Hacettepe Üniversitesi Nükleer Enerji Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şule Ergün, Türkiye’de planlanan nükleer santrallerin inşa ve tedarikinde pay sahibi olmak isteyen firmaların, yalnızca Türkiye’de değil, dünya genelinde nükleer enerji sektöründe önemli sorumluluklar üstlenebileceklerini belirtti.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın tam desteği ile 30-31 Mayıs tarihlerinde düzenlenecek İstanbul Nükleer Santraller Zirvesi’ne de başkanlık eden Ergün, Türkiye’de yapılması planlanan nükleer santrallerin Türk şirketleri için büyük yatırım kaynağı olacağını vurguladı. Nükleer projeler ile başlatılan yerlileştirme çalışmalarının Türkiye’de tedarikçi olabilecek çok sayıda üretici olduğunu gösterdiğini ifade eden Ergün. “Planlanan nükleer santral projeleri yüklenici ve üreticiler için önemli bir tecrübe olacağı gibi sektörde teknolojik gelişmeleri de beraberinde getirecektir” dedi.
“Türkiye bilgi, ürün ve teknoloji kaynağı haline gelebilir”
Güney Kore’nin nükleer santral inşa ve tedarik sürecindeki gelişiminin Türkiye için de bir yol haritası olabileceğini vurgulayan Doç. Dr. Ergün, şunları söyledi: “Yerli yatırıma teşvik ile sanayinin örgütlenmesi, güçlü ARGE ve mühendislik çalışmaları ve yerli şirketlere düşük risk ortamı oluşturan devlet destekleri ile nükleer santrallerin neredeyse tamamını yerli üretim ve inşa ile gerçekleştirebilen Kore örneğine baktığımızda, hedef Türkiye için de uzak değil. Nükleer santralleri yerlileştirme konusunda hiç bir eksiğimiz yok. Çok başarılı firmalara sahibiz. Hatta bu firmalar inşaat sektöründe olduğu gibi dünya nükleer sektörünü yönlendirebilir.”
Doç. Dr. Şule Ergün, yerli sanayinin, nükleer santrallerin inşa ve mal tedarikinde önemli sorumluluklar üstlenebilecek kapasitede olduğunu ifade ederek, 3 büyük kentimizin dışında Konya, Kayseri, Gaziantep, Kocaeli gibi önemli sanayi merkezlerinin, yan sanayide olağanüstü gelişim içinde olduğunun altını çizdi.
Nükleer santral tedarikçiliği yapabilecek nitelikte 460 firmaya sahip olduğumuzu anımsatan Ergün, Türkiye’de planlanan nükleer santral projelerine dahil olacak yerli üreticilerin kazanacakları tecrübe ile dünyada santral tedarikçiliğinde de büyük paya sahip olabileceklerini vurguladı.
İnşa süreçlerinde de Türkiye’nin önemli paya sahip olabileceğini ifade eden Ergün “Müteahhitlik sektöründe dünya ikincisi olmamızı sağlayan yatırımcılar bilgi ve tecrübelerini nükleer santral inşalarına da aktarabilirler. Bu alanda yetişmiş çok sayıda başarılı mühendise, kalifiye personele ve ara elemana da sahibiz” dedi.
İK’da da sorun yok
Dünyada yapılması planlanan 170 nükleer santralin büyük çoğunluğunun Rusya tarafından yapılacağını kaydeden Ergün, Rusya’ da çalışan, Rus teknolojisine hâkim çok sayıdaki Türk personelin deneyimlerinin nükleer santral inşa süreçlerinde büyük önem taşıdığının altını çizdi.
Ergün, “Yani İK’da da sorun yok. Dünyanın neresinde olursa olsun nükleer santral projelerinde yer alabilecek bu personeller, üretici ve yükleniciler ile Türkiye, bilgi, ürün ve teknoloji kaynağı haline gelebilir” diye konuştu.
“Türkiye Ortadoğu’da ana aktör olma şansına sahip”
Petrol zengini Arap ülkelerinin de nükleer enerjiye yönelmekte olduğunu fakat, yerlileştirme unsurunu gözetmeyerek bu konuda uzmanlaşmış personeli dahi ithal ettiğini vurgulayan Ergün, cesaretli Türk üretici ve yatırımcılarının nükleer santrallerin tedarik ve inşasında özellikle Ortadoğu’da ana aktör olma şansına sahip olduğunu ifade etti.