Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu kapsamında, bugünden itibaren uygulanacak mevzuata ilişkin, ”Yediğimiz içtiğimiz her şeyin, her aşamasıyla ilgili çağdaş standartları belirlemek ve zincirin her aşamasında denetlemek gerekiyor, biz bu mevzuatı bunun için yaptık” dedi.
Bakan Eker, Türkiye’yi gıda konusunda AB standartlarına ulaştıracak, ”gıda güvenilirliğisistemi”nin detaylarını, İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı.
Basın mensuplarının yanı sıra çok sayıda sektör temsilcisinin de katıldığı toplantıda konuşan Bakan Eker, bugünün Türkiye’de çağdaş bir toplumun ihtiyacı olan AB standartlarında bir gıda denetim sisteminin yeniden tesis edildiği ve 100’ün üzerinde düzenlemenin yürürlüğe girdiği bir gün olduğunu belirtti.
Tarım ve gıdanın, insanlığın kalıcı ihtiyaç alanı olduğunun altını çizen Eker, Türkiye’nin endemik bitkiler açısından, topraklarının zenginliğine dikkati çekerek, dünyada bilinen 12 bin endemik bitki türünün 4 bin çeşidinin Türkiye’de olduğunu, bütün bunların Türkiye’de gıda sektörünün özel bir muameleye tabi tutulması gerektiğini gösterdiğini anlattı.
Cumhuriyetin 83’üncü yılında Türkiye’nin bir tarım kanununa kavuştuğunu vurgulayan Eker, ”Bu, aslında kendi değerlerimizin çok da farkında olmadığımızın bir yansımasıdır. Çok zengin bir kaynak, çok zengin bir tarih, kültür, birikim ve biz bunu yeteri kadar değerlendirememişiz” dedi.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Eker, sözlerine şöyle devam etti:
”Bu kanunla birlikte, Türkiye’de her şey çok daha farklı bir mecrada seyretmeye başlayacak. Bugün burada sizlerle bir kısmını ancak paylaşacağım yeni düzenlemeler manzumesi, çünkü 102 yönetmelik çıktı. 102 yönetmelik, dile kolay. Biz, 2010 yılı 13 Haziran tarihinde 5996 sayılı kanunu çıkardık. Bu kanunla bizim hedefimiz, çağdaş bir toplumun, çağdaş bir bireyin sağlık, hijyen ve gıda güvenliği çerçevesinde ihtiyaçlarını gidermeye özel olarak endekslenmiş, ona odaklanmış bir mevzuat. Bizim birinci hedefimiz bu. Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları daha sağlıklı, daha hijyenik, daha güvenilir gıdaya ulaşsın. Bunun denetim mekanizmasını kuralım, bunun yasal mevzuatını oluşturalım. Çünkü gıda, tarım sektörünün tüketiciye, kentliye dönük yüzüdür aslında. O nedenle burada sadece üretici değil, herkes bu sektörün bir paydaşıdır. Biz gıdaya böyle baktık. Onun için bu kanun ve düzenlemelerde birinci amacımızı bu şekilde oluşturduk.”
Türkiye’nin AB ile tam üyelik müzakerelerinin sürdüğüne işaret eden Bakan Eker, bu konuda Türkiye’nin yaşayabileceği en büyük problemin, gıda konusunda olacağını söyleyenler olduğunu hatırlatarak, ”Bu haksızlıktır. Doğru değildir. Ve bu gıda kanunuyla, bu mevzuatla aslında Türkiye’ninAB standartlarını çok rahat bir şekilde yakaladığını, yakalayabileceğini ve uygulama kabiliyetine sahip olduğunu göstermiş oluyoruz. Diğer birçok fasıl, henüz müzakereye açılmamışken, biz gıda faslını müzakereye açtık ve bu kanunla uygulamaya şimdi koyduğumuz 102 yönetmelik, aslında AB’yle uyumun ve entegrasyonun da gıda ve gıda sektörüyle ilişkili olarak daha kolay olacağını, Türkiye’nin bunu yerine getirdiğini göstermesi bakımından önemli” dedi.
