CE, TSE ve TSEK ürün kalite belgelerine sahip AMET markalı sağlık ürünleri, TS EN ISO 9001:2000 kalite sistemi ile üretiliyor.
Adana’daki 7 bin metrekarelik kapalı alana sahip tesisinde çalışmalarını sürdüren MET Tek Kullanımlık Sağlık Ürünleri Sanayi, gerçekleştirdiği son makine yatırımıyla ana hammaddesi olan Non-woven’i de kendi tesislerinde üretiyor. Gereksi hijyen standartlarını sağlayabilmek için tesisinde ciddi yatırımlar gerçekleştiren şirket, merdiven altı üretici olarak nitelendirebilecek firmalarla ayrımı ortaya koyacak yasal düzenlemelerin eksikliğinden rahatsız. Firma yetkilileri Sağlık Bakanlığı’nın bu konu da adım atarak ruhsatlandırmaya gitmesini bekliyor. Biraraya gelme fırsatı bulduğumuz Genel Müdür Himmet Atik ve İstanbul Sorumlusu Suna Atik MET’in son dönem çalışmaları ve pazarın yapısıyla ilgili şunları paylaştı:
Firmanız ne zaman kuruldu, ağırlıklı olarak hangi alanlarda faaliyet gösteriyor?
Himmet Atik: Şirketimiz 1995 yılında AMET Endüstri ve Ticaret A.Ş. unvanı ile Mersin Serbest Bölge’de faaliyetlerine ve tek kullanımlık sağlık ürünleri üretimine başladı. 1999 yılında firma unvan değişikliği yapılarak MET Tek Kullanımlık Sağlık Ürünleri Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. adı altında AMET tescilli markamız ile üretimlerimize devam ettik.
2001 yılında üretim tesislerimizi Adana Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölgesi’ne taşıyarak daha modern, daha hijyenik ve tam otomatik makinelerle yeniledik. Üretmekte olduğumuz maske, bone, kep, galoş, önlük, kolluk, tulum, muayene eldiveni, pet eldiveni ve cerrahi örtüler gıda, sağlık ve ambalaj sektöründe ağırlıklı olmak üzere kullanılmakta olup, hijyen ve koruma gerektiren tüm sektörlerde tercih edilmektedir. Üretimini yaptığımız AMET markalı ürünlerimiz CE, TSE ve TSEK Ürün Kalite Belgeli’dir. Ayrıca fabrikamız, TS EN ISO 9001:2000 Kalite Sistemi ile üretim yapmaktadır.
Üretim tesislerinizin yapısı ve üretim kapasitenizle ilgili bilgi verir misiniz?
Himmet Atik: Fabrikamız 7 bin metrekare kapalı alan içinde üretim yapmaktadır. Şuan 85 kişinin çalıştığı tesisimizde çok zengin bir yelpazede üretim yapıyoruz. Sağlık alanına yönelik birçok ürün sağlanan uygun koşullarda pazara sunulacak şekilde hazırlanıyor. Üretimdeki ana hammaddemiz Non-woven’dir. Uzun yıllardır hammadde ihtiyacımızı kendi bünyemizden karşılama isteğimiz vardı. Geçen yıl gerçekleştirdiğimiz makine yatırımıyla artık Non-woven üretimi de yapmaktayız. Şuan tam bir entegre tesis yapısına büründüğümüzü söyleyebilirim.
Hem yurtiçi pazara hem de yurtdışında çeşitli pazarlara yönelik üretim yapıyoruz. Özellikle yurtdışına yönelik özel ürünler olarak nitelenen üretimler yine tesisimizde geliştiriliyor. Çok güvendiğimiz profesyonel Ar-Ge ekibimiz yeni ürün geliştirmeleriyle ilgili çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Her yıl pazara yeni ürünler sunuyoruz.
Üretimde öncelikleriniz var mı? Pazarda sizi diğer firmalardan ayıran en temel özellikler nelerdir?
Himmet Atik: Sağlık alanına yönelik ürün grupları olan firmamızda önceliğimiz her zaman hijyen oldu. Gereksi hijyen standartlarını sağlayabilmek için tesisimize ciddi yatırımlar yaptık. Üretimde sağladığımız koşulları belgelemek için girişimlerde bulunduk. Örneğin son olarak ürünlerin insan sağlığına uygunluğunu gösteren ISO 13485 belgesini aldık. Belge ve sertifikaları alabilmek için uygun şartların sağlanması gerekiyor. Bunun içinde para ve emek harcandı. Sonuç olarak üretimde oluşturduğumuz sağlık standartları diğer firmaların çok önündedir. Fakat ne yazık ki pazar şartları içinde her zaman dikkate alınmıyor. Merdiven altı tabir edilen uygun olmayan koşullarda üretim yapan firmalarla bizi ayıracak gerekli yasal düzenlemelerden yoksunuz. Birçok kez Sağlık Bakanlığı’ndan yetkililer ile biraraya geldik. Sıkıntılarımızı paylaştık ve sektörde ruhsatlandırmaya gitmeleri önerisinde bulunduk. Eğer ruhsatlandırma içine girilirse bu iş için para ve emek harcayanlar ayrılır ve biraz olsun farkımız ortaya çıkar. Sağlık malzemesini sağlıklı bir ortamda üreten firmalarla gerek yurtiçi gerekse de yurtdışında her ortamda üretim yapan firmalarının ayrımına varmamız gerekiyor.
Pazarda çok ciddi bir rekabet var. Bu rekabet ortamı içinde öne çıkma ve mevcut pazar payınızı arttırma noktasında ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?
Suna Atik: Müşterilerin tercihlerini belirleyen ilk öncelik; konu sağlık bile olsa ne yazık ki ürünün fiyatıdır. Ürünlerimizin tamamı dünyada belirlenen ve aslında olması zorunlu sağlık kriterlerine uygundur. Yurtdışında gelen ve tesisimizi ziyaret eden birçok uzman sağladığımız koşullara hayran kaldı. Biz alanımızda iyi, kaliteli ve sağlık üretim yapıyoruz. Karar vericilerin bunun farkına varabilmesi, ayrımı görebilmesi noktasında elimizden gelen çabayı gösteriyoruz. Gerek yazılı ve görsel medyada gerekse de sektörümüze yönelik fuar ve tanıtım organizasyonlarında yer alarak müşterilerimizin tercih kriterlerini doğru noktada değiştirmeye çalışıyoruz.
Şu an mevcut pazardaki durumunuz hakkında aktarmak istedikleriniz var mı? Beklentileriniz ne düzeyde?
Suna Atik: Mevcut yapı içinde beli bir öngörüde bulunmak oldukça zor. Gerek dünyadaki yapı gerekse de Türkiye’nin iç dinamiklerin beklenti ve hedeflerin sürekli değişmesine neden olabiliyor. Şuan iş potansiyelimizden memnunuz. Yukarı doğru olan ivmemizin kısa ve orta vadede sürmesini bekliyoruz. Fakat bahsettiğimiz temel sorunlara çözüm bulunamadığı takdirde alanına yatırım yapan firmalar desteklenmemiş olacaktır. Mevcut fiyata rekabeti içinde sağlık standartlarına önem verdiği için üretim maliyeti yükselen bizim gibi firmaların elinin güçlendirilmesi şarttır.