Çocuklar daha hassas olan yapıları nedeniyle hasta olmaya daha çok meyillidirler.
Çocukluk çağının sık görülen hastalıklarından biriside bademcik ve geniz eti hastalıklarıdır. Kreş ve okul çağı ile birlikte çocuklar daha fazla mikroorganizmaya maruz kalmakta ve bu dönemlerde hastalık sıklığı artmaktadır.
Kışın çok sık karşılaşılan boğaz ağrısı ve buna bağlı enfeksiyonlar sonucu oluşan hastalıklardan yazın gelmesiyle birlikte kurtulduğumuzu düşünürüz. Ancak, Rinoest Kulak Burun Boğaz Estetik Merkezi’nden Op. Dr. Coşkun Şanverdi, özellikle mevsim değişikliği dönemlerinde boğaz enfeksiyonlarına sıkça rastlanıldığını belirtiyor.
Sıcaklık değişimlerinin yaşandığı ve sonbahar mevsimine yaklaştığımız şu günlerde evlerde ya da araçlarda karşılıklı açık pencere veya kapı arasında cereyana maruz kalma sonucunda, kapalı alanlarda klima kullanımının artmasıyla, soğuk yiyecek ve buzlu içecekler ve alerjik nedenlerle de boğaz enfeksiyonuna yakalanabiliriz.
Sıcak havalara aldanmayın!
Güneşli havalarda parkta, bahçede oyun oynayan ve terleyen çocukların soğuk su içmeleri, çok sık dondurma yemeleri gibi nedenlerle, vücut ısısındaki ani düşüşler üst solunum yollarına giden damarların daralmasına ve boğaz enfeksiyonlarına neden olabiliyor.
Bir haftadan fazla devam eden nezlelerin büyük çoğunluğu sinüzit göstergesidir.
Erişkinlerde burun tıkanıklığı, sarı-yeşil burun ve geniz akıntısı, yüz-diş-göz ağrısı ve öksürük en çok gözlemlenen belirtileridir. Çocuklarda ise huzursuzluk, inatçı öksürük ve geniz akıntısına bağlı kusma olabilir. Tüm yaş gruplarında kısmen daha az rastlanan belirtiler; ateş, yorgunluk, ağız kokusu, koku alma duyusunda azalma, boğaz ağrısı, bazen ses kısıklığıdır.
Rahatsızlığın devamı sırasında ortaya çıkan alın ve gözde ağrılı şişlikler, çift görme ve genel durum bozukluğu da sinüzit belirtileri arasında yer alır.
Boğaz ağrısı deyip geçmeyin
Op. Dr. Coşkun Şanverdi “Bademcik (Tonsil) ve geniz eti (Adenoid) lenfoid dokulardır. Bademcikler boğazda iki yanda, geniz eti, burun arka deliklerinin gerisinde, geniz dediğimiz bölgede bulunurlar. Görevleri bağışıklık sistemi ile ilgilidir.
Bademciklerin en belirgin hastalık bulgusu sık iltihaplanması, ateşlenme, boğaz ağrısı veya çok büyüyüp boğazı daraltması şeklindedir. Geniz etinin bulgusu ise burun tıkanıklığı, gece ağzı açık uyuma ve horlama, gelişme geriliği, iştahsızlık, çene ve diş sorunları, kulaklarda sıvı birikimi ve işitme kaybı, sık orta kulak iltihabı, sinüzit atakları şeklinde özetlenebilir. Bademcik ve geniz eti rahatsızlıkları sıklıkla birlikte görülse de, ayrı ayrı da olabilmektedir.” şeklinde ifade ediyor.
Basit önlemler alınabilir…
– Çocuğunuzu ortam koşullarına uygun giydirmelisiniz.
– Terledikten sonra kıyafetlerini mutlaka değiştirmelisiniz.
– Deniz, havuz ya da duştan çıktıktan sonra saçları (bulunduğunuz ortamda kurutma makinesi olmasa bile) havlu yardımıyla muhakkak kurulamalısınız, ıslak saçların rüzgarda kendiliğinden kuruması ileride çocuğunuzda sinüzit gibi hastalıkların ortaya çıkmasına neden olabilir.
– Dondurma gibi soğuk yiyeceklerden sonra çocuğunuza oda sıcaklığında su içirebilirsiniz.
– Her zaman olduğu gibi hastalıktan korunmak için, hijyen koşullarına uyulması, el – ayak bakımı, ortak eşya kullanımına dikkat edilmesi gerekmektedir.
Bu problemlerin çözümü nedir, ameliyat hangi durumlarda ve kaç yaşlarında düşünülmelidir?
Bademcik iltihapları antibiyotik tedavisi ile düzeltilebilmektedir. Fakat senede birkaç kez iltihaplanması, bu sık iltihaplanmaların en az iki yıldır yaşanması veya bademciklerin çok iri olup boğazı tıkaması durumlarında ameliyat düşünülmelidir.
Bademcik ameliyatı fonksiyonunu yitirmiş, sık iltihaplanan dokular alındığı için çocuklara zarar vermez, tam tersine yarar sağlar.
Op. Dr. Coşkun Şanverdi, “Geniz eti ailelerce ciddiye alınmalıdır. Geniz eti rahatsızlıkları çocuklarda, gelişim geriliği, kulak sorunları, uyku apnesi, gece çişini tutamamak gibi pek çok soruna yol açabilmektedir. Birlikte görülebilen kulakta sıvı toplanma (Seroz otit) veya sık orta kulak iltihabı gibi durumlar ilaçlar ile tedaviye her zaman yanıt vermezler. Bu durumda yapılan kulak zarlarına tüp takma operasyonu ile problemleri çözebilmekteyiz.
Tüm bu ameliyatlar duruma göre 2-3 yaşından itibaren yapılabilir. Çocukların büyümesini beklemeye gerek yoktur. Ameliyatı geciktirmek tam tersine yarar değil, zarar getirir.
Elbetteki ameliyat kararları doğru verilmeli, gereksiz ameliyatlardan kaçınılmalıdır.” diye belirtiyor.