DBE Çocuk ve Genç Psikolojik Danışmanlık Merkezi tarafından düzenlenecek eğitimde; ebeveyn olma ve bu süreçte yaşanan sorunların çocuklar üzerindeki etkisi incelenecektir.
Uzman Klinik Psikolog Açelya Şahin Fırat, anne adaylarının bebek sahibi olma kararından hamilelik döneminin sonuna kadar yaşadıkları ve bu yaşananlar karşısındaki tutumunun bebeğin ruhsal yapısı üzerindeki etkilerini anlatıyor.
‘Bireysel Psikolojik Hizmetler’ ve ‘Kurumsal Danışmanlık’ alanında 25 yılı aşkın tecrübesiyle hizmet veren DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü, 2013 yılı açık eğitim serisine başladı. DBE Çocuk ve Genç Psikolojik Danışmanlık Merkezi tarafından düzenlenecek eğitimde; pek çok kişinin hayatındaki en önemli kararlardan olan ebeveyn olma ve bu süreçte yaşanan sorunların çocuklar üzerindeki etkisi incelenecek. 16 Ocak 2013 Çarşamba günü DBE Eğitim Salonları’nda 17.00-20.00 saatleri arasında gerçekleştirilecek “Psişik Embriyo” konulu eğitimde; ruh sağlığı alanında çalışan ya da çalışmayı hedefleyen uzmanlarla, gebelik öncesi, gebelik ve gebelik sonrasındaki dönemde annenin psikolojik durumu ile bu durumun bebeğin ruhsal yapılanmasındaki rolü irdelenecek.
Eğitimin ruh sağlığı alanında çalışan ya da çalışmayı hedefleyen uzmanlar için önemli birçok bilgiyi barındırdığını anlatan Açelya Şahin Fırat, “Bu eğitimde katılımcıları, annenin gebelik öncesi ve sonrasındaki psikolojik durumunun bebeğe etkileri konusunda bilgilendirmeye çalışacağız. Buna ek olarak, anne ve anne adaylarına uygulanabilecek terapötik yöntemleri de ele alacağız” dedi.
BEBEK, İSTER PLANLI İSTER SÜRPRİZ OLSUN…
Çiftlerin akıllarına çocuk sahibi olma düşüncesi düştüğü andan itibaren, birer ebeveyn gibi davranarak yaşamlarını değiştirmeye başladığını anlatan Fırat, “Planlanan süreçte sahip olunan bebeklerin anne ve babaları için, gebelik dönemi daha keyifli geçmektedir. Ancak hamileliğin gecikmesi durumu ile karşılaşan çiftler için yaşanan hayal kırıklığı ile bu dönem, aynı tüp bebek denemelerinde olduğu gibi, hem daha stresli olabilir hem de cinsellik bir görev gibi görülmeye başlanabilir. Bu durum, ileride dünyaya gelecek olan bebeğin üzerine daha fazla düşülmesine, sürekli kaybedilecekmiş hissi ile büyütülmesine neden olabilir. Sonuç olarak, ne yapması gerektiği kendine dikte edilen, kendini koruma ve sorunlarla başa çıkma becerisi az gelişmiş, özgüven eksikliği yaşayan bir çocuk yetişebilir” diyor.
SÜRPRİZ BEBEKLERDE ADAPTASYON SÜRECİ UZUYOR…
Sürpriz bebeklerde ise adaptasyon sürecinin uzun olmasına karşın annelerin mutlu olduğunu gözlemlediklerini anlatan Fırat, “Sürpriz bebekler ne planlıdır ne de istenmeyen… Sürpriz bebeklerde çoğunlukla ilk kalp atışı, ilk tekme ile anne bebeğine bağlanmaya ve duygusal yatırıma başlar. Doğum sonrası süreçte bebeğin bazı sıkıntılarının olması (örneğin uyku, yeme veya gaz problemleri) sürpriz bebek annelerinin bu dönemde doğum sonrası depresyon geliştirme olasılığını arttırabilir. Oysa planlı bebek anneleri bu sıkıntıların üstesinden gelme gücünü kendilerinde daha fazla bulabilirler.” dedi.
İSTENMEYEN BEBEKLER…
İstenmeyen bebeklerde, çoğunlukla annelerin ilk başta bebeğin istenmemiş olması ile ilgili suçluluk duygusuna kapıldığını belirten Fırat, “Doğum sonrasında bebeğiyle kurduğu olumlu ilişkiyi görünce suçluluk biraz daha artar. Bu nedenle çocuğuna yersiz tavizler vermeye başlayabilir. Sonuç olarak, sınırlarını bilmeyen, doyumsuz bir çocuk yetişebilir. Ancak bazı durumlarda anne doğum sonrasında da bebeğini kabullenmekte zorlanabilir. İhtiyaçlarını karşılama görevini ya mekanik olarak duygusal bir yatırım olmadan yapabilir ya da bu sorumluluğu başka bir aile bireyi üstenebilir. Örneğin, bebeğini emzirmeyi reddeden anneler olabilir. Bu gibi duygusal sıkıntılar yaşayan annelerin bebeklerinde yaşamlarının ilerleyen süreçlerin depresif veya psikotik bozukluklar, özgüven eksikliği, olumsuz kendilik algısı görülebilir.” diyor.
HAMİLELİK VE SONRASINDA UYGULANABİLECEK TEKNİKLER…
Ayrıca Fırat, “Eğitimde, hamilelik ve sonrasında uygulanabilecek teknikler hakkında bilgi verecek, dışavurumcu sanat terapisi, anlatıya dayalı (narrative) terapi ve bilişsel davranışçı terapi uygulamaları yapacağız. Bu çalışmalar ile katılımcılar, bebeklerin geliştirdikleri duygusal ve davranışsal sorunların kökeni ile ilgili hem bilgi sahibi olmanın hem de farkındalık geliştirmenin nasıl yapılacağını görmüş olacak.” diye ekledi.
EĞİTİM KATILIMCILARA NE KATACAK?
Eğitimde, çocuklarda ileride oluşabilecek duygusal sorunların önüne geçmenin planlandığını anlatan Fırat, “Anne ve anne adaylarının tüm bu farklı hamile kalış biçimleri ve sonrasında oluşacak duygu durumları hakkında önceden bilgi sahibi olması kritik önem taşır. Bu eğitim ile ruh sağlığı uzmanlarının; yaşanacaklar konusunda farkındalık geliştirmeleri ve olumsuz duygular ile daha kolay başa çıkabilmeleri için danışanlarına yardımcı olabilmesi hedeflenmektedir.” dedi.