Dünyada ölüm nedenleri arasında ilk sırada, kalp hastalıkları yer almaktadır. Toplumun artan yaş ortalamasının yanı sıra; sigara kullanımı, yanlış beslenme alışkanlıkları, obezite, yüksek tansiyon, diyabet (şeker hastalığı) gibi çoğu kontrol edilebilir faktörler, kalp ve damar hastalıklarının temel nedenleri olabilmektedir.
Koroner arter hastalığının tedavisi ise ilaç kullanımının yanı sıra yaşam tarzı değişikliği ve cerrahi müdahale gerektirmektedir. Memorial Ankara Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cem Yorgancıoğlu, “29 Eylül Dünya Kalp Günü” öncesinde koroner arter hastaları ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Sol kola vuran ağrı damar tıkanıklığı habercisi olabilir
Koroner arter hastalığı, kalp adalesini besleyen ve “koroner arterler” olarak adlandırılan atardamarların sıklıkla “ateroskleroz” adı verilen damar sertliği sonucunda daralma veya tıkanması sonucu kalbin kan ihtiyacı ile gelen kan miktarı arasındaki dengesizlikten dolayı ortaya çıkan tablodur. Daralma sonucunda gelen kan miktarındaki azalmaya bağlı olarak yorgunluk, göğüste gerginlik, baskı hissi, yanma, genellikle sol kola vuran ağrı, çeneye doğru yayılan ağrı hatta bazen mide ağrısı şeklinde şikayetler gözlenir. Egzersiz ve stres gibi kalbin kan ihtiyacını artıran durumlar bu yakınmaları başlatabilir. Bu şikayetler genellikle dinlenildiğinde geçer.
Tanı kalp damarlarının görüntülenmesiyle konuluyor
Koroner arter hastalığının kesin tanısı “koroner anjiyo” olarak adlandırılan kalbin damarlarının görüntülenmesi ile konulmaktadır. Son yıllarda bilgisayarlı tomografi ile görüntü alınsa da “altın standart” kasık ya da kol atardamarından girilerek yapılan klasik anjiyodur. Tanısal anjiyo sonucunda hastaya tedavi seçeneklerinden uygun olanı önerilmektedir. Tıbbi tedavi: Bu tedavi seçeneği genellikle hastanın damar yapısının herhangi bir girişimsel müdahaleye gerek olmadığı ya da cerrahi veya stent işlemlerinden yeterli faydanın sağlanamayacağı hallerde önerilmektedir. Balon veya stent: Böyle bir girişim, genellikle hastanın damar yapısındaki darlığın bu tedavi yöntemine uygun olduğu ve yeterli kazanımın sağlanacağı durumlarda ya da cerrahi tedavi riskinin çok yüksek olduğu vakalarda önerilmektedir Koroner bypass: Cerrahi tedavi ise genellikle hastanın damar yapısına bir girişimin gerekli olduğu ve hastanın en düşük riske karşın en yüksek kazanımının cerrahi tedavi ile olduğu durumlarda önerilmektedir. Koroner bypass, darlık olan bölgenin daha ilerisine kanı götürmek amacı ile yapılan bir köprüleme işlemidir. Bu işlem bir açık kalp ameliyatı olarak yani kalbi durdurarak yapılabileceği gibi, kalbi durdurmadan çalışan kalpte de yapılabilmektedir. Kesi klasik olarak her iki meme arasından orta hatta olabileceği gibi küçük ya da yandan da olabilmektedir. Yöntem seçiminde temel hedef, hastanın genel durumuna ve riskine uygun olarak en faydalı aynı zamanda da en risksiz ameliyatı gerçekleştirmektir. İşlem sonrasında hastaların büyük bir çoğunluğu, 5-7 gün içinde taburcu olarak sağlıklı bir şekilde gündelik hayatlarına dönebilmektedir.