Özellikle kalabalık ortamlarda yeterince nefes alamadığınızı, boğulduğunuzu hissediyorsanız ve bu durum özellikle stresli olduğunuz dönemlerde tetikleniyorsa dikkat edin. Anksiyetenin neden olduğu nefes açlığını yaşıyor olabilirsiniz.
Anksiyetenin önemli belirtilerinden biri olan nefes açlığını Hisar Intercontinental Hospital Psikiyatri Uzmanı Dr. Bilal Ersoy’la konuştuk.
Biyolojik varlığımızın devamı için mutlak olan nefes almanın canlılığın da temel göstergesi olduğunu belirten Uzm. Dr. Ersoy; ‘Yaşam, ilk nefesle sonuncusu arasındaki süre. Günlük hayatımızda nefes almakla ilgili nefesi daralmak, derin bir nefes almak, nefes nefese kalmak, nefes aldırmamak, boşuna nefes tüketmek, nefesi kesilmek gibi onlarca deyim vardır. Tıpkı kalp atışımız, kan basıncımız, barsak hareketlerimiz gibi soluk alıp vermemiz de beynimizin tabanı (beyin sapı) tarafından kontrol edilir. Normal şartlarda bedenimizin kendi kendine yürüttüğü bu işlevlerin farkında olmayız. Ancak bazı ruhsal hastalıklar, nefes almamızla ilgili işlev bozukluğuna veya algı değişikliğine yol açar. Günümüzde en sık rastlanan ruhsal hastalık kümesi olan Anksiyete bozukluluklarının önemli belirtilerinden biri nefes darlığı/açlığıdır. Zaten “Anxios” kelimesi “sıkıştırmak, boğmak” anlamına gelir. Birçok hasta eskisi gibi doya doya nefes alamamaktan, göğsünde baskı, boğazında düğümlenme hissinden muzdariptir.’ diye konuştu.
Anksiyete Nedir?
Anksiyete en çok kaygı ile benzeşir ve karşılaştırılır. Kaygının sınav gibi bilinen bir nedeni varken; anksiyete bastırılmış ruhsal çatışmaların bir ürünü olarak görülür. Endişe, huzursuzluk, korku karışımı nahoş bir duygu halidir. Anksiyete temelde bir duygu hali olmasına rağmen bedensel, düşünsel ve davranışsal yönleri de vardır. Çarpıntı, nefes darlığı, terleme, titreme, baş dönmesi, kas ağrısı/gerilimi ve göz bebeklerinde büyüme bedensel belirtileridir. Felaketleştirici düşüncelere, endişelere ve takıntılı düşüncelere bilişsel olarak neden olabilir. Davranışsal olarak bedensel huzursuzluk, takıntılı veya tekrarlayan davranışlar, yardım arama veya (durumdan) kaçınma belirtileri görülebilir.
Meşhur Panik Atak
Anksiyete bozukluklarının en ünlüsü Panik atak, anksiyetenin yoğun ve gürültülü halidir. Beklenmedik panik ataklar ve bu atakların tekrarlayacağına dair beklenti temel belirtilerdir. Panik atak sırasında anksiyetenin duygusal, bedensel ve bilişsel bulguları ortaya çıkar. Çarpıntı, terleme, titreme, nefes darlığı, soluğun kesilmesi, göğüs ağrısı, bulantı-karın ağrısı, baş dönmesi-sersemlik, uyuşma, kontrol kaybı (çıldırma) veya ölüm korkusu görülebilir. Genellikle oldukça yorucu ve endişelendirici bu durum, anksiyetenin çıplak ve şiddetli hissedilmesiyle ilgilidir. Kişiler bazen, kendilerini ve çevrelerini farklı algılayabilir. Bu durum genellikle 10-15 dakika kadar sürer. Panik atağın önemli ve zor yanlarından biri tekrarlamasına rağmen ataklara alışılamamasıdır. Yaşamdaki sorunlar, stres faktörleri panik atakların başlamasını tetikler. Panik atak geçirenler derhal hekime başvururlar. Kalple, göğüs kafesi ile ilgili sorunları olduğunu düşünürler. Çarpıntı ve nefes darlığı hastaları en çok korkutan belirtilerdir. Anksiyete sadece panik ataklarla kendini göstermez. Fibromiyalji, gastrit, sinirsel barsak, migren gibi hastalıklar anksiyete ile başlayabilir veya şiddetlenebilir. Takıntı hastalığı (Obsesif Kompulsif Bozukluk), hastalık hastalığı (Hipokondriya), fobiler Anksiyete Bozukluğu kümesinde yer alır.
Nefes Açlığı
Anksiyete Bozukluğu olan hastalar bedensel belirtiler nedeniyle psikiyatri dışı dallara giderler. Yapılan tetkiklerden sonra durumun psikolojik olduğu anlaşılır. Bazen belirtiler belirgin değildir. Süreğen bir huzursuzluk, sıkıntı, uzun süre bir yerde duramamak veya bir etkinliği sürdürememek gibi şüpheli yakınmalar görülür. Bir kısım hasta sadece huzursuzlukla artan nefes açlığı yakınmasından muzdariptir. Zaman zaman nefessiz kaldığını zannederek derin bir nefes alma ihtiyacı hissederler. Kalabalıkta ve kapalı alanda daralırlar. Derin ve doyurucu nefes alamamak, nefes almayla ilgili dikkatte artış ve kendini dinlemek de altta yatan bir Anksiyete Bozukluğuna işaret edebilir. Genellikle kişiyi huzursuz eden stres faktörleri veya eşlik eden depresyon gibi ruhsal hastalıklar saptanır. Hasta durumu kabullenirse tedavi daha kısa sürede başarılı olur.