Tıbbi cihaz teknolojileri; sağlıklı bireylerin sağlığının korunması ve hasta bireylerin sağlığına yeniden kavuşturulması için gerekli tanı, tedavi, izleme ve bakım aşamalarında yeni teknolojilerin ülkeye girişine öncülük etmektedir. Sektörün önde gelen firmaları, kamu sağlığının iyileştirilmesinde ve aynı zamanda cihazların güvenli ve etkili kullanımının sağlanmasında veya sağlık meslek mensuplarının yeni teknolojiler/prosedürler üzerinde eğitilmesinde rol alarak sağlık ekosistemi için çok büyük bir katma değer oluşturmaktadır.
Tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 salgın süreci; sürdürülebilir ve güçlü sağlık sistemlerinin ve bu sistemlerin yürümesini sağlayan paydaşların kritik önemini net bir şekilde ortaya koymuştur.
Türkiye’de hastaların uzun ve sağlıklı bir hayat sürmesini sağlamak amacıyla hastalıkların tanısı, tedavisi, izlenmesi, yönetimi ve iyileştirilmesinde kullanılan medikal ürünleri, teknolojileri, ilgili hizmetleri geliştiren, üreten ve kullanıma sunan tıbbi cihaz üreticileri, ithalatçıları ve tedarikçileri bünyesinde barındıran dernekleri temsil eden Tıbbi Cihaz Sektör Platformu ve tüm tıbbi cihaz sektörü olarak COVID-19 ile mücadele sürecinde de tüm olanak ve desteklerimizi başta T.C. Sağlık Bakanlığı olmak üzere tüm sağlık kurum ve kuruluşlarının hizmetine sunmuş bulunmaktayız.
Temsil ettiğimiz tıbbi cihaz firmaları; sağlık hizmeti sunucularına kesintisiz hizmet verebilmek adına, ürün sağlamanın yanında teknik servis hizmeti, klinik destek ve dağıtım-operasyon hizmetlerini organize edip laboratuvar, klinik ve yoğun bakım ünitelerindeki işleyişin devamlılığı için 7/24 tüm olanaklarıyla çalışmaktadır. Sektörümüz, sağlık kuruluşlarının bazı alanlarında mücbir sebep dolayısı ile duran faaliyetlere ve buna bağlı olarak belirli ürün gruplarında kesilen talebe karşın, yine mücbir sebep dolayısı ile başka belirli ürün gruplarında artan çok yüksek orandaki ihtiyaca cevap verebilmek için olağanüstü hizmet verdiği zorlu bir dönemden geçmektedir.
Medikal sarf ve tıbbi cihaz tedarikinde büyük oranda yurtdışına bağımlı olan ülkemiz tedarik zincirinde yaşanan son gelişmelerden çok olumsuz etkilenmiştir. Pandemi sebebi ile AB tarafından koruyucu ekipmanlara getirilen ihracat sınırlamasının yanı sıra, tıbbi cihazların Türkiye’ye getirilmesinde farklı lojistik sıkıntılar da yaşanmaktadır. Navlun ücretleri sektörümüzün maliyetlerini bu dönemde artıran bir başka faktördür. Gümrük kapılarında artan kontroller, şoförlerin virüs taşıyıcısı olma riskine karşı bir ülkeden diğerine geçişte başlatılan karantina uygulamaları ağırlıklı olarak kullanılan karayolu taşımacılığı başta olmak üzere tüm lojistik hizmetlerde aksaklıkların yaşanmasına sebep olmaktadır. Normal koşullarda, gemi veya karayolu ile yapılan nakliye, bu aksaklıkların yaşanmaması amacıyla ve ürünlere duyulan ihtiyacın acil olması sebebiyle havayolu taşımacılığına kaymıştır. Ancak havayolu taşıma ücretlerinin salgın öncesine göre 3-5 kat arttığı görülmektedir. THY’nın kargo uçaklarının sayısını sınırlandırması nedeniyle bazı tıbbi malzemelerin, hammadde veya yedek parçaların temini son derece güçleşmiştir. Özellikle bu dönemde THY uçak kargo filosunun süratle attırılması, kargo ücretlerine yapılan 3-5 kat artışın durdurularak fiyatların kriz öncesine çekilmesi sektörümüzü rahatlatacaktır.
