Dünya Sağlık Örgütü’nün “sessiz pandemi” olarak tanımladığı diyabet, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de büyük bir hızla artıyor. Türkiye’de yaklaşık 12 milyon diyabet hastası bulunduğu belirtilirken, uzmanlar bu sayının her geçen yıl arttığına dikkat çekiyor. Diyabetin ülkemizdeki artış hızının dünya ortalamasının 2 katı, Avrupa ortalamasının ise 4 katı olduğunu vurgulayan bilim insanları, bu hastalığın etkilerini hafifletmek için erken teşhis ve sağlıklı yaşam tarzının önemine dikkat çekiyor.
Acıbadem Üniversitesi’nden Prof. Dr. M. Temel Yılmaz, Prof. Dr. Necmettin Pamir ve Prof. Dr. Cem Alhan, “Ustalarla Diyabette Uzun Yaşam Üzerine Söyleşiler” adlı toplantıda bir araya gelerek diyabetin vücut üzerindeki etkilerini ve alınması gereken önlemleri değerlendirdi.
“Türkiye’de Diyabet Patlama Yaşıyor”
Diyabetin kontrol altına alınmamasının böbrek ve kalp hastalıkları, felç, görme kaybı ve nöropati gibi ciddi sonuçlara yol açabileceğini belirten Prof. Dr. M. Temel Yılmaz, Türkiye’de diyabet görülme yaşının 20’li yaşlara kadar indiğini ifade etti. Çocuklarda obezitenin artmasıyla diyabetin hızla yayıldığını söyleyen Yılmaz, hareketsiz yaşam tarzı ve fast food tüketiminin bu süreçte önemli bir rol oynadığını vurguladı.
Diyabet ve Beyin Sağlığı
Diyabetin beyin üzerindeki etkilerini ele alan Prof. Dr. Necmettin Pamir, bu hastalığın damar sertliği ve damar tıkanıklıklarına yol açarak felç ve bunama riskini artırdığını belirtti. Kontrolsüz diyabet hastalarında felç olma ihtimalinin 4 kat daha fazla olduğunu söyleyen Pamir, sağlıklı yaşam alışkanlıklarının önemine dikkat çekti.
Kalp Krizi Riski İkiye Katlanıyor
Diyabetin kalp ve damar sağlığı üzerindeki etkilerini anlatan Prof. Dr. Cem Alhan, kontrolsüz diyabetin kalp krizi riskini 2 kat artırdığını ifade etti. Diyabetin sinir uçlarını etkilediği için kalp krizi belirtilerinin çoğu hastada farklı seyrettiğini belirten Alhan, bu durumun erken teşhis ve tedaviyi zorlaştırdığını dile getirdi.
Uzmanlar, diyabetin kontrol altına alınması için sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve erken teşhisin önemine dikkat çekerek, toplumsal farkındalığın artırılması gerektiğini vurguluyor.