Yükseliş İktisadi ve Stratejik Araştırmalar Vakfı’nın düzenlediği 3. Fetal Hayattan “Çocukluğa İlk 1000 Gün” Gebe ve Çocuk Beslenmesi Kongresi, 13-14 Mart 2015 tarihleri arasında Ankara’da gerçekleştiriliyor. Kongrenin amacı, hedefleriyle ilgili olarak Kongre Başkanı Doç. Dr. Ferit Saraçoğlu sorularımızı yanıtladı.
Yükseliş İktisadi ve Stratejik Araştırmalar Vakfı’nın düzenlediği 3. Fetal Hayattan “Çocukluğa İlk 1000 Gün” Gebe ve Çocuk Beslenmesi Kongresi’nin amacı ve hedefleri hakkında bilgi verir misiniz?
Öncelikle “ilk 1000 gün” bizim için gebelik + ilk 2 yaşı kapsayan süredir ve özel bir dönem olması nedeniyle tüm geleceğin temelinin atıldığı süreçtir. Bu dönemde bebeklerin her bir hücresi, organ ya da sisteminin hemen tümü annenin gebelik ya da gebelik öncesi aldığı besinlerin desteğiyle gelişmektedir. Bu nedenle gebe ve bebek beslenmesi hem çocukluktaki hem de yetişkinlikteki sağlığı etkileyen en önemli faktördür ve doğrudan ya da dolaylı olarak anne ve bebek ölümleriyle ilişkilidir. Yükseliş İktisadi ve Stratejik Araştırmalar Vakfı (YİSAV) ilk 1000 günde beslenmenin öneminin hem ülkemizde hem de yurt dışında savunuculuğunu yapmaktadır. Bu aktiviteler Sağlık Bakanlığı ve Sağlıkla ilgili pek çok dernek tarafından da desteklenmektedir. Bunlar arsında Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği, Türk Hemşireler Derneği, Kadın Sağlığı Hemşireleri Derneği, Maternal Fetal Tıp Derneği, Perinatoloji Uzmanları Derneği, Ebeler Derneği, Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Derneği, Türk Çocuk Gastroenteroloji-Hepatoloji Beslenme Derneği ve Türk Pediatri Kurumu sayılabilir. Kongrenin hedefi ilk 1000 günde beslenmeyle ilgili çalışan yerli ve yabancı bilim adamlarının ülkemiz bilim insanlarıyla ve sağlık hizmetini sunan Türkiye Halka Sağlığı Kurumu temsilcileriyle bilgi paylaşımını sağlamak, kamuoyunu ve ilgili çevrelerin ilk 1000 günde beslenme ve önemi konusunda dikkatini çekmektir.
“İlk 1000 Gün” neden önemlidir? İlk 1000 günün bebek sağlığındaki yeri nedir?
Beyin fonksiyonlarının çoğu ilk 1000 günde gelişmektedir. İlk 2 yaş çocuğun yürüme, koşma vb fiziksel aktiviteleri, konuşmayı, sevmeyi, korkmayı, üzülmeyi öğrendiği dönemdir. İlk 1000 günde kötü ya da yetersiz beslenen çocuklarda yetişkin hayatta diabet, kalp hastalıkları, obezite ve benzeri kronik hastalıklar çok daha sık görülmektedir. İlk 1000 günde kötü ve yetersiz beslenen bireyler tam potansiyellerini kullanamamakta, IQ ları ve eğitim seviyeleri normal beslenenlere göre daha düşük olmaktadır. Tüm bunlar birey kadar ülke ekonomisini de oldukça olumsuz etkilemektedir. Bebek ölümlerinin en önemli nedenleri, sakatlıklar, düşük doğum ağırlığı, anne karnındaki gelişme gerilikleri ve prematür doğumlardır. Gebelikteki ve gebelik öncesi beslenme bozukluklarının sakatlıklarla yakından ilişkisi bulunmaktadır. Örneğin; belkemiği, kafatası açıklıkları ve diğer nöral tüp bozuklukları, yetersiz folik asit alan gebelerde 2-8 kat daha fazla görülmektedir. Bebek ölümlerinin %75’i prematür doğumlara bağlıdır. Yetersiz beslenmenin prematüriteyi 1,5- 2,5 kat artırdığı ve prematuritenin en önemli nedeni olduğu da bilinmektedir. Anne ölümlerinin en önemli, yaklaşık yarısından çoğunun nedenleri olan preeklampsi dediğimiz tansiyon yükselmesiyle giden durumlar, kanama ve enfeksiyonlarında beslenmeyle ilişkisi vardır. Yine fazla kilolu veya obez gebelerde kanama ve enfeksiyonların daha sık görüldüğü gözlenmiştir. Kanama vakalarında hastanın anemik oluşu ölüm ve hastalıkları artırmaktadır. Demir, folat, B12, B6 ve A vitamini