Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması (SKDM) pilot uygulaması, 1 Ekim 2023 tarihi itibariyle başladı. 2026 yılından itibaren tamamen devreye girecek olan SKDM’den etkilenmemek adına Türk ihracat firmalarının şimdiden ürünlerinin karbon emisyonlarını hesaplamaları ve karbon ayak izlerini düşürmeye yönelik önlemler almaları gerekiyor.
İklim krizinin etkilerini en aza indirmek amacıyla hayata geçirilen Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması (SKDM), önümüzdeki yıllarda küresel ticaretin seyrini değiştirmeye hazırlanıyor. Avrupa Birliği’nin (AB) 2030 yılına kadar karbon ayak izinin yüzde 50 oranında düşürülmesi ve 2050 yılında karbon-nötr hedefi doğrultusunda hayata geçirilen SKDM’nin pilot uygulaması, 1 Ekim 2023 tarihi itibariyle başladı. İlk etapta karbon kaçağı riski içeren; gübre, demir-çelik, alüminyum ve çimento gibi sektörlere uygulanacak SKDM, Avrupa’ya ihraç edilen bütün ürünleri kapsayacak. Karbon emisyonlarını belirlenen sınırlarda tutmayan şirketler “karbon vergisi” ile karşı karşıya kalacak. SKDM’nin pilot fazına uyum, her 3 ayda bir yapılacak olan raporlamalarla tamamlanacak ve geçiş dönemi 31 Aralık 2025 tarihinde sona erecek. Bu süreçte şirketlerden karbon emisyonlarına ilişkin veri toplaması ve topladıkları verilere ilişkin raporlama yapmaları bekleniyor. SKDM’den etkilenmemek adına Türk ihracat firmalarının şimdiden ürünlerinin karbon emisyonlarını hesaplamaları ve karbon ayak izlerini düşürmeye yönelik önlemler almaları gerekiyor.
“Karbon sıfır hedefi dünyamızın geleceği için çok önemli”
Küresel ticarette karbon ayak izinin azaltılmasını hedefleyen SKDM hakkında açıklamalarda bulunan TÜRKKEP Genel Müdürü Olcay Yıldız, “Atmosferde sera gazı seviyesinin artması iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin çok daha ağır biçimde hissedilmesine neden oluyor. Bunun önüne geçebilmenin tek yolu ise karbon ayak izinin azaltılması. Özellikle çimento, demir-çelik, alüminyum gibi sektörlerde ihracat yapan firmaların karbon emisyonlarını azaltmak için iş süreçlerini dijitalleştirmeleri artık bu uygulama ile ciddi bir zaruriyet. 2026 yılı itibariyle belirlenen emisyon kriterlerine uymayan şirketleri vergi yükü ya da karbon kredisi gibi yüksek maliyetler bekliyor. Emisyon sınırının altında kalan şirketler ise elde edecekleri ekstra karbon gelirleri sayesinde daha rekabetçi bir konumda yer alacaklar. Dolayısıyla Avrupa Birliği’ne ihracat yapan tüm Türk şirketlerinin gerekli girişimleri şimdiden yapmaları çok önemli. Ülkemizin ihracattaki gücünü koruması ve daha da ileriye taşıması için mutlaka karbon ayak izlerini düşürmeleri gerekiyor. TÜRKKEP olarak kurumların ve şirketlerin iş süreçlerine kolay bir şekilde adapte ettiğimiz dijital yöntemlerle; kâğıt tüketimini, lojistik ihtiyaçları ve fiziksel arşivlemeyi azaltarak, çevreci bir yaklaşımla karbon ayak izini ciddi oranda düşürmek mümkün. Sınırda Karbon pilot uygulaması süresince yenilikçi ve etkin çözümlerimizle Türk ihracatçı firmalarının dijitalleşme süreçlerine katkı sunmaktan büyük mutluluk duyacağız.” dedi.
“TÜRKKEP ile karbon ayak izini azaltmak mümkün”
TÜRKKEP çözümlerinin karbon ayak izini ciddi oranda azalttığını ifade eden Olcay Yıldız, “Teknolojide yaşanan hızlı değişimle birlikte çevre dostu dijital dönüşüm ürünleri, iş süreçlerine ve hatta özel yaşamımızın birçok alanına yayılmış durumda. Bu dönüşüm sayesinde karbon ayak izi ciddi oranda azaltılabilir. Örneğin; 1.000 çalışanı olan bir şirket bordro yönetimini tamamen dijitalleştirdiğinde basım, zarf ve kargo gibi masraflardan yüzde 80 oranında tasarruf edebiliyor. Sadece bordro yönetimini dijitalleştirerek ortalama 3 yılda 12 ton karbon emisyonunu da engellemiş oluyor. Bu rakam, 480 yetişkin ağacın 1 yılda kazandırdığı oksijene eşit bir miktar. TÜRKKEP olarak sunduğumuz hizmetler sayesinde geleneksel yöntemlerle ilerleyen birçok iş ve işlemi dijital ortama taşıyarak zaman ve maliyet tasarrufu sağlıyor, aynı zamanda kâğıt kullanımını minimum seviyeye indirerek ağaçların korunmasına katkı sunuyoruz. TÜRKKEP olarak; pazar lideri konumumuzla ülkemizdeki kurumlara, işletmelere ve bireylere sunduğumuz e-dönüşüm çözümlerini her geçen gün geliştirerek hem ekonomimize katkı sağlamaya hem de doğayı ve çevreyi korumaya devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.