Mehdi Eker, ticari olarak da Türkiye’nin marka alanını gıdanın oluşturduğunu, Türkiye kelimesinin yurt dışında gıda ile olduğu kadar başka hiçbir endüstriyel ya da teknoloji ürünüyle anılmadığını vurgulayarak, çıkarılan mevzuatın bu açıdan da büyük önemi bulunduğunu kaydetti.
Gıda, tohum halinden tabağa gelinceye kadar takip edilecek
5996 sayılı kanunun ve bu kapsamda çıkarılan yeni mevzuatın ayrıntılarından da örnekler veren Bakan Eker, şöyle devam etti:
”Bu kanun ile birlikte 95 yönetmelik yayınlandı, şu anda 7 yönetmelik de Başbakanlıkta yayınlanma aşamasında. Bu süreçte biz bir şey daha yaptık. Tarım ve Köyişleri Bakanlığını, ‘Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ olarak yeniden organize ettik. Bu da çok önemli. Değişim ve dönüşümün önemli bir parçası. Köy hizmetleri faaliyetleri yerelleştirildi, valilikler bünyesinde kurulan birimlerle yürütülüyor ve tarım şehirle üretici arasındaki bağı kuran, ikisini birleştiren bir çatı sektör haline getirildi. Ve en azından 27-28 yıldır var olmayan bir Gıda Kontrol Genel Müdürlüğü geliyor. Balıkçılık ve Su Ürünleri, Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü, Hayvancılık Genel Müdürlüğü kuruldu.
Daha toprağa atılan tohumdan, çatalınızın ucuna, tabağınıza gelinceye kadar bütün safhaları kontrol ediliyor. Onun için Gıda Kontrol Genel Müdürlüğü dedik. İster bitkisel ürün olsun, ister hayvansal ürün olsun, hangisi olursa olsun, ister işlenmiş gıda ürünü haline gelmiş olsun, ister yarı mamül veya ham madde formunda olsun, bunların her biri üretimde kullanılan bilgiler. Bitki için sebze için kullanılan gübre, bunların hepsi, ürün haline gelinceye, soframıza, tabağımıza gelinceye kadar bütün safhası artık biliniyor. Tüm yönetmelikler böyle bir anlayışla hazırlandı. Bu nedenle, ‘Gıda alanında Türkiye’de yeni bir dönem başlıyor’ diyoruz. Son derece de kapsamlı, toplumun ihtiyaçlarını, çağdaş, modern bireyin ihtiyaçlarını dikkate alan bir yapı oluşturduk.”
Gıda tarım ve hayvancılığı tek çatı altında birleştirdiklerini, tek merci oluşturduklarını, yetkilerinin de bazılarını devrettiklerini anlatan Eker, iş yeri kapama, ürün toplatma, para cezası gibi müeyyideleri yapmaya artık il müdürlüklerinin yetkili olduğunu söyledi.
Eker, ”Gıdayla ilgili bir denetim oldu, toplum sağlığına aykırı bir durum tespit edildi. Daha önce mutlaka gidip mülki amirin onayıyla bunlar yapılmak mecburiyetindeyken, bu da tabii zaman kaybına yol açıyor, hatta bazen karar değiştirilebiliyor, bu işin gerçeği, dolayısıyla artık böyle bir şey olmayacak. 13 Ocak tarihinden itibaren bu şekilde il müdürlerine böyle bir yetki devredilmiş oldu. İşlemlerini kontrol ve denetim elemanları acil durumlarda, baktı ürün toplum sağlığına aykırı, onu orada derhal ürünü toplatmak ve faaliyetten men gibi bir yetkisi var” diye konuştu.
Gıdanın standartlara uygunluğu yetkisinin de yapısı değişen kendi bakanlığı bünyesine verildiğini dile getiren Eker, bu çerçevede Bakanlık olarak Risk Değerlendirme Daire Başkanlığı kurduklarını, bu başkanlıkta gıdanın alanına giren birçok konuyla ilgili 10 ayrı bilimsel komisyon oluşturulacağını, gıda üretim zincirinin her aşamasında muhtemel risklerin halk sağlığı açısından bilimsel olarak değerlendirilerek gerekli tedbirlerin alınacağını bildirdi.
