Görme yetisi, bireylerin yaşam kalitesini doğrudan etkileyen önemli bir faktördür. Zamanla göz merceğinin saydamlığını kaybetmesi sonucu gelişen katarakt hastalığı, görme problemleri oluşturmakla birlikte, doğru tedavi ile iyileştirilebilen bir durumdur. Özellikle yaş ilerledikçe daha yaygın görülen katarakt, genellikle gözde bulanık bir görme ile kendini gösterir.
Katarakt nedir ve kimlerde görülür?
Katarakt, göz merceğinin saydamlığını kaybedip bulanıklaşması sonucu görme gücünün azalması durumudur. Doç. Dr. Uğur Ünsal, kataraktın genellikle yaşa bağlı olarak geliştiğini ve 50 yaş üzerindeki bireylerde daha sık görüldüğünü belirtiyor. Ancak bu hastalık sadece yaşlanmaya bağlı olarak görülmez; doğuştan gelen kataraktlar veya gözdeki travmalar da hastalığın ortaya çıkmasına neden olabilir. Ayrıca, diyabet hastaları, uzun süre kortizon tedavisi gören kişiler ve aşırı güneş ışığına maruz kalanlar da katarakt geliştirme riski taşıyan bireyler arasında yer almaktadır.
Kataraktın belirtileri nelerdir?
Katarakt hastalığının belirtileri genellikle yavaş gelişir ve hastalar bu belirtileri fark etmeden günlük yaşamlarına devam edebilirler. Ancak zamanla görme problemleri belirginleşir. Kataraktın en yaygın belirtileri şunlardır:
-Görmede bulanıklık ve puslu görme
-Işık hassasiyeti ve göz kamaşması
-Renkleri soluk veya sarımsı görme
-Çift görme veya gölgeli görüntüler
-Gece görüşünde azalma
Katarakt, genellikle gözdeki bulanıklık ve görme bozuklukları ile kendini gösterdiğinden, zamanında tedavi edilmezse kalıcı görme kayıplarına yol açabilir. Bu sebeple katarakt belirtilerini fark eden kişilerin bir göz hekimine başvurması oldukça önemlidir.
Katarakt tedavisi mümkün mü?
Katarakt tedavisi, genellikle ilaçlarla veya gözlüklerle yapılamaz. Bu hastalığın tek etkin tedavi yöntemi cerrahi müdahaledir. Doç. Dr. Ünsal, kataraktın tedavisinde cerrahiden başka bir çözüm bulunmadığını belirtmektedir. “Günümüzde gelişen teknoloji sayesinde katarakt ameliyatları oldukça güvenli bir şekilde gerçekleştirilmektedir. Katarakt ameliyatı, gözdeki bulanıklaşmış merceğin alınarak yerine yapay bir lensin yerleştirilmesi işlemidir” şeklinde açıklamalar yapmaktadır.
Katarakt ameliyatı nasıl yapılır?
Katarakt ameliyatı, genellikle damla anestezisi altında yapılır. Bu işlem sırasında hasta ağrı hissetmez ve operasyon yaklaşık 10-15 dakika gibi kısa bir sürede tamamlanır. Günümüzde en yaygın kullanılan teknik, fakoemülsifikasyon (FAKO) yöntemidir. Bu teknik, ultrason dalgalarıyla kataraktı parçalayıp temizler ve ardından göz içine yeni bir lens yerleştirir. Fakoemülsifikasyon yöntemi, güvenli ve etkili bir şekilde uygulanan bir tekniktir.
Ameliyat sırasında gözde herhangi bir kesi yapılmaz, bu nedenle hastaların iyileşme süreci hızlı olur. Gözdeki bulanıklığın giderilmesiyle birlikte, hastalar kısa süre içinde net görmeye başlarlar.
Ameliyat sonrası iyileşme süreci
Katarakt ameliyatı sonrasında hastaların iyileşme süreci genellikle hızlı ve rahat olur. Ameliyatın hemen ardından hasta taburcu edilebilir. İlk birkaç gün içinde hafif batma hissi ve bulanık görme yaşanması normaldir. Ancak birkaç gün içinde görme netleşir ve hastalar gündelik yaşamlarına devam edebilirler.
Ameliyat sonrası iyileşme sürecinde dikkat edilmesi gereken birkaç önemli nokta vardır. Doktorun önerdiği göz damlaları düzenli olarak kullanılmalı, göz hijyenine özen gösterilmeli ve doktor kontrolüne zamanında gidilmelidir.
Katarakt ameliyatı riskli mi?
Her cerrahi müdahalede olduğu gibi katarakt ameliyatının da bazı riskleri olabilir. Ancak günümüzde kullanılan modern teknikler sayesinde bu riskler minimum seviyeye indirilmiştir. Doç. Dr. Ünsal, katarakt ameliyatının ardından enfeksiyon, göz içi basınç artışı veya nadiren retina dekolmanı gibi komplikasyonların görülebileceğini belirtmektedir. Ancak bu komplikasyonlar oldukça nadir olup, deneyimli bir hekim tarafından yapılan ameliyatlarda riskler önemli ölçüde azalmaktadır. Ayrıca, çoğu hastada ameliyat öncesi ve sonrası süreç çok iyi yönetilmektedir.
Katarakt ameliyatı ne zaman yapılmalıdır?
Kataraktın tedavi edilmemesi durumunda görme kaybı ve yaşam kalitesinde düşüş meydana gelebilir. Katarakt tanısı konan bir kişi, görme kaybı yaşamadan önce bir göz doktoruna başvurmalıdır. Doç. Dr. Uğur Ünsal, “Ameliyat kararı, hastanın günlük yaşamını ne kadar etkilediğine bağlıdır. Görme kaybı yaşayan ve yaşam kalitesi azalan hastalar için cerrahi müdahale en etkili çözümdür” diyerek erken teşhisin önemine dikkat çekmektedir.
Katarakt tedavisi oldukça etkili ve güvenli bir cerrahi yöntemle yapılabilmektedir. Erken teşhis ve tedavi, görme kaybını önleyerek hastaların yaşam kalitesini artırır. Kataraktı olan kişilerin zaman kaybetmeden bir göz hekimine başvurmaları, hem sağlıkları hem de yaşam konforları için büyük önem taşımaktadır.