Kronik yorgunluğa doğal doping olan Ozon Tedavisi, bağışıklığı kuvvetlendirerek metabolizma başta olmak üzere pek çok hastalıktan koruyor.
Günümüzde insanların büyük bir kısmı, modern yaşamın getirdiği tempo ve stresle başa çıkmaya çalışırken sağlığına gereken özeni gösteremiyor. Koruyucu hekimlik uygulamalarının başında gelen ve dokulara daha çok oksijen gitmesini sağlayarak hücresel yenilenmeyi destekleyen ozon terapi; bağışıklığı kuvvetlendirerek metabolizmayı başta virütik olmak üzere pek çok hastalıktan koruyor. Well World Aesthetic & Longevity Clinic’in Medikal Direktörü Dr. Burak Tuncer, ozon terapiye dair merak edilenleri anlatıyor.
Her insan uzun ve sağlıklı bir ömür sürmek ister. Ancak yaşımız ilerledikçe ve yaşam standartlarımız değiştikçe vücudumuzun savunma mekanizmasında da birtakım farklılıklar ortaya çıkmaya başlar. Sık sık hasta olma, hafif gribal enfeksiyonları dahi ağır geçirme, sindirim sistemi problemleri ve kronik yorgunluk gibi durumların zamanla yaşam kalitemizi ciddi şekilde etkilediğine şahit oluruz. Hal böyle olunca bizi hastalıkların yıpratıcı etkilerden koruyacak ve daima zinde hissetmemizi sağlayacak tedavi çözümlerine yöneliriz. İşte bunların başında uzun yıllardır tüm dünyada, özellikle sağlık ve hijyen alanında başarıyla kullanılan köklü uygulamalardan biri olan ozon terapi geliyor. Sağlık açısından herhangi bir yan etkisi bulunmadığı, antibakteriyel ve antioksidan özelliğe sahip olduğu için uzun yıllardır su ve gıda maddelerinin yanı sıra tıpta, ekipmanların dezenfekte edilmesinde de yaygın bir şekilde kullanılan ozondan artık önleyici ve tamamlayıcı tıp alanında da yararlanılıyor.
Ozon Terapi Tedavisi
Oksijen terapisi olarak da bilinen ozon terapi, bağışıklık sistemimizin dengeli ve sağlıklı çalışmasını sağlayan son derece güvenli ve doğal bir tamamlayıcı tıp tedavisi. 100 yılı aşkın bir süredir tüm dünyada başarıyla uygulanan ve bağışıklık sistemi üzerinde adaptojen (dengeleyici) bir etkiye sahip olan ozon tedavisinde, atmosferin üst katmanlarında bulunan ve üç oksijen atomunun birleşiminden oluşan ozon gazı kullanılıyor. Uygulamanın, bağışıklığı güçlendirmek başta olmak üzere; vücutta doğal doping etkisi sağlamak, metabolizmayı hızlandırmak, hücre yenilenmesini sağlamak ve vücudun oksijen kapasitesini artırmak gibi pek çok faydası bulunuyor. Ozon terapi; bakteri ve mantar enfeksiyonlarından dolaşım sistemi bozukluklarına, romatizmal hastalıklardan diyabete kadar birçok hastalığın tedavisinde etkin bir biçimde kullanılıyor.
Nasıl yapılıyor?
Tüm dünyada etkinliği bilimsel çalışmalarla kanıtlanmış olan ozon tedavisinde doktor tarafından öncelikle kişinin metabolizma yapısı ve varsa kronik hastalıkları değerlendiriliyor. Ardından tamamen steril bir ortamda kişinin vücudundan 100-150 cc (1 su bardağı) kan alınıyor. Alınan kan ozonla karıştırılarak damar yoluyla yeniden vücuda veriliyor. Kırmızı ve beyaz kan hücrelerini oluşturan spesifik maddelerle etkileşime giren ozon, kandaki oksijen miktarını artırarak dolaşımı düzenliyor ve böylece dokulara daha fazla oksijen gitmesini sağlıyor. İnsan sağlığı açısından hiçbir yan etkisi bulunmayan ozon terapi uygulaması 15-20 dakika gibi kısa bir süre içinde tamamlanıyor ve işlem sırasında herhangi rahatsızlık hissedilmiyor. Ozon tedavisinin etkisi kişinin yaşı ve varsa rahatsızlıklarına göre değişmekle beraber genelde 3. seanstan itibaren görülmeye başlıyor. Hedeflenen sonuçların elde edilebilmesi için her yıl, haftada 2 kez olmak üzere 10 seanslık bir kür şeklinde uygulanması tavsiye ediliyor.
Dikkat edilmesi gerekenler
Deneyimli bir hekim tarafından gerçekleştirilmesi gereken ozon terapi uygulamasının ardından kişinin ağır egzersiz ve spor faaliyetlerine bir süre ara vermesi, bol bol su tüketmesi ve ozonun tedavi edici etkilerini azaltacak alışkanlıklardan (alkol, sigara vb.) uzak durması gerekiyor.
Kimlere uygulanabiliyor?
Ozon terapi son 6 ay içinde akut enfarktüs (kalp krizi) geçiren, gebeliğinin 3. ayında bulunan ve hipertiroidi hastası olan kişiler dışında herkese uygulanabiliyor. Ozon tedavisinde hastanın durumu ve hastalığın türüne göre uygulanacak tedavi protokolü (ozonun dozu, yoğunluğu) doktor tarafından belirleniyor.