Kanserin tanı ve tedavisinde çağdaş yaklaşımları uygulayan, bu yönüyle de özellikle onkoloji alanında bir referans merkezi olmayı başaran Anadolu Sağlık Merkezi, 1 – 7 Nisan Kanser Haftası’nda kanser tedavisinde yeni gelişmelere dikkat çekti.
“Kanserin Geleceği” isimli basın toplantısında bir araya gelen Anadolu Sağlık Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Necdet Üskent, Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Serdar Turhal ve Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Doç. Dr. Metin Güden kanser tedavisindeki son gelişmeleri anlattı. Uzmanlar gelişen teknoloji ve yeni tedavilerle “ölümsüz” kanser hücrelerinin genetik şifresinin çözülmeye başladığını belirtti.
Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı en son rapora göre Türkiye’de her yıl yaklaşık 97 bin erkek, 62 bin kadın yani toplamda 159 bin kişi kansere yakalanıyor¹. Dünyada ise kanser tanısı alan hasta sayısı her yıl 12,7 milyonu bulurken 7,6 milyon kişi de kanser nedeniyle yaşamını kaybediyor. Kanserin tedavisi ile ilgili araştırmalar ve bilimsel çalışmalar devam ederken tedavi konusunda bazı önemli gelişmeler de yaşanıyor. Kanser tedavisinde son gelişmeleri “Kanserin Geleceği” konulu basın toplantısında paylaşan Anadolu sağlık Merkezi uzmanları genetik ve hedefe yönelik tedaviler ile birlikte radyasyon onkolojisindeki yeni gelişmeleri anlattı.
“Ölümsüz” Kanser Hücrelerinin Sırrı Çözülüyor
Kanser ile ilgili ilk tanımlamanın milattan önce 1700 yıllarına dayandığını söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Necdet Üskent, kanserde yüzyılın en büyük ilerlemelerinin son 20 yılda yaşandığını belirtti. Kanser hücresi ile ilgili sırların gün geçtikçe çözüldüğünü belirten Prof. Dr. Üskent, “Bugün genetik şifrenin neden ve nasıl bozulduğu, kanser hücresinin programlanmış hücre ölümünden nasıl kaçtığı ve ölümsüzlük kazandığı biliniyor. Yani ölümsüzlüğün sırrını kanserden öğreniyoruz” dedi.
Kanser Hücresinin Genetiniğine Yönelik Tedaviler
“Ebedi gençlik ve uzun yaşamın sırlarını araştıranların ölümsüzlüğü kanser hücresinin başardığını gördü” diyen Prof. Dr. Üskent, “Kromozomların ucundaki telomerler her bölünmede azalır ve bitince hayat sonlanır. Kanser hücresi ise Telomeraz enzimini kullanarak Telomerlerin kısalmasını engeller. Bu da kanserli hücreyi ölümsüz kılar” dedi. Yeni tedavi yaklaşımlarının bu enzime yönelik olduğunu söyleyen Prof. Dr. Üskent, “Kanser hücresinin, vücut savunma hücrelerinin denetiminden nasıl kaçtığının bilinmesi ile de yeni aşı stratejileri geliştirilmektedir. Organa yönelik yaklaşımlar yerine kanser hücresinin genetiğine yönelik daha kişiselleştirilmiş hedef tedavileri gelecekteki kanser tedavi stratejilerini oluşturacaktır” diye konuştu.
Hastanın DNA’sına Bakıp Tedavi Başarısı Belirlenebiliyor
Kanserde hedefe yönelik tedaviler konusunda bilgiler paylaşan Anadolu Sağlık Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Serdar Turhal “Hedefe yönelik tedaviler kemoterapi ve radyoterapinin aksine hastayı yormayan, kanser dışı dokulara yüksek zarar vermeyen yöntemlerdir” dedi. Gelişen teknoloji sayesinde kanser hücrelerinin çoğalma yollarına daha yakından bakma imkânı yakalandığından bahseden Prof. Dr. Turhal, “Bu yakın incelemeler, bize hangi yolların hangi hastada daha baskın olduğunu gösteriyor. Bu yolların bazılarını bloke eden ilaçların keşfedilmesiyle de hedefe yönelik tedaviler başladı” diye konuştu.
