Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. M. Tezer Kutluk, önümüzdeki 20 yıl boyunda bulaşıcı olmayan hastalıkların dünyaya maliyetinin 47 trilyon dolar olarak öngörüldüğünü belirterek, “Konu giderek öyle bir hal almaktadır ki dünyanın hiçbir ekonomisi bu maliyeti karşılayamayacak hale gelmektedir” dedi.
Dünya Kanser Günü nedeniyle dernek binasında basın toplantısı düzenleyen Kutluk, her yıl dünyada 12,7 milyon kişinin kansere yakalandığını belirterek, maalesef yapılacak çok şey olmasına rağmen hala her yıl 7,6 milyon kişinin kanserden öldüğünü ifade etti.
Kutluk, 2030 yılında her yıl görülen kanser sayısının 21,4 milyona, her yıl kanserden ölen sayısının ise 13 milyona ulaşacağına dikkati çekerek, Türkiye’de de her yıl görülen kanser sayısının 150 binleri aştığını vurguladı.
Birleşmiş Milletlerin 19-20 Eylül 2011 tarihindeki Genel Kurulu’nda, “Bulaşıcı olmayan hastalıkların” genel kurul gündemine alındığını anımsatan Kutluk, tüm üye ülkelerin devlet başkanı, başbakan, bakan ya da bürokratları aracılığıyla görüşlerini dile getirdiğini kaydetti.
Prof. Dr. Kutluk, şöyle konuştu:
“Bulaşıcı hastalıklara karşı dünyanın son 100 yılda gösterdiği başarıdan sonra sanayileşme, beklenen yaşam süresinin değişmesi, yaşam tarzının değişmesi gibi nedenlerle günümüzde tüm dünyadaki ölümlerin yüzde 60’ına kanser, diyabet, obezite ve kronik solunum yolu hastalıkları neden olmaktadır. Bunlara diğer kronik hastalıklarda eklenirse sorunun boyutları daha da büyümektedir. Ancak kritik olan konu, bu 4 hastalığın da önlenebilir nedenler olan tütün, beslenme alışkanlıkları, fiziksel aktivite ve alkol gibi ortak nedenleri olmasıdır. Sebeplerin önlenebilir olması nedeniyle BM 2001’de AIDS’ten sonra ilk kez bir sağlık konusunu gündemine almıştır.
Her yıl bulaşıcı olmayan hastalıklardan 36 milyon kişi ölmektedir. Bu, tüm ölümlerin yüzde 60’ını oluşturmaktadır. Önümüzdeki 20 yıl boyunda bulaşıcı olmayan hastalıkların dünyaya maliyeti 47 trilyon dolar olarak öngörülmektedir. Ölümlerin giderek artarak inanılmaz sayılara ulaşması gibi insani boyutu vardır. Ekonomik boyut ise ayrı bir konudur. Konu giderek öyle bir hal almaktadır ki dünyanın hiçbir ekonomisi bu maliyeti karşılayamayacak hale gelmektedir. BM’in 2011’deki toplantısında hedefler konulamamasına rağmen 2013 ve 2014 yıllarında bu konuda yeni gelişmeler yaşanması için çalışmalar yapılmaktadır.”
KANSERLERİN YÜZDE 40’I ÖNLENEBİLİR
Dünya genelinde yılda gerçekleşen kanser ölümlerinden 7 milyon 200 bininde bir ağrının söz konusu olduğunu vurgulayan Kutluk, kanser hastalarının çok büyük bir bölümünün doğru zamanda, morfin başta olmak üzere doğru ağrı kesiciye uygun şekilde ulaşma şansına sahip olmadığını dile getirdi.
Kutluk, gelişmekte olan ülkelerde bu sorunun daha fazla olduğunu belirterek, “Morfin üreticisi olan Türkiye, morfin kullanımında dünya genelinde sonlarda kalıyor. Morfin tüketiminde suistimallerin önlenmesi anlamında bir takım yasalar var. Ancak kanserli hastanın da buna ulaşması lazım. Bu konuyu dernek olarak biz de konuşuyoruz, bakanlık yetkililerinin de yoğun çalışmaları bulunuyor. Konunun hızlanması için kamuoyunun gündemine getirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Morfin üreticisi olan bir Türkiye’de kanserli hastaların ağrı kesicilere ulaşımının daha kolaylaştırılması gerekiyor” diye konuştu.
Kanserlerin yüzde 30-40’ının potansiyel olarak önlenebildiğini ifade eden Kutluk, tütün kullanımı, aşırı alkol tüketimi, güneşe fazla maruz kalma ve obezite gibi risk faktörlerinden kaçınılması, sağlıklı beslenme ve düzenli fiziksel aktivite gibi sağlıklı yaşam davranışlarının benimsenmesiyle kanserin önemli ölçüde azaltılabileceğini anlattı.
ŞEKERİN ALKOL VE TÜTÜN KADAR ZARARLI OLDUĞU İDDİALARI
Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Şuayib Yalçın da bir gazetecinin basında yer alan “şekerin, alkol ve tütün kadar zararlı ve bağımlılık yapıcı olduğunu” iddialarına ilişkin şunları kaydetti:
“Kanserle şekerin, tütün ya da diğer kanserojen maddeler gibi ilişkisi birebir gösterilmiş değil. Beslenme ve kanserin ilişkisi gri bir noktada yer alır. Aşırı şeker, neden sonuç ilişkisinden ziyade yaşam tarzı itibariyle riski artırmaktadır. Sadece şekere yüklenmek uygun bir davranış değil. ‘Şeker kanser yapar’ demek yerine, daha az kalorili ve besin değeri daha yüksek gıdaları kullanmayı öneriyoruz. Bunu doğrudan reddetmek yerine aynen güneş ışığında olduğu gibi akıllı tüketmeyi öneriyoruz. Hiçbir gıdadan kaçınmayın. Önemli olan onları düzgün kullanın.”