Çağımızın en yaygın rahatsızlıklarından birisi olan bel fıtığını vücudumuz nasıl kendisi oluşturuyorsa, aynı şekilde kendisi yok edebiliyor. Nasıl mı? Sorunlu bölgeye yalancı mikroplar verilerek vücudumuzun o bölgeyi onarması sağlanarak. Proloterapi adı verilen bu yöntemle bel ağrısına neden olan hasarlı doku eski sağlığına kavuşturularak sorun kalıcı olarak ortadan kaldırılıyor.
Kabul edelim, bazen masa başında kaç saat geçirdiğimizi sayamaz hale geldik. Yetiştirilmesi gereken işler, bitmeyen mesailer, son dakika toplantıları derken o masanın başından bir türlü kalkamıyoruz. Ufak bel ağrılarımız bu sırada kronikleşiyor. Yanlış duruş, egzersizden yoksun bir yaşam tarzı ve aşırı stres bir olup omurgamızın üzerindeki yükün giderek artmasına yol açıyor. Ve bir gün o ağrılar kronikleşiyor. Ortaya çıkan bu ağrıların fıtığın habercisi olduğunu söyleyen Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Hasan Doğan, günümüzdeki önemli tedavi yöntemlerinden olan Proloterapi ile şiddetli bel ağrısına neden olan hasarlı dokunun ameliyata gerek kalmadan eski sağlığına kavuşturularak sorunun tamamen ortadan kaldırılabileceğini belirtiyor.
Vücut uyarıldığında, sistem kendini yeniliyor ve hasarlı alan tamir ediliyor.
Dr. Hasan Doğan; “Proloterapi yönteminde hasarlı dokuya enjekte edilen özel bir solüsyonla doku yenilenmesi oluşturuyoruz. Bu yenilenme uyuyan tamir hücrelerinin uyandırılmasıyla tetikleniyor. Böylelikle, gerek kıkırdak dokuda, gerekse kollajen bağların oluşmasında ve tamirinde yeni bir süreç başlıyor. Hasarlı dokular da hızla onarılmaya ve yenilenme başlıyor. Bu yöntem ile yıllar içinde yıpranmış olan bağlar tekrar eski sağlıklı günlerine kavuşmakta, omurga üzerindeki bası kalkmakta” açıklamasında bulunuyor.
Ameliyat Riski Taşıyan Hastalar İçin Risksiz Tedavi İmkanı
Doğal bir tedavi yöntemi olan Proloterapi’nin hemen hemen hiçbir yan etkisinin olmadığının altını çizen Dr. Hasan Doğan, şöyle devam ediyor: “Ameliyat olması riskli olan kalp, tansiyon ve şeker hastalarının yanı sıra aşırı kilo sorunu olanlarda da fıtığın kaynağına inilerek birkaç seansta hasta fıtıktan kurtularak ağrısız sağlıklı günlerine kavuşuyor” diyor.
Uzm. Dr. Hasan Doğan, Proloterapi yönteminin 1930 yıllardan itibaren ABD’de yaralı askerlerin tedavisinde kullanılmaya başlandığını söyleyerek, “Vücuda unuttuğu görevi tekrar hatırlatıyoruz” Proloterapi; yenilenme, eski haline getirme anlamına geliyor. Ağrının kaynağı olan hasarlı bölgeye onarıcı hücrelerin gelmesini tetikleyerek dokuların hızla kendisini yenilemesini sağlamak ve böylece eklem, tendon ve kas ağrılarını gidermek olduğunu vurguluyor. Doğan, tedavinin uygulanışı hakkında da şu bilgileri veriyor; “hasarlı bölgeye içine özel bir solüsyon enjekte ediyoruz. Böylece eklemlerde, tendonların kaslarla birleşme noktalarında ve kasların kemiğe yapışma yerlerinde bağışıklık sistemini harekete geçiren bir uyarı oluşuyor. Oluşturulan bu yapı da vücudun tamir mekanizmasını tetikliyor. Böylece gerek kıkırdak dokusunda gerekse kollajen fibrillerin oluşmasında ve tamirinde yeni bir süreç başlıyor” açıklamasında bulunuyor.
Bilimsel Proloterapi Derneği Başkanı Hasan Doğan, bel ağrısı görülme sıklığının çalışan kesimde yüzde 50’lere kadar ulaştığına dikkat çekiyor.
Uzm. Dr. Hasan Doğan, bel ağrısından korunmak ve fıtık oluşumunu önlemek için doğru duruş ve vücudu iyi kullanma alışkanlıklarının kazanılması gerektiğinin altını çiziyor.
Bel Ağrılarından Korunmak İçin Alınabilecek Önlemler
Dr. Doğan, bel ağrısından korunmak için alınması gereken önemleri şu şekilde sıralıyor:
-Bilgisayar kullanırken dik oturmalı, zaman zaman çalışmaya ara vermeli ve çalışma sonrasında egzersiz yapmalısınız.
– Kötü duruşun sırttaki kamburluğu, beldeki içe çöküklüğü artırdığı unutulmamalı.
-Sık sık pozisyon değiştirmeli, özellikle belinizin normal eğimini korumaya özen göstermelisiniz. Uzun yol yolculuklarında bel çukurunu destekleyen yastık kullanılmalı.
-Taşıyacağınız yükleri eşit olarak bölmelisiniz.
-Fazla kilolarınızı vermelisiniz.
-Yerden bir şey alırken dizlerinizi büküp çömelmelisiniz.
Yükü, belinizle değil, bacaklarınızla kaldırmaya özen göstermelisiniz.
Ağırlığı mümkün olduğu kadar belinizden yukarıda tutmalısınız.
-Dönmeniz gerekiyorsa belinizle