Alzheimer hastalığının toplum tarafından tanınması ve hastalar ile hasta yakınlarına toplumsal destek sağlanması amacıyla Türkiye Alzheimer Derneği tarafından bir basın toplantısı düzenlendi. 21 Eylül Dünya Alzheimer Günü çerçevesinde yapılan toplantıda, hastalıkla ilgili yeni bulgu, tanı ve tedavilerin yanı sıra Alzheimer hastalarının ve yakınlarının yaşamlarını kolaylaştıracak ‘Parmak İzi Takip Sistemi’ tanıtıldı.
“Alzheimer Hastalığı: Nereye Geldik” başlıklı toplantıda, Prof. Dr. Murat Emre dünya çapında ortalama yaşam süresinin artmasına bağlı olarak nüfusun giderek yaşlandığını ve ortalama yaşlılık döneminin uzadığını vurguladı. Bugün dünyada yaklaşık 38 milyon, Türkiye’de ise 350-400 bin Alzheimer hastası olduğunun tahmin edildiğini belirterek yaşlı nüfusun artış hızı göz önüne alındığında, önümüzdeki 40 yıl içinde dünya çapında 115 milyon demans hastası olması beklendiğini söyledi. Ülkemizin 2050 yılında 65 yaş üstü nüfusun normal nüfusa oranla daha kalabalık olması beklenen dört ülkeden biri olduğunu ifade ederek unutkanlığın hayatın hiçbir evresinde normal bir davranış olmadığını, yaşla gelen unutkanlığın Alzheimer hastalığının habercisi olabileceğini ifade etti.
Alzheimer hastalarının parmak izleri alındı
Toplantıda İstanbul Emniyet Genel Müdürlüğü’nün yaşadıkları ileri derecede hafıza kaybı nedeniyle sıkça kaybolma riski taşıyan Alzheimer hastalarına yönelik “gönüllü parmak izi verisi toplama” uygulaması da gerçekleştirildi. Kaybolan Alzheimer hastalarının kimlik tespiti ve takibini kolaylaştırmayı amaçlayan parmak izi takibi pilot projesi ve Parmak İzi Takip Sistemi anlatılarak hastaların parmak izleri alındı. Tamamen gönüllülük esasına dayanan proje ile kaybolan Alzheimer hastalarının kayıtlı parmak izinden kolayca kimlik tespitlerinin yapılarak yakınlarına ulaşılması hedefleniyor.
Alzheimer en maliyetli üçüncü hastalık!
“Ülkemizde nüfusun yaşlanması Alzheimer hastalığına verilmesi gereken önemi de artırmakta” diyen Prof. Dr. Murat Emre “Alzheimer hastalığı kalp hastalığı ve kanserden sonra topluma mali yükü en fazla olan üçüncü hastalıktır. Hastalığın zamanında ve doğru teşhis edilmesi hastaya verilecek tıbbi ve sosyal yardımın bir an önce sağlanması bakımından çok önemlidir. Erken tedavi ile hastalığın ilerleme hızında az da olsa bir yavaşlama sağlanır, hastanın yaşam kalitesi artırılabilir, hastalığın hasta yakınları üzerindeki yükü azaltılabilir. Halkımızın bu konuda daha fazla bilinçlenmesi ve bu alandaki gelişmelerin duyurulması gereklidir. Bu nedenle Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın Alzheimer hastaları için ihtisas bakım evleri kurma projesine tam destek veriyor, bu projenin en kısa zamanda hayata geçmesini umuyoruz. Hastalığa dikkat çekmek amacıyla şimdiye kadar pek çok projeye imza atan Türkiye Alzheimer Derneği olarak Gündüz Bakımevi’ni Alzheimer hastalarının sosyalleşerek, kaliteli zaman geçirmelerini sağlamak ve hasta yakınlarına hasta bakımında destek olmak, işlerini yapabilmeleri ve kendilerine zaman ayırabilmelerini de sağlamak amacıyla hizmete açtık. Derneğimizin ilk kurulduğu günden bu yana Alzheimer hastalarının yaşam kalitesini yükseltmeyi amaçlıyoruz” dedi.
Tek başına Alzheimer’dan korunmayı sağlayacak belirli bir madde veya diyet olmadığını da ifade eden Prof. Dr. Murat Emre hastalıktan korunmak için alınabilecek önlemleri şöyle sıraladı:
1.Her gün egzersiz yapın.
2.Sosyal olun.
3.Zihninizi aktif tutun.
4.Akdeniz diyetini benimseyin, tahıldan, balıktan, yeşil sebzeden, meyveden, zeytinyağından zengin beslenme tarzına geçin.
5.Katı yağlardan kaçının.
6.Kilonuzu normal değerlere indirin.
7.Yüksek tansiyonunuzu, yüksek kolesterolünüzü normal değerlere indirin.
Her hasta için en az 4 aile bireyi yaşam şeklini değiştirmek zorunda
Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Başar Bilgiç belirli bir yaş üzerindeki kişiler için unutkanlığın normal karşılandığını, bunun da Alzheimer erken tanı ve tedavisinin karşısındaki en önemli engel olduğunu, unutkanlığın hayatın hiçbir evresinde normal bir davranış olmadığını vurguladı. “Değişen yaşam şekilleri yaşlıları olumsuz etkiliyor. Yaşlılar artık evlerinde ve yalnız yaşıyorlar. Bu kişilerin sosyalliklerinin azalması yaşlanmayı hızlandırmaktadır” diyerek Alzheimer hastalığından korunmak için yapılabilecek pek çok şey olduğunu belirtti: “Kalp-damar sağlığı için önerilen yaşam şekli ve beslenme önerilerine uymak, sosyal açıdan aktif olmak ve düzenli sağlık kontrolleri yaptırmak alınabilecek önlemlerden bazılarıdır. Eğitimin yüksek olması, zihinsel egzersizlerin daha fazla yapılması hastalığa karşı koruyucu faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun yanı sıra dans gibi fiziksel aktiviteleri sık yapanların, bekarlara kıyasla evli olanların, beslenme tarzında Akdeniz diyeti tercih edenlerin Alzheimer konusunda daha avantajlı olduğu görülmektedir. Alzheimer hastalığı başka hiçbir hastalıkta olmadığı kadar kendinden çok başkalarını etkileyen bir hastalıktır. Her hasta için en az 4 aile bireyi yaşam şeklini değiştirmek zorunda kalmaktadır. Alzheimer söz konusu olduğunda yalnız hastaların değil hasta yakınlarının da psikolojik destek sağlanmasına ihtiyaçları vardır. Alzheimer Derneği de bilgi broşürleri hazırlayarak, aileler için hasta çay saatleri, moral ve destek toplantıları düzenleyerek, gündüz yaşam evi hizmeti vererek ve hasta yakını ve personel eğitimi yaparak yardımcı olma çabası içindedir” dedi.