Anadolu Sağlık Merkezi Onkolojik Bilimler Bölümü’nden Prof. Dr. Necdet Üskent 30 Mayıs Lösemi Haftası kapsamında hastalık ile ilgili bilgi verdi. Prof. Üskent, lösemide hedefe yönelik tedavilerin yüz güldürdüğüne dikkat çekti.
Kemik iliğinde kanı üreten ana hücrelerin çekirdeklerinde meydana gelen değişiklikler sebebiyle akyuvarların denetlenemez bir şekilde çoğalmasıyla ortaya çıkan bir grup hastalığa adını veren lösemi, akut ve kronik olarak ikiye ayrılıyor. Daha çok çocuklarda görülen akut lösemiler kansızlık, enfeksiyona yatkınlık, mikrobik hastalıklar ve ateş, diş eti kanaması, burun kanaması ve ciltte morarmalar gibi değişen derecelerde kanama belirtileri ile ortaya çıkabilir. Belirtileri arasında ciltte sık sık çürükler oluşması veya kesik oluştuğunda kanamanın güçlükle durdurulması gibi sorunların da yer aldığı lösemi ile ilgili bilgi veren Anadolu Sağlık Merkezi Onkolojik Bilimler Bölümü’nden Prof. Dr. Necdet Üskent, “Hastada kilo kaybı, ateş ve terlemeler de görülür. Lenf düğümlerinde şişlikler tespit edilir, karında da dalak ve karaciğer büyümesine bağlı şişkinlik hissi oluşur. Hastalığın erken dönemlerindeki halsizlik, kemik ve eklemlerde ağrılar gibi belirtiler ise nezle gibi sık rastlanan hastalık şikayetleriyle paralellik gösterir. Bu nedenle şikayetler gözden kaçabilir” dedi.
Kesin nedeni bilinmeyen löseminin çevresel ve genetik faktörlere bağlı olarak gelişebildiğini anlatan Prof. Dr. Üskent, bunların yanında petrokimyasalların, radyasyonun, kanserojen maddelerin ve bazı virüslerin hastalığın nedenleri arasında yer alabileceğini söyledi. Hastalığın ilk doktor muayenesinde karaciğer, dalak veya cilde yakın lenf bezlerinde büyüme saptanması ile belirlendiğini dile getiren Prof. Dr. Üskent, “Kan testlerinin yanı sıra kemik iliğinden alınan örneklerin incelenmesiyle gerçekleştirilen ‘kemik iliği biyopsisi’ hastalığın teşhisinde önemli bir basamaktır. Teşhis için gerekli görülmesi durumunda omurilik aralığından uygulanan bir iğne ile beyin omurilik sıvısından örnek de alınabilir” dedi.
Bazı Lösemi Tiplerinde“Hedefe yönelik tedaviler” Nakile Gerek Bırakmıyor
Lösemi tedavisinin hastalığın tipine ve hastanın ihtiyaçlarına göre farklılık gösterdiğini dile getiren Prof. Dr. Üskent, “Tedaviyi hastalığın yaygınlığının yanı sıra hastanın yaşı ve genel sağlık durumu da etkiler. Lösemi hastalarının büyük çoğunluğu kemoterapi tedavisi görür. Kemoterapi tedavisinde tek bir ilaç kullanılabileceği gibi birden fazla ilaçtan oluşan kombinasyon da uygulanabilir” diye konuştu. Son yıllarda lösemiyi oluşturan moleküler bozukluğa yönelik ilaçların da kullanıldığına değinen Prof. Dr. Üskent bunlara “hedefe yönelik tedaviler” denildiğini belirtti. Daha çok kronik myeloid lösemide (KML) kullanılan bu ilaçlar ile bu lösemi tipinde organ nakli gereğinin hemen hemen tamamen ortadan kalktığını belirten Prof. Dr. Üskent “Lösemi tedavisinde radyoterapi gibi ışın tedavisi de uygulanabilir. Daha çok beyini tutan lösemilerde kullanılan bu tedavi yönteminde yüksek enerjili ışınlar kanserli hücrelere yönlendirilerek hücrelerin büyümesi engellenir” dedi. Hastalığın bir başka tedavi yolunun da kemik iliği nakli olduğunu belirten Prof. Dr. Üskent “Kemik iliği naklinde, lösemiye yol açan kemik iliği yüksek doz ilaç veya ışınla ortadan kaldırılarak yerine sağlıklı bir kemik iliği dokusu konur. Sağlıklı kemik iliği bir vericiden alınabildiği gibi bazı hastalarda ise kendi kemik iliği de kullanılabilmektedir” diye konuştu.