Tümörün Genetiğine Özel Tedavi
Hedefe yönelik tedavilere örnek veren Prof. Dr. Turhal, “Bugüne kadar kanser tedavisinde yaptığımız hastadan bir parça almak ve yapılan teste göre tedaviyi uygulamaktı. Ancak bu yolla uygulanan tedavi bazı hastalarda işe yararken bazılarında yaramıyordu. İşte bu noktada her hasta için değişkenlik gösteren tümörün genetiğine bakmak önemini ortaya koydu” dedi. Kanser hücrelerinin üstünde bir buçuk milyon mutasyon olduğunu ancak bu mutasyonlardan birkaç yüzünün kanser oluşumu ile ilişkilendirilebildiğini belirten Prof. Dr. Turhal, “Yakın zamanda da genetik değişikliklere yönelik tedaviler keşfedilmeye ve genetik bozukluğun özelliğine göre ilaçlar keşfedilmeye başlandı” dedi. Burada önemli noktanın hangi tümörün hastada gelişmek için nasıl bir yol kullandığını bilmek olduğunu söyleyen Prof. Dr. Turhal, “Henüz bunu tam olarak bilemiyoruz. Biz kolon kanseri, akciğer kanseri diyor ve hepsini aynı zannediyoruz fakat o akciğer kanseri hastalarından bir tanesinde çoğalmak için bir yol kullanırken bir başka hastada farklı bir yol ile çoğalıyor. Ama gelecek böyle olmayacak çünkü kanserli hücrenin çoğalma yollarını öğrendikçe o gene yönelik ilaçlar geliştirmeye başlıyoruz. Şu anda bu tipte 400’e yakın ilaç bulunuyor” dedi.
Amaç Kanser Hücresinin Çoğalmasını Engellemek
Kanser hücresinin çoğalmak için kullandığı yolları keşfetmek ve bu yolları bloke etmek üzerine araştırmalar yapıldığından bahseden Prof. Dr. Turhal, “Driver gen dediğimiz gen tümörün oluşumda ana yolları oluşturan gen. Bu genlere odaklanıyor ve o ana geni bloke edecek sistemi bulmaya çalışıyoruz. Her bir hasta için tümörün büyümesini sağlayan geni bulabilir ve onu durdurabilirsek başarılı olmamız mümkün olacak” dedi. Yeni teknolojiler ile her hastanın tümöründe ilerlemeyi sağlayan ana bozukluğu bulmaya çok yaklaşıldığını dile getiren Prof. Dr. Turhal, “Şu anda bu teknolojiyi standart olarak her hastada kullanamasak da yakın gelecekte hastaların tümörünü bireysel olarak analiz edip onların üstünden tedavi yoluna gidebileceğiz” dedi.
Kanser Tanısı Alan Hastaların Yüzde 80’i Radyoterapi Alıyor
Kanser tedavisinde en yoğun gelişme yaşanan alanın radyoterapi olduğunu söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Doç. Dr. Metin Güden, radyasyon onkolojisi alanının ise bu yansımaların en yoğun ve en hızlı yaşandığı alanların başında geldiğini belirtti. Tüm kanserli hastaların yüzde 60-80’inin hastalık tanısı aldıktan sonra geçen süreçte en az bir kez radyoterapi gördüğünü anlatan Doç. Dr. Metin Güden, radyoterapinin tedavi etme, diğer tedavilerin etkinliğini güçlendirme, hastalığa bağlı ağrı, kanama gibi sıkıntıların giderilmesi ve koruyucu amaçlı uygulamaları olduğunu söyledi. Radyasyon onkolojisinde kullanılan teknolojilerde amacın tümöre yüksek enerjili radyasyon göndererek kontrol altına almak ve aynı zamanda hemen yakınındaki veya çevredeki kritik organları korumak olduğunu anlatan Doç. Dr. Güden, “Yüksek enerjili ve yüksek dozda radyasyon tümör hücrelerini öldürüyor veya büyüyüp bölünmelerini engelliyor. Tümör hücreleri birçok normal hücreden daha hızlı bölündüklerinden radyoterapi birçok tümör türünü tedavi edebiliyor” dedi.
Tümörler İçin Canlı Yayın
Gelişmiş radyoterapi cihazları ile birçok kompleks tedavi tekniğinin aynı cihazda uygulanabilir hale geldiğini anlatan Doç. Dr. Güden, “Farklı seviyelerdeki foton ve elektron enerjileri ile beden içerisindeki her bölgeye rahatlıkla ulaşılabiliyor” dedi. Bu yöntemin özellikle pankreas, akciğer, prostat ve meme gibi hareketli organların radyoterapisinde verilen dozu alınan görüntülerle senkronize ederek gerçek zamanlı tümör takibi yapılabildiğini söyledi.
Tedavi Süresi Yarı Yarıya Düşüyor
Gelişmiş teknolojiler sayesinden tedavi sürelerinin yüzde 50’ye varan oranda azaldığını belirten Doç. Dr. Güden, “Flattening Filter Free (FFF) özelliği sayesinde doz hızı klasik uygulamalara göre yüksek enerjilerde 4 kat, düşük enerjilerde 2 kat arttırılarak hastanın daha kısa zaman içerisinde tedavi edilmesi sağlanıyor. Böylece tedavi süreleri 2-4 dakikaya kadar inebiliyor” dedi. Real-Time Position Management System (RPM) özelliği ile ışınların hastanın nefes alıp vermesi ile senkronize olarak verilebildiğini dile getiren Doç. Dr. Güden, “Milimetre boyutunda hassasiyetle tümöre ışın verilebilirken çevresindeki normal dokuları aynı hassasiyet ile koruyabiliyor” dedi.