Ürün tedarikine ve üretime devam edebilmek için hammadde ve nihai ürün ithalatı yapan tıbbi cihaz sektörü, bu zorlu dönemde artan döviz kurlarından da fazlasıyla olumsuz etkilenmiştir ve etkilenmeye devam etmektedir. Sektörümüz, yurt içinde değiştiremeyeceği ihale ve anlaşmalı satış fiyatları sabit iken, her seferinde daha yüksek fiyatlarla satın alma yapmak zorundadır. Buna ek olarak, son dönemin değişen tedarik koşullarında, arzın yetersiz kalması ve yaşanan belirsizlikler sebebiyle yurtdışından daha önce vadeli ödeme ile tedarik yapılabilen yerlerden, sipariş ve sevkiyat aşamasında peşin ödeme talepleri gelmeye başlamıştır.
Tıbbi cihaz sektörünün içinde bulunduğumuz pandemi sürecinde sağlık hizmetlerine kesintisiz devam edilebilmesinin önündeki en büyük engellerden biri de kamu ve üniversite hastaneleri tarafından satın alınan tıbbi cihazların ödeme vadelerindeki belirsizliktir. Hem ödemedeki bu belirsizlik hem de finansal kaynaklara ulaşma imkanının giderek azalması, şu sıralarda en çok desteğe ihtiyaç duyan tıbbi cihaz sektörünü içinden çıkılmaz bir darboğaza sokmaktadır. Bu nedenle sürdürülebilir bir sağlık ekosistemi için sektörün taşıdığı finansal yükün hafifletilmesi oldukça önemli bir hal almakta ve düzenli bir ödeme sistemine ihtiyaç duyulmaktadır. Sahada bu dönemde fedakârlıkla çalışan personelimiz ile ülkemizin geçtiği bu zor süreçte hizmet devamlılığını sağlamaya çalışırken bir yandan da yaşadığımız finansal yükün hafifletilmesi için desteğe ihtiyacımız var.
Sektörümüz, ülkemize yaptığı ürün ve hizmet yatırımlarına devam ederken, zor zamanlarda da sahip olduğu sorumluluk ve duyarlılık ile birçok finansal yükün altına girerek tüm paydaş kurumlarla birlikte hareket etmektedir.
Tüm bu olumsuz koşullara rağmen tıbbi cihaz sektörü, hastaların daha konforlu ve yüksek standartta sağlık hizmetinden yararlanması ve sağlık ekosisteminin sürdürülebilirliği adına elinden gelen tüm çabayı göstermeye devam etmektedir.
Bununla birlikte, açıklanan Ekonomik İstikrar Kalkanı tedbirleri kapsamında tıbbi cihaz sektörünün yer almaması ve bütün dünyada stratejik olarak nitelendirilip destek gören sektörümüzün içinde bulunduğu zor koşulların ülkemizde göz ardı edilmesi hayal kırıklığı yaratmıştır. Ekonominin mevcut durumundan bütün sektörler olumsuz yönde etkilendiği için bu tebliğ kapsamında sektör ayrımı yapılmaması gerektiğini, sektörümüzün de içinden geçtiği olağanüstü dönem ve yaşadığı finansal sıkıntılar dolayısıyla bu desteğe çok ihtiyacı olduğunu düşünmekteyiz.
Bu vesileyle, Tıbbi Cihaz Sektör Platformu olarak bugüne kadar halk sağlığının etkilenmemesi adına azami dikkat ve özeni gösterdiğimizi, COVID-19 teşhis ve tedavi süreçlerinde de gerekli tüm desteği sağlayarak hasta ve sağlık çalışanlarının güvenliği ve sağlık sisteminin sürdürülebilirliği için çalışmaya devam edeceğimizi belirtmek isteriz.
Türkiye’nin COVID-19 ile mücadelede başarılı olması için gereken bilgi birikimi, deneyim ve kaynaklara sahip olduğunu düşünüyor; tıp bilimi, tıp teknolojileri, sağlık profesyonelleri ve hükümetimizin uyguladığı stratejik ve disiplinli eylem planı sayesinde bu virüsün üstesinden geleceğimize inanıyoruz.