eksikliklerinin anemiye neden olduğu bilinmektedir. Ülkemizde de gebeliklerde %60 yakın anemi görülmektedir. Endonezya da yapılan bir araştırmada anemili gebelerin bebeklerinde ilk 3-5 aylarında anemik olmayan gebelerin bebeklerine göre 1.8 kat fazla anemi görülmektedir. Yine anemili gebelerin bebeklerinin düşük doğum ağırlıklı olma oranı 3.7 kat fazladır. Düşük doğum ağırlıklı bebeklerde ishal ve pnömoni insidansının yüksek olduğu uzun yıllardır bilinmektedir. Ülkemizde iyot eksikliği sorununun çözümlenmediğini düşünmekteyiz. Çin’de yapılan bir çalışma gebelikte iyot suplementasyonu alan gebelerin bebeklerinin IQ düzeyinin normalden 8,7 puan yüksek, almayanların bebeklerinin de IQ düzeyi normalden 12,4 puan düşük olduğunu göstermiştir. İlk iki yaştaki beslenmede yapılan hatalar gıda intoleransı ve gıda allerjilerinin de gelişimine neden olmaktadır. İşte ilk 1000 günde beslenme bu kadar önemli olduğu için bu kongrenin üçüncüsü düzenlenmektedir, önümüzdeki yıllarda da devam edilecektir.
Kongre katılımcıları ne tür bilgiler elde edecek? Katılımcılara neler sağlayacak? Kongrede hangi konular ele alınacak? Katılımcılara bu bilgiler kimler tarafından verilecek?
Kongrede gebe ve emziren anne beslenmesi, anne sütü, çocuk beslenmesi, gıda intoleransı ve allerjileri, beslenmenin genetik yanı, erken hayatta beslenmeye bağlı gelişen kronik hastalıklar, vitamin ve mineral eksiklikleri, gebelikte plasentanın bebek beslenmesindeki rolü, beslenmenin beyin gelişimine ve psikiyatrik rahatsızlıkların gelişmesine etkileri, besinlerdeki katkı maddelerinin bebek ve anneye etkileri, besinlerdeki toksik maddeler ve fetal kirlilik, ülkemizde anne ve bebek sağlığının durumu, çocukluk çağında obezite ve obeziteyle mücadele ve gıda takviyeleriyle ilgili konular tartışılacaktır. Bu konuların tartışılması ve dünyada yer alan yeni bilgi ve yaklaşımlara kapılarımızın açılması, konunun profesyonelleri açısından farkındalığı artırmanın yanında, genel olarak topluma geliştirici anlamda da yansıyacaktır. Katılımcılara bu bilgiler erken hayatta beslenme alanında çalışan yerli ve yabancı uzmanlar tarafından verilecektir. Kongrede iki günde 34 konu sunulacak ve tartışılacaktır. Ayrıca katılımcıların poster sunuları da olacaktır.
Sağlık Bakanlığı’nın kongre konusuna olan duyarlılığı hakkında neler düşünüyorsunuz? Bakanlık bu noktada ne tür çalışmalar yapıyor?
Sağlık Bakanlığı erken hayattaki beslenme konusunda çok duyarlı davranmaktadır. İlk 1000 gündeki beslenmenin gelecek nesiller üzerindeki etkileri, kronik hastalıkların artmasındaki rolü ve bunların sosyal, ekonomik yansımaları gayet önemsenmektedir. Nitekim hem merkez teşkilatında çalışan bürokrat ve bilim adamları hem de tüm illerin Halk Sağlığı Kurumu temsilcileri toplantıya katılmaktadır. Toplantılarımızın en büyük katılımcı grubu Sağlık Bakanlığı üyeleri olup, sunulan konuları ve yenilikleri baştan sona ilgi ve dikkatle izlemektedirler.
Geçtiğimiz yıl düzenlenen kongre nasıl geçti? Bu yıl beklentileriniz nelerdir?
İlk iki kongremize, her birisine yaklaşık 350 bilim adamı ve sağlık idarecisi katılmıştı. Bu yıl katılımın bu rakamın üzerinde olduğunu şimdiden biliyoruz. Toplantımızda İngiltere ve ABD den konuyla ilgili çalışan çok değerli uzmanlar da konuşmacı olarak katılmaktadır. Onların tecrübelerini de paylaşma fırsatını duyacağız. Kongrede iki günde 34 konu sunulacak ve tartışılacaktır. Ayrıca katılımcıların poster sunuları da olacaktır. En büyük sıkıntımız, konuyla ilgili çalışan, katılmayı çok arzu eden her bilim adamını davet edebilme fırsatımızın olamayışıdır.
