Uykusuz kaldığınızı düşündüğünüz zamanlarda ortaya çıkan göz kızarıklığı, iş stresine bağladığınız ağrı ve yorgunluğun üstüne gelen batma hissi… Gözde basit olarak algılanan bazı şikayetler erken dönemde tedavi edilmediği takdirde ciddi hastalıkların belirtisi olabiliyor.
Memorial Şişli Göz Merkezi’nden Prof. Dr. Dilek Erkan, göz sağlığı konusunda dikkat edilmesi gerekenleri anlattı.
Gözdeki kızarıklığın nedeni iyi saptanmalı
Göz hastalıklarında en sık ortaya çıkan belirtiler; kızarıklık, kanlanma, kaşıntı, yanma-batma, şişlik, ağrı ve bulanık görmedir. Bunlar çoğu zaman enfeksiyon ya da alerjik nedenlerden kaynaklanmaktadır. Ancak kızarıklığın üveit gibi tedavi edilmezse körlükle sonuçlanabilecek göz hastalıklarının da ilk belirtisi olduğu unutulmamalı; gözde hissedilen her türlü problem ciddiye alınmalı ve ihmal edilmemelidir.
Göz kapağı sürekli şişkinse böbreklerde sıkıntı olabilir
Gözlerde kuruluk olması, yanma-batma şeklindeki şikayetlere yol açmaktadır. Batma ile birlikte sulanma varsa göze yabancı bir cisim de girmiş olabilir. Göz kapağı şişkinliği ise çoğu zaman alerjik ya da iltihabi göz hastalıklarının belirtisi olmakla birlikte sürekli olduğunda böbrek gibi bazı organlardaki sıkıntının habercisi de olabilir. Göz akının üzerini kaplayan kanamalar çoğu zaman zorlanma, kuvvetli kaşıma gibi nedenlerle ortaya çıksa da tekrarlayan kanamalarda hipertansiyon ya da kanama eğilimine yol açan bazı bozukluklar akla gelmelidir.
Gözdeki ağrıya kızarıklık eşlik ediyorsa hemen doktora gidilmeli
Göz ve çevresindeki ağrının çeşitli nedenleri vardır. Düzeltilmemiş kırma kusurları, uygun olmayan gözlük kullanımı, ayrıca hipertansiyon, migren, sinüzit, gribal enfeksiyon ve ateşli hastalıklar da göz ve çevresinde ağrıya sebep olmaktadır. Süreklilik arz eden, göze hafifçe bastırıldığında şiddeti artan göz ağrıları, gözün iç tabakalarındaki bir enflamasyonun belirtisi olabilir ve ciddi bir durumun habercisidir. Ağrının göz kızarıklığı ya da görme bulanıklığı ile birlikte olduğu durumlarda acilen bir göz hekimine başvurulmalıdır.
Ani görme kaybı inmenin habercisi olabilir
Görme bozukluğu, genelde göz kaynaklı olmakla birlikte çeşitli nörolojik ve damarsal, bazı sistemik hastalıklar ya da göz içi ve göz dışı tümörlerden de kaynaklanıyor olabilir. Görme bozukluğu tek veya çift taraflı, sürekli ya da gelip geçici şekilde olabilir. Birden gelişen görme kaybı göz damarlarının tıkanması sonucu ortaya çıkabileceği gibi beyin kan dolaşımındaki bozukluğa (inme riski) da bağlı olabilir ve acil müdahale gerektiren bir durumdur. Gelip geçici dahi olsa görme kaybı ihmal edilmemesi gereken bir uyarıdır.
Tedavi edilmeyen retina yırtıkları körlükle sonuçlanabilir
Gözün önünde hareket eden saç kılı ya da ince iplikçikler bazen de siyah bir sinek şeklinde tanımlanan hareketli cisimler vitreus” ve retina hastalıklarının habercisi olabilir. Özellikle karanlıkta daha fazla fark edilen flaşa benzer bir ışık çakması, gözün retina tabakasındaki bir yırtığın belirtisidir ve acilen tedavi edilmezse körlükle sonuçlanabilir.
Işığa duyarlı sulanan gözler tiroidin habercisi
Şaşılık, çift görme, göz kapağı düşüklüğü, göz kasları ve çevresindeki bazı problemlerden kaynaklanabileceği gibi myastenia gravis, multipl skleroz (MS) ve diyabet gibi ciddi bir hastalığın ya da tümörün belirtisi de olabilir. Gözlerin öne doğru itilmesi, göz kapaklarının çekilerek kapak aralığının genişlemesi, ışıktan rahatsızlık ve sulanma olması tiroid bezindeki fonksiyon bozukluğundan kaynaklanabilir.
Şeker hastalarında katarakta dikkat
İleri yaşlarda ortaya çıkan ağrısız görme bozukluğunun en sık rastlanan nedenlerinin başında katarakt ve maküla dejenerasyonu (sarı nokta hastalığı) gelmektedir. Katarakt, yavaş yavaş ilerleyen bir görme kaybı yapar. Ancak katarakt sadece ileri yaşlarda gelişen bir durum olmayıp, uzun süre kortizonlu ilaç kullanmış olan kişilerde, şeker hastalarında ya da göz travmasına bağlı olarak erken yaşlarda da ortaya çıkabilmektedir.
Göz tansiyonu aileden miras
Glokom (göz tansiyonu), göz içi basıncının görme sinirinde yaptığı kalıcı hasar sonucu, periferik görmenin yavaş yavaş kaybedildiği sinsi seyirli bir hastalıktır. Hastalar görme kaybını çoğu zaman hastalığın en ileri aşamasında fark ederler. Ailede göz tansiyonu olanlarda, 60 yaş üzerindeki kişilerde, diyabeti ya da hipotiroidi olanlarda ve miyop kişilerde glokom gelişme riski daha fazladır. Ayrıca çeşitli göz hastalıkları geçirmiş ya da uzun süre kortizon kullanmış kişilerde de göz içi basıncında yükselme ortaya çıkabilir.