Pfizer Türkiye Teknik Genel Müdürü Suat Kumser ülkemizde aşı üretiminde gelinen son noktayı anlattı.
Ankara Sheraton Hotel’de 25-29 Eylül 2013 tarihleri arasında düzenlenen 5. Ulusal Aşı Sempozyumu’ndaki Aşı Üretimi başlıklı panelde ‘Türkiye’de aşı üretiminde son durum’ başlıklı bir konuşma yapan Pfizer Türkiye Teknik Genel Müdürü Suat Kumser mevcut aşı uygulamaları ve gelecekle ilgili düşüncelerini dile getirdi.
Çok sayıda yerli ve yabancı bilim insanının konferanslar ve panellerle aşı alanındaki son durumu, gelişmeleri ve yenilikleri tartıştığı sempozyumda, Pfizer Türkiye Teknik Genel Müdürü Suat Kumser “Güvenli ve etkili bir aşının üretimi yaklaşık 12-15 yıllık bir araştırma-geliştirme dönemi ve milyar dolar seviyesinde bir maliyet unsuru içermektedir. Aşıların maliyetleri büyük ölçekli özel üretim tesislerinin kurulması için harcanan giderlerinin çok ötesine geçmektedir. Aşılar, çocuklar ve yaşlılar gibi toplumun yetişkinlere göre daha hassas bir grubunun sağlıklı bireylerine uygulandığından, sağlık otoriteleri güvenlik ve üretim standartlarının korunmasına özel önem vermektedir. Bu ek gereksinimler aşıya güveni arttırırken aynı zamanda maliyetlerinde artışa da yol açmaktadır” dedi.
Ülkemizde Aşı Üretimi 1700’lü Yıllara Kadar Uzanıyor
Ülkemizde aşı üretiminin tarihçesine de değinen Suat Kumser “Ülkemizde aşı üretiminin tarihçesine baktığımızda ilk adım Osmanlı İmparatorluğu dönemi 1700’lü yıllardaki çiçek aşısı üretimidir. 1887 yılında Pasteur’den bizzat sağlanan bilgi transferi ile kuduz aşısı bulunduktan 1 yıl sonra ülkemizde üretilmeye başlanmıştır. Aşı üretim çalışmalarının bu yıllardan 1980’li yıllara kadar difteri, tifo, kolera, dizanteri, veba ve BCG aşılarının çeşitli aşamalarda üretimi ile devam ettiğini görüyoruz. Günümüz teknolojisi ile tamamlanan aşı üretim çalışmalarına bakıldığında ise 2010 yılında Sanofi Pasteur–Mefar İlaç Sanayi işbirliği ile Pentaxim 5’li karma aşının yerli olarak dolumuna ilişkin teknoloji transferi ile başlayan çalışmalar, Pfizer–Mefar İlaç Sanayi işbirliği ile 13 valanlı konjuge pnömokok aşısının formülasyon aşamasının da dahil olduğu yerli üretim teknoloji transferinin 2012 yılı sonu itibariyle başarıyla tamamlanması ile devam etmiş ve böylece ülkemiz kendi ihtiyacı olan zatürre aşını üretebilir hale gelmiştir.
Pfizer’in Türkiye’deki Konumu
Pfizer Türkiye Teknik Genel Müdürü Suat Kumser konuşmasına şöyle devam etti: “Pfizer, dünyanın en önemli biyoteknoloji ürünlerinden biri olan konjüge pnömokok aşısı üretimi için ABD ve İrlanda’nın ardından dünyadaki üçüncü üretim tesisini T.C. Sağlık Bakanlığı, akademisyenler ve sektör temsilcilerinin 2012 Kasım ayında katılımıyla Türkiye’de açmıştır. Ülkemizi kendi ihtiyacı için pnömokok aşısı üreten konuma getiren bu özel proje, T.C. Sağlık Bakanlığı ve Pfizer arasında yapılan anlaşma çerçevesinde yaklaşık 2 sene süren yoğun ve zorlu bir çalışma sonucunda başarılı bir şekilde tamamlanmıştır. Pfizer’in finansal, teknolojik ve know-how desteği ile Mefar İlaç Sanayi’nin steril enjektabl ürün üretim konusundaki yüksek tecrübe ve bilgi birikiminin birleşmesi sonucunda Türkiye, ABD ve İrlanda’dan sonra üçüncü aşı üretim merkezi olmuştur. 90 kişilik bir proje ekibinin çalıştığı proje için 800 adımlık bir proje planı hazırlanmış, 2 yıl süren çalışmalar sonucu 3 farklı ülkede eğitim programı gerçekleştirilmiştir” dedi.
Aşılama Oranı %77’den %97’ye Çıktı
Ülkemizde aşılama uygulamalarında zaman içerisinde gelinen noktaya da değinen Pfizer Türkiye Teknik Genel Müdürü Suat Kumser ürettikleri aşının Sağlık Bakanlığı’nın Genişletilmiş Bağışıklama Programı’nda yer aldığını, doğan her bebeğin aşı takvimine uygun olarak pnömokok bakterisinin yol açtığı zatürre, menenjit, orta kulak iltihabı gibi hastalıklara karşı karşı bağışık kılınmasında kullanıldığını ifade etti. “Genişletilmiş Bağışıklama Programı sayesinde çocuk ölüm oranlarında 2002–2011 yılları arasında 32/1000 den 7/1000’ye düşüş sağlanmıştır. Aynı dönemde aşılama oranı %77 den %97 seviyesine ulaşmıştır” dedi.
“Gelecekteki Projeler İçin Önemli Bir Başarı Kriteri”
T.C. Sağlık Bakanlığı’nın aşılar için ülkemizde yerli üretim tecrübesi ve kapasitesinin oluşturulmasını hedeflediğini bildiren Pfizer Türkiye Teknik Genel Müdürü Suat Kumser “T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’mız ve T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’mız tarafından deneme üretimleri ve validasyon üretimleri için gerekli malzemelerin ülkemize getirilmesi sürecinde yapıcı bir işbirliği sağlanmıştır. Proje başlangıcı ve süreci boyunca T.C. Sağlık Bakanlığı, TİTCK ve Türkiye Halk Sağlığı Kurumumuzun önemli katkı ve yönlendirmeleri olmuştur. Bu süreç boyunca taraflar arasındaki hukuki, ticari ve teknolojik alanlarda çözüm odaklı yaklaşımlar sonraki süreçler için önemli bir başarı kriteri olarak ortaya çıkmıştır. Ülkemizde günümüz teknolojisi ile aşı üretilmesine öncülük eden T.C. Sağlık Bakanlığı’mıza, proje süresi boyunca uyum içerisinde çalıştığımız değerli proje ortağımız Mefar İlaç Sanayi’ne ve bu üstün özellikli ürüne gerekli değeri veren saygıdeğer hekimlerimize, akademisyenlerimize, eczacılarımıza ve tüm tıp camiasına teşekkürlerimizi sunuyor; atılan bu değerli adımın yetişmiş insan kaynağımız ve sektör paydaşlarımızın değerli katkılarıyla daha da ileriye taşınabileceğine inanıyoruz” şeklinde konuştu.
Suat Kumser ayrıca hükümetimizin Vizyon 2023 stratejisi doğrultusunda ülkemizi ilaç endüstrisinde de yüksek teknolojili ürünlerin üretimine yönelik bir merkez haline getirme planları kapsamında yasal otoriteler, üniversiteler ve sanayi işbirliğinin önemine değinerek yetişmiş insan kaynağının önemini vurguladı.