Sağlık Bakanlığı sağlıkta dönüşüm çerçevesinde birçok çalışmaya imza atıyor. Bu dönüşümün kongre ve içeriğine ne tür olumlu katkıları olmaktadır?
Sağlık Bakanlığı beslenmenin önemini ve obezitenin olumsuz etkilerini çok yakından takip etmekte ve buna yönelik ülke çapında araştırmalar yapmakta, çözüm politikaları üretmektedir. Ülkemizde çocukların yaklaşık ¼ ü hafif şişman ve şişman, yetişkin erkeklerin ¼ ü kadınların ise yaklaşık yarısı obezdir. Hem yetişkinlerde hem de çocuklarda artan obezite nedeniyle, Bakanlıkça 2013-2017 yıllarını kapsayan Sağlıklı Beslenme Hareketli Hayat Programı devreye sokulmuştur. Obeziteyle mücadele, başta kalp damar sistemi hastalıkları olmak üzere pek çok hastalıkla mücadele anlamına gelmektedir. Yıllardır Bakanlık ilk 6 ayda sadece anne sütü verilmesine yönelik Anne Dostu Hastaneler programını, çocuklara ve gebelere demir ve D vitamini destek programlarını da yürütmektedir. Bakanlığın bu projelerinin başarılı olması için tüm sağlık çalışanları, biz ve benzeri sivil toplum örgütleri de büyük destek vermekteyiz. Bu ilgisi nedeniyle Sağlık Bakanlığı, “ilk 1000 Günde Beslenme “ Kongrelerinin hep destekçisi ve merkez, il teşkilatlarıyla aynı zamanda katılımcısı da olmuştur. Kongre bilimsel programında bakanlıktan da üst düzey görev yapan konuşmacılar bulunmaktadır. Bu konuşmacılar mevcut durum, hedefler ve yürütülen projelerin sonuçları konusunda bilgi verecektir.
Dünyanın gelişmiş ülkeleriyle kıyasladığımızda “Gebe ve Çocuk Beslenmesi” konusunda Türkiye hangi noktada?
Dünyada hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde obezite yüzyılın en önemli sağlık sorunu olup her geçen gün artış göstermektedir. 2007-2010 yılları arasında obezite eğilimindeki değişiklikleri izlemek açısından AB ülkelerinde yapılan Eurostat çalışması ile fazla kiloluluğun %30-70, obezitenin ise %10-30 arasında olduğu bulunmuştur. DSÖ verilerine göre fazla kiloluluk ve obezite, Avrupa’daki yetişkinlerde Tip 2 diyabet vakalarının %80’inden, iskemik kalp hastalıklarının %35’inden ve hipertansiyonun %55’inden sorumlu olup, rakamlar oldukça endişe vericidir. Gerek obesitenin gerekse yetişkin hayatta ortaya çıkan ve çok önemli sosyal, ekonomik yansımaları olan kronik hastalıkların gelişmesinde ilk 1000 gündeki beslenmenin ve anne sütünün de çok önemli etkileri olduğu bilinmektedir. Türkiye’de halkın beslenme durumu bölgelere, mevsimlere, sosyo-ekonomik düzeye ve kentsel kırsal yerleşim yerlerine göre önemli farklılıklar göstermektedir. Gelir dağılımındaki dengesizlik beslenme sorunlarının niteliği ve görülme sıklığı üzerinde etkili olmaktadır. Ayrıca beslenme konusundaki bilgisizlik, hatalı besin seçimine, yanlış hazırlama, pişirme ve saklama yöntemlerinin uygulanmasına neden olmakta ve beslenme sorunlarının boyutlarının büyümesine yol açmaktadır.
Son olarak vermek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Kongremizin sponsoru bir özel sektör kuruluşu olan Nutricia şirketidir. Bu kongrede özel sektör, sivil toplum ve devletin güzel ve örnek bir işbirliği görülmektedir. Bu işbirliğine her alanda ihtiyaç bulunmakta, bu işbirliklerinin artarak devam etmesi gerekmektedir. Ulusal bir kongre olmasına rağmen hem geçtiğimiz yılki hem de bu yıl ki kongremizde yabancı konuşmacılar da bulunmaktadır. Ancak önümüzdeki yıl kongrenin uluslararası boyutta yapılması planlanmaktadır. Çünkü ilk 1000 günde beslenme sadece ülkemiz için değil tüm dünya için önemlidir.