Yapılan bir araştırmaya göre ABD’de başarısız sonuçlanan ya da sonuçsuz kalan tıbbi araştırmalar uğruna heba olan fonların toplamı yıllık ortalama 28 milyar dolar
Bu araştırmanın dayanağını ekonomistler tarafından yayınlanan eski biyomedikal çalışmaların hata yüzdesinden yola çıkan provokatif analizler oluşturuyor. Bu çalışmadan yola çıkan Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüsü (NIH) fonlarıyla desteklenen araştırmaların devamlılığını sağlayan incelemeler için yeni kriterler yayınladı.
Devamlılığa dair yeni kriterlerin başyazarı bunun anlamının çalışmaya başlamak için karar verme aşamasında detaylı düşünmeye teşvik olduğunu söyledi. Kar Gütmeyen Global Biolojik Standartlar Enstitüsü (GBSI) başkanı biyolog Leonard Freedman konuyla ilgili olarak şunları söyledi; “Maliyete dikkat çekerken aynı zamanda farklı çözümler de sunuyoruz. Evrakın gerçek mesajı budur.”
Bir uzman bu rakamın abartılmış olduğu konusunda düşüncelerini dile getirerek, 28 milyar dolarlık rakam konusunda şüphelerini dile getirdi.
rakamın gerçekçiliğini yine rakamlarla açıklamak için literatürü tarayarak, bozuk hücre dizilimi gibi spesifik problemleri çözmek için ne kadar biyomedikal hatalı çalışma yapıldığını araştırdılar ve iki düzineden fazla araştırma buldular. Bu bilgi ışığında, tüm klinik öncesi araştırmaların %53’ünün hatalı olduğu ve devamlılığı olmadığı sonucuna vardılar. En sık rastlanan hatalar ve toplama oranla yüzdeleri şu şekildeydi; denekler ve referans malzemelerinden kaynaklanan problemler (36%), hatalı çalışma tasarımı(28%), data analizi ve raporlama hataları (25%), laboratuvar protokollerindeki hatalar (11%).
Ekonomistlere göre %53’lük bu kesite giren hatalı araştırmalar; bir dizi bulgudan türeyen, baştan aşağıya hatalarla dolu olan bir avuç dolusu araştırmayla karşılaştırıldığında masum sayılır. Bu araştırmalara örnek vermek gerekirse; Amgen’in geniş alıntı yapan analizine göre 53 klinik öncesi kanser araştırmasının sadece %11’i şirketin laboratuvarında gerçekleştirilebildi. Diğer çalışmaların oranı ise %50ye yakın bir yüzde yakaladılar.
Maliyeti bu şekilde açıklamak kolay oldu. %53 olan devamlılık gösterememe yüzdesi %50’ye yuvarlandı ve araştırmacılar bir yılda fonlara harcanan 56 milyarlık değeri ikiye böldüler ve 28 milyarlık rakama ulaştılar.
Peki; bunun anlamı bu paranın çarçur edilmekte olduğu mudur? Araştırmacılar öyle olmadığını iddia ediyorlar. Devamlılık sağlayamayan çalışmalar o fonun boşa harcandığı değil; çalışmayı çok daha ileriye götürdüğü anlamına gelir. Freedman; “İçinde olduğumuz dönem; daha az değil, daha çok yatırım yapma zamanıdır. O yatırımın nispeten küçük bir bölümü devamlılık sağlayamama oranını yükseltir.”
Başarıyı arttıracak çözümler arasında; araştırmacıların araştırma tasarımıyla ilgili daha iyi eğitim almaları, araştırmalarda kullanılmak üzere sadece onaylanmış geçerliliği olan denekler satılması ve bunların tercih edilmesi gibi kurallara riayet edilmesi sayılabilir. Ayrıca GBSI kimliği doğrulanmış hücre dizilimi kullanımının standart haline gelmesi konusunda araştırma camiasını bizzat teşvik etmektedir.
Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüsü (NIH) de araştırmaların devamlılığının arttırılması konusunda adımlar atmaktadır. Bir duyuru yayınlayarak, 2016 ocaktan itibaren fon sağlanacak projeler için geçerli olacak dört yeni kriteri açıklamıştır.
Önümüzdeki yılın başından itibaren NIH tarafından uygulanacak olan bir araştırma projesinin sahip olması gereken kriterler:
- Yeni çalışmanın dayanağı olan araştırmanın bilimsel bir dayanak olarak gücü,
- Çalışmanın tasarımındaki özen,
- Kullanılacak canlı deneklerin cinsiyeti,
- Deneklerin onaylanmış olup, olmadığı
Bilim adamlarının bu haberi bilimsel bakış açısıyla yorumu, başarısız da olsa bir araştırma projesine yapılan yatırımın heba olmayacağı, başarısız çalışmaların bile eğitici olacağı yönünde.
Bu haber Medikal Teknik dergisi’ne aittir. İzinsiz kullanılamaz.