Kış ayları ile birlikte artan kömür kullanımı sonucu Türkiye temiz hava değil, adeta zehir soluyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) son raporu bu gerçeği bir kez daha gözler önüne sererken, hava kirliliğindeki artış insan sağlığını da tehdit ediyor.
Havaların soğumasıyla artan kömür kullanımı hava kirliliği sorununu beraberinde getirirken, Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) raporuna göre Türkiye’nin neredeyse tamamı zehir soluyor. Hava kirliliğine uzun süre maruz kalınması, ağır bir solunum hastalığı olan Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) için de önemli bir tehdit oluşturuyor.
WHO verilerine göre Türkiye’nin 6 ilinde hava kirliliği, eşik değer olan 20 μg/metreküpün oldukça üzerinde. Hatta bazı illerde 100 birimin bile üzerine çıkıyor. Iğdır, Batman, Afyon, Osmaniye, Gaziantep ve Siirt, hava kirliliğinin en yüksek olduğu iller sıralamasında başı çekerken, İstanbul’un da aralarında bulunduğu diğer illerde de durum pek parlak değil. Öyle ki İstanbul, Sivas ve Bayburt’ta kirlilik, 48 birim olarak ölçülürken, Elazığ, Çankırı ve Şırnak’ta 46, Amasya’da 43, Yalova ve Tunceli’de 41, Samsun’da 39, Sinop’ta 38, Artvin’de 34, Eskişehir ve Tokat’ta ise 31 birim olarak tespit ediliyor.
Bursa’da tehlike had safhada
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın internet sitesinden yayınladığı veriler de bu korkutucu gelişmeyi belgeledi. Bursa’da hava kirliliği özellikle yılın ilk günlerinde çok ciddi bir boyuta da ulaştı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın verilerine göre insan sağlığını tehdit eden parçacık maddelerin (PM10) günlük ortalaması Bursa’da Dünya Sağlık Örgütü’nün güvenli bulduğu günlük limitin 6 katını ulaşırken, bu oran Aralık ayı sonunda ise 10 katına çıktı4.
Solunum yolu hastalıkları artıyor
Hava kirliliğindeki artış KOAH gibi solunum yolu hastalıklarının da artmasına neden oluyor. Dünyada milyonlarca insanı etkileyen, Türkiye’de ise her yıl binlerce insanın ölümüne yol açan KOAH, akciğerlerdeki hava yollarının daralmasına bağlı nefes darlığı ile kendisini gösteriyor. Sigaranın yanı sıra, bitkisel ve hayvansal kaynaklı yakıtlar gibi zararlı maddelerin uzun süreli solunmasına bağlı olarak akciğer ve hava yollarında oluşan KOAH, öksürük, balgam çıkarma ve nefes darlığı gibi temel belirtilerle başlıyor. KOAH alevlenmesi olarak adlandırılan, hastaların nefes alıp vermeyle ilgili sorunlarının tıbbi müdahale gerektirecek kadar arttığı dönemler ise erken tanı ve doğru tedavi ile azaltılabiliyor1. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre görülme sıklığı açısından KOAH tüm hastalıklar içinde 4’üncü sırada bulunuyor ve her yıl 3 milyondan fazla kişinin ölümüne neden oluyor. Türkiye’de ise yılda yaklaşık 26 bin hasta KOAH nedeni ile yaşamını yitiriyor.
Zaman içinde yorgunluk, halsizlik ve depresyon gibi şikayetlerle karşılaşan KOAH hastalarında ileri dönemlerde ise kanın yeterince oksijenlenememesi sonucunda parmak uçları, dil, dudaklar ve kulak memeleri mavi-mor renk alıyor. Ağır hastalarda kandaki karbondioksitin atılamamasına bağlı olarak uykuya eğilim artıyor.1 Yılda yaklaşık 1 ila 4 kez ortaya çıkan KOAH alevlenmelerinde ise nefes darlığı, öksürük ve balgam miktarında artış görülüyor1. Büyük ölçüde bakteriyel enfeksiyonlar (yüzde 70 – 75) ve virüsler (yüzde 20 – 25) nedeniyle ortaya çıkan alevlenmelerin önlenmesi için KOAH hastalarının doktor gözetiminde her yıl Eylül-Ekim aylarında grip aşısı ve 5-10 yılda bir pnömoni (zatürre) aşısı yaptırmaları öneriliyor.