Migren, gündelik hayatı olumsuz etkiliyor, en çok kadınları vuruyor, erkekler de bu hastalıktan payına düşeni alıyor. Ancak son yıllarda teşhis ve tedavide önemli sorunlar yaşanıyor.
Ülkemizde 2008 yılında kesin migren tanısı almış hastaların %51.2’sine gittiği hekim veya hekimler migren tanısı koymuşlarken 2013 yılında hekim tarafından da migren tanısı almış kesin migrenli oranı %26.4’e düşmüş, yani migren tanısını doğru olarak koyma başarısı yarı yarıya azalmış
Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Ertaş; ‘Hekimlerin migreni teşhis etmeleri konusunda sorunlar yaşanıyor. Aslında sorulacak 3 basit soru migrenin teşhisini kolaylaştırır. Hastaya son 3 ayda en az iki kez rahatsız edici başağrısı geçirdiniz mi? Beraberinde mide bulantınız oldu mu? Beraberinde ışıktan rahatsız oldunuz mu? diye sorulabilir. Bu üç sorudan 2 sine veya 3’üne de “evet” cevabı alıyorsanız, karşınızdaki kişi, yüzde 90’ın üzerinde olasılıkla migrendir. Bir hekim tarafından migren tanısı doğrulanarak gerekiyorsa migren tedavisine başlanmalıdır” açıklamalarında bulundu.
Migren, körlük kadar engelleyici bir hastalık
Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Ertaş; ‘Migren, genellikle başın bir tarafında gerçekleşen şiddetli, zonklayan bir ağrı olarak ortaya çıkıyor ve çoğunlukla bulantı, ses ve ışığa karşı hassasiyetle devam ediyor. Migren atakları, genellikle birkaç saatle birkaç gün arasında sürüyor ve kişinin günlük aktivitelerinin çoğunu engelleyebiliyor. Hatta bazı kişiler işe gitmekte, arkadaş ve aile üyeleriyle ilişki kurmakta zorlanıyor. Kronik migren ise, WHO (Dünya Sağlık Örgütü) tarafından “engelleyicilik” bakımından, körlükten önce yer alıyor. Dünya sağlık örgütü, migren hastalığını bunama, felçler ve akut psikoz ile aynı derecede yaşamı engelleyici bir hastalık olarak kabul ettiğini söylüyor.
Başımız ‘kadınlıktan’ ağrıyor
Kadınlık hormonu migreni tetikliyor, migren baş ağrılarının ortaya çıkması için kadınlık hormonu en önemli belirleyici oluyor. Bu nedenle migren kadınların başını erkeklerden 3 kat fazla ağrıtıyor.
Migren ağrısı günlük yaşamı aksatacak kadar sık ve şiddetli olabiliyor. Hayatı adeta kabusa çeviren şiddetli baş ağrılarını önlemek içinse öncelikle ağrı kesicilerden medet ummamak, düzenli uyumak ve stresten uzak durmak gerekiyor.
Ağrı kesiciler migreni kronikleştiriyor
Kronik migren; hayat koşulları, çevresel koşullar veya doğum kontrol hapı kullanımı gibi diğer nedenlerle sıklaşmış bir migren olabilir ya da sık ağrı kesici kullanımı nedeniyle kronikleşmiş bir migren olabilir. Sık ağrı kesici kullanımı nedeniyle kronikleşmiş migrenin, en sık karşılaştıkları kronik migren nedeni olduğunun altını çizen Prof. Dr. Mustafa Ertaş; ‘Kronik migrenli hastaların %80 kadarında sık ilaç kullandıkları için kronik migren gelişmiştir. Bunun dışında, çoklukla migren ağrısını arttıran doğum kontrol ilacı kullanımı, konsantrasyonu arttıran ilaçların kullanımı, migreni tetikleyen zorlayıcı hayat koşulları, örneğin erken uyanmak, çok aydınlık ortamlarda çalışmak, uykusuz kalmak veya sık olarak strese maruz kalmak gibi nedenler de migreni kronikleştirebilir’ dedi.
Annede migren varsa çocuk migrenli doğabiliyor
Migren hastalığında genetik geçiş en önemli faktör. Yani kronik migrenli bir annenin çocuğuna genetik olarak migren geçebilir. Ancak migren olan çocukta migrenin kronikleşmesi, başka nedenlerle ortaya çıkıyor. En sık neden ise; ister baş ağrısı için ister romatizma veya başka ağrılar için olsun, sık ağrı kesici kullanımı olarak belirtiliyor. Yani ayda 10 gün veya daha fazla ağrı kesici kullanımı migreni kronikleştiriyor.
Tedavide uygulanan Botulinum Toksin A etkili sonuçlar veriyor
Kronik migren için ilaçlı veya ilaçsız tedavi seçeneklerinin bulunduğunu söyleyen Prof. Dr. Mustafa Ertaş; “Bu tedaviler migreni uzun süreli tedavi etmeye yönelik olmakla birlikte hepsinin güçlü ve zayıf yanları bulunabilmektedir. İlaç tedavilerinin ana sorunu yan etkileridir ve yan etkisiz bir migren tedavi seçeneği bulunmamaktadır. İlaç tedavilerinin etkinlikleri de kişiden kişiye değişebilmekte, çoğu kez çoklu ilaç tedavisine ihtiyaç duyulmaktadır. Eski bir ilaç olmakla birlikte tedavi yöntemi yakın zamanlı olarak belirlenen bir kronik migren tedavi yöntemi de Botulinum Toksin Tip A tedavisidir” dedi.
-Botulinum Toksin kronik migren tedavisi için, kaşların arasına, alına, kafanın yanlarına, enseye, boyuna ve sırt kaslarına dağıtılarak uygulanır.
-Bir toksin uygulamasının etkinliği 3 ay sürer ve Botulinum Toksin uygulaması 3 aylık aralarla uygulanmalı, 4 kez veya daha fazla uygulama gereğinde yapılmalıdır.
-İlaç tedavisi altında olan hastalara yapılabileceği gibi tedavi almamış hastalara da toksin uygulanabilir ama gereğinde ilaç tedavisi ile kombine uygulandığında başarı şansı daha çok artar.