DHL Supply Chain tarafından yayınlanan “Sağlık Sektörüne Özel Tedarik Zinciri Yönetimi” raporu, sağlık sektöründe değişen trendleri, ihtiyaçları ve bu sektördeki tedarik zinciri yönetiminin püf noktalarını anlatıyor.
Araştırma, rakipler arasında öne çıkmak için gerekli unsurların esneklik, kalite güvence ve uygunluk ve marjları artırmak için maliyet etkinliği gibi unsurlar olduğunu ortaya çıkarıyor. Araştırma kapsamında sağlık sektörünün ihtiyaçları patentli ilaçlar, jenerik ilaçlar, biyofarmasötik ürünler, medikal cihazlar gibi segmentler bazında inceleniyor.
DIŞ KAYNAK KULLANIMI GİDEREK ARTIYOR
Dünya çapında hızlı tüketim ürünlerinden elektronik ve otomotive kadar pek çok sektörde şirketler; temel faaliyet alanlarına daha çok odaklanırken, temel faaliyetleri haricinde kalan lojistik süreçleri dış kaynak kullanımı ve tedarikçiler yoluyla gerçekleştirme kararı alıyor. Günümüzde pek çok sektörde dünya çapındaki lojistik faaliyetlerinin yüzde 50’sinin dış kaynak kullanımı yoluyla gerçekleştiği tahmin ediliyor. Bu eğilime paralel olarak sağlık sektöründe de lojistik süreçlerde dış kaynak kullanma eğilimi giderek artıyor.
Sektöre son yıllarda şirket birleşmeleri ve satın almalar damgasını vurdu. 1998 yılında en büyük 10 ilaç üreticisinin gelirleri küresel pazarın yüzde 25’ine tekabül ederken 2010’da bu rakam yüzde 58’e çıktı. Şirket birleşmeleri ve satın almalar sonucu esnek bir yapıya sahip olmanın önemi daha da ortaya çıktı. Rekabet şartlarının değişimi ve yeni pazarlar açılması ile birlikte, uzman lojistik firmalarından sağlık lojistiği konusunda destek alan kurumlar, değişen pazar koşullarına hızlı adapte olarak pazar fırsatlarını ilk yakalayan firmalar oluyor.
Bu noktadan hareketle, DHL’in Sağlık Sektörüne Özel Tedarik Zinciri Yönetimi başlıklı raporunda sağlık sektörüne özel değişen ihtiyaçlar ve yeni trendler incelenirken, sektörde faaliyet gösteren firmaların lojistik hizmetlerinde dış kaynak kullanımı ve tedarik zinciri yönetimi için çalışacakları lojistik şirketi seçiminde daha doğru tercihler yapabilmeleri için kılavuz niteliğinde bir dizi öneri de sunuluyor.
Sağlık sektöründeki şirketlere tavsiyelerden bazıları şöyle:
1. Operasyonların kalitesini sağlamak için, lojistik tedarikçisiyle yalnızca maliyet düşürmeye odaklı değil, bir ortaklığa dayalı
işbirliği kurmak önemlidir. Karşılıklı ortak bir anlayış geliştirebilmek için hizmet seviyesi anlaşması (Service Level Agreement – SLA) işe yarar bir araç olabilir.
2. Operasyonel lojistik sorunlarını çözmek amacıyla dış kaynak kullanımına gitmeyin. Lojistik tedarikçisi çoğu zaman kökü tedarik zincirinde olmayan bir problemi çözemez ve bu size depo ve dağıtım süreçlerindeki kesinti sonucu ekstra maliyet olarak geri döner.
3. Dış kaynak kullanımı, iki yılda bir değiştirilebilecek bir karar değil, uzun vadeli bir süreçtir.
4. Dış kaynak kullanımı anlaşmasında özellikle fiyatlama modeline dikkat etmek gerekir. Bu şirket ve lojistik tedarikçi arasındaki günlük ilişkileri doğrudan etkiler.
“MALİYETLERİN DÜŞÜK SEVİYELERE ÇEKİLMESİ GEREKİYOR”
DHL Supply Chain Genel Müdürü Hakan Kırımlı araştırma sonuçlarıyla ilgili olarak şöyle konuşuyor: Günümüz piyasalarında sektör trendlerini izlemek daha da fazla önem taşıyor. Sağlık sektöründe yasa ve yönetmeliklere uygun bir şekilde tüm paydaşların ihtiyaçlarını karşılayabilmek adına üretim tarafının sağlık mesleği mensupları, müşteriler, hastalar ve çözüm ortakları ile paralel hareket etmesi gerekiyor. Ekonomik, sosyolojik ve politik faktörlerin sürekli değişmesiyle, sektör sürekli olarak bir değişim ve dönüşüm içerisinde. Bu nedenle sektördeki tedarik zincirlerinin doğru şekilde yönetilmesi ve olası değişim ve problemleri daha arz, talep ve genel süreçleri etkilemeden öngörmesi gerekiyor. Günümüzde artan rekabet ve değişen trendler şirketlerin iş modellerinin daha sadeleşmesi anlamına gelirken, maliyetlerin de düşük seviyelere çekilmesi gerekiyor. Pazarda, bahsedilen ihtiyaçların olduğu böyle bir ortamda, doğru bir outsourcing işbirliği içinde işlerini yöneten şirketlerin, hizmet verdiği pazar içerisindeki konumunun daha sağlıklı olduğu bilinen bir gerçektir. Halen en büyük ilaç üreticilerinin bir kısmı bazı operasyonlarını dış kaynak kullanımı yoluyla yönetmiyor. Bu şirketlerin pek çoğu, özellikle de gelişmekte olan pazarlara girenler outsourcing sürecini daha da ileriye götürecekler. Birleşme ve satın almalar yaşandıkça şirketlerin tesis, küresel tedarik zinciri kaynakları gibi taraflarda hızlı değişim gereksinimleri ve bunun için depolama elleçleme gibi uzmanlık gerektiren süreçlerde işin uzmanından yardım almaları kaçınılmaz oluyor.
Bu araştırma, doğru tedarik zinciri ortağı seçimi için önemli kriterlerden olan esneklik ve anlayışın tedarik zinciri tarafında neden önemli olduğunu ortaya koyuyor. Üreticilerin bu süreçte mevcut gereksinimlerinin yanı sıra olası gelecek senaryolarını da mutlaka değerlendirmesi ve değerlendirme süreçlerinde esnekliğe mutlaka önem vermeleri gerekiyor.