan Vietnam’da erişkinler arasında, yoksul bir ülke olan Bengladeş’te ise çocukluk çağında obezite oranları %1’ler civarında. Bu bulgu, hala umutlu olmamız için bir neden. Bu ülkelerde neyin farklı olduğunu bulabilirsek, obezite salgısının şifresini de çözebiliriz.Tarihte ilk kez çok fazla sağlıksız gıda tüketmekten ölen insanlar, açlıktan ölenlerden daha fazla..
#obezite, #teşhis, #muratustun, #obeziteolum