Prof. Dr. Ercan Ok, “Evde hemodiyaliz, böbrek naklinden sonra normal böbrek fonksiyonuna en yakın tedavi türüdür. Evde hemodiyaliz ile sağlanan yaşam süresi, kadavradan yapılan böbrek nakline eşit” dedi.
Dünya Böbrek Günü sebebiyle açıklama yapan Ege Üniversitesi Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Ercan Ok, “Türkiye’de 50 bini aşkın hemodiyaliz hastası, haftada üç gün diyaliz merkezine gidip gelerek yaşamlarını sürdürüyorlar. Diyaliz merkezine gidip gelmenin güçlüğü dışında, pek çok hasta diyaliz sonrasında halsizlik, bitkinlik gibi şikayetler yaşıyor, kimi hastalarda da diyaliz sırasında tansiyon düşmesi, kramp gibi sorunlar görülüyor. Böbreklerimiz haftada 7 gün 24 saat çalışıyor; merkezde ise haftada 3 gün dört saat diyaliz yapıyoruz, bu da doğal olarak yetersiz kalabiliyor. Evde haftada 3 gün gece uyurken yapılan 8 saat diyaliz ile bu sorunlar neredeyse tamamen ortadan kalkıyor” diye konuştu.
Evde hemodiyaliz tedavisi gören hastalar
Diyaliz sonrası hastaların yaşadığı sorunların çözümünün diyaliz süresini uzatmaktan geçtiğine dikkat çeken Prof. Dr. Ercan Ok, “Ev hemodiyalizi ile kansızlık, fosfor yüksekliği, kaşıntı, kemik ağrıları, beslenme bozukluğu hızla düzeliyor. İlaç kullanmak, sıkı diyet uygulamak gibi zorunluluklar ortadan kalkıyor, hastaların deri rengi normale dönüyor, tüm bedensel ve zihinsel fonksiyonlarda belirgin iyileşme sağlanıyor. Gece uykudayken 8 saat süreyle diyaliz olan hastalarda çok daha etkili bir temizlenme oluyor. Gündüzler tamamen hastaya kalıyor, rahatlıkla işine, okuluna gidebiliyorlar. Bu hastaların yüzde 55’i gece diyaliz olup, gündüz aktif olarak çalışıyorlar, içlerinde TIR şoförü olan bile var” dedi. Prof. Dr. Ok haftada üç kez dört saat diyaliz olan hastalarda sağlıklı gebelik ve doğumun çok ender olduğunu söyleyerek, şunları ekledi: “Evde sekiz saat diyaliz yapan hastalar arasında şu ana dek iki hastamız sağlıklı bebek sahibi oldular, bir diğeri de halen başarılı bir hamilelik sürdürüyor”.
“Böbrekler sessizce tükenir”
“Böbrek hastalıklarının nedenleri farklı olabilir. Gerek diyabet, gerekse hipertansiyon sık görülen hastalıklardır ve her ikisi de böbreklerde kalıcı hasarlar oluşturabiliyorlar. Bunlar dışında nefritler, doğuştan olan bazı böbrek hastalıkları da kronik böbrek yetmezliğine yol açıyorlar. Birçok böbrek hastalığı sessizce gelişir ve uzun yıllar fark edilmez” diyen Prof.Dr. Ercan Ok, “çoğu kez kronik böbrek hastaları, hastalığın geç bir aşamasına kadar bir uzmana (nefrolog) gitmemektedir. Tansiyon yüksekliği, idrarda kan olması, bacaklarda şişlik, gece sık idrara gitme böbrek hastalığının işareti olabilir”. “Kronik böbrek hastalığı sıklığı artmaya devam ediyor” Prof. Dr. Ercan Ok, “Dünya genelinde yaklaşık 3 milyon kronik böbrek hastası bulunuyor. Ülkelere baktığımızda 2012 verisine göre ABD’de 436 bin, Japonya’da 312 bin, Brezilya’da 110 bin, Almanya’da 85 bin, Türkiyede 58 bin diyaliz hastası mevcut” dedi. Prof.Dr. Ercan Ok, “Her 1 milyon kişiden kaçının diyaliz hastası olduğuna baktığımızda yine 2012 verisine göre ABD’de 1380, Japonya’da 2475, Brezilya’da 550, Almanya’da 1040, Türkiye’de ise 760 olduğunu, dünya ortalamasının her bir milyonda 335 olduğunu görüyoruz. Mevcut 58 bin olan diyaliz tedavisi gören hasta sayısının yaşam koşulları ve beslenme alışkanlıklarımız nedeniyle 2020’de 67 bine ulaşacağı tahmin edilmekte” diye konuştu. 14 Mart Dünya Böbrek Günü nedeni ile açıklama yapan Prof. Dr. Ercan Ok, “Son yıllarda hızla artış gösteren böbrek hastalıklarının başlıca nedenleri arasında şeker hastalığı, hipertansiyon, nefritler yani böbrek iltihapları öne çıkıyor. Kronik böbrek hastası sayısının maalesef önümüzdeki yıllarda da artmaya devam edeceği tahmin ediliyor” dedi.
“Organ bağışı oranı yeterli değil”
Dünyada ve Türkiye’deki böbrek nakillerine de değinen Prof. Dr. Ercan Ok şunları söyledi: “Kronik böbrek yetmezliğinin bilinen en iyi tedavisi organ naklidir. Tüm hastalarımızın organ nakli olmaları konusunda elimizden gelen her türlü desteği veriyoruz. Elbette her hastanın nakil olması veya nakil olacak organ bulması mümkün olmayabilir” dedi. “Nakiller kadavradan da yapılabilecekken, ülkemizde genellikle ağırlıklı olarak canlı vericiden gerçekleştirilmekte, çünkü maalesef ülkemizde yeterli sayıda organ bağışı yapılmıyor, organ bağışı konusuna hem Sağlık Bakanlığı, hem de sivil toplum kuruluşları dikkat çekmeye çalışıyor, çeşitli kampanyalar düzenleniyor, ancak yeterli sayıda bağışa ulaşılamıyor” diye konuştu.
“Ev hemodiyalizi uygulaması için ücret ödenmiyor”
Prof. Dr. Ercan Ok, “Hastalar, merkezlerde iki aylık eğitimden sonra diyalizi kendileri uygulayabilecek hale geliyorlar. Hasta evde diyaliz yaparken de, her aşamada diyaliz merkezi desteğini kesintisiz sürdürüyor, hastalar herhangi bir sorun olması durumunda nefroloji uzmanı, hemşire ve teknik personele anında ulaşabilecekleri bir sistem kuruluyor” diye konuştu. Bu uygulama için hastaların herhangi bir ödemede bulunmadıklarını hemodiyaliz makinesi ve su sisteminin ev hemodiyalizi uygulayan merkezce ücretsiz kurulduğunu belirten Prof. Dr. Ercan Ok, Sağlık Bakanlığı’nın da desteğiyle Türkiye’de uygulamanın giderek yaygınlaştığını ifade etti.