Ürün kaynağına kadar takip edilebilecek
Bakan Eker, şöyle devam etti:
”Gıda güvenliği için oluşturulan stratejik plan çerçevesinde 12 ayrı eylem planı hazırlandı. Bunlar, et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri, alkollü ve alkolsüz içecekler, takviyeli gıdalar vb. ile ilgili eylem planı hazırlandı.
Bir başka husus işletme kaydı ve onayı. Daha önce sadece gıda üretim yerleri kayıt altına alınırken, bundan sonra sadece üretim yapan değil, toplu tüketim ve satış yerleri de kayıt altına alınacak.
İzleme güvenliği olacak. Yumurta hangi çiftlikten, ilden geldi bileceğiz. Et ve et ürünleri nerede imal edilmiş, hangi bölge, hangi çiftlikte imal edilmiş, bunu geriye doğru izleyebileceğiz. Ancak, sebze ve meyvede zaman alacak bunun başlaması.
Tüketici sağlığının korunması amacıyla taklit ve hileli ürün üreten firmalar artık Bakanlıkça kamuoyuna açıklanacak. Eskiden bu yasa olarak mümkün değildi. Sadece ceza hak edenleri teşhir etmek maksadıyla değil, bir şey daha getireceğiz, toplum sağlığına katkı amacıyla da uygun ürün satan firmalara da ödül vereceğiz. Böylece iyi ve kötüyü birbirinden ayıracağız. Yem fabrikaları ve çiftlikler ürettikleri ve hayvanlara yedirdikleri yemlerin kaydını tutacaklar. Kendisi için de üretiyorsa, başkasına da satacaksa bunların kaydını tutacaklar.
Hayvanlara kötü muamele yapılamayacak, gerek çiftlikte, gerek taşınırken, gerek kesilirken eziyet olmaması esas. Hayvanlara ayrılan alanın belli standardı olacak. Hayvanlar 8 saatten fazla yolculuk yaptırılmayacak. Belli aralıklarla dinlendirilecek. Evde hayvan satılan üretilen yerlerde de hayvan haklarıyla ilgili standartlar geliştirildi.
Kuş gribi, çekirge istilası gibi bütün bu tür olabilecek şeylerle ilgili de acil müdahale planlarımızı hazırladık.
Çiftlikte üretim yapanlar, mandıra, kesimhane bunların sahipleri ve piyasaya arz edenler, bakkal, market, toptancı, depocu, bunların hepsi ürettiğinden ve sattığından sorumlu olacak.
Okunamayan ürün etiketlerine son
Bakan Eker, ürün ambalajlarında içeriklerine yönelik yazıların çok küçük olduğunu ve pek çok vatandaşın bunları okuyamadıklarından şikayet ettiğini de belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
”Etiketlerdeki bilgiler en az 12 punto olacak. Yani etiketlerdeki bilgiler okunabilecek. Tüketiciler tükettikleri gıdanın günlük ihtiyaçlarının ne kadarını karşıladığı bilgisini de etikette bulacaklar. Bu uygulama, obezitenin önlenmesinde rol oynayacak. Bazı alerjenler var. Bu uyarılar da olacak.
Bitki sağlığıyla ilgili, özellikle bitki üretim atölyeleri, tohum, fide, fidan gibi pasaportu olmayan tohum bir ilden bir başka ile nakledilemeyecek. Sertifikası olmayan kişinin zirai ilaçlama yapması mümkün olmayacak, yapan 2 milyar ile 5 milyar arasında para cezasına tabi olacak. Yediğimiz içtiğimiz her şeyi, her aşamasıyla ilgili, diğer ürünleri, bunlarla ilgili çağdaş standartları belirlemek ve zincirin her aşamasında denetlemek gerekiyor, biz bu mevzuatı bunun için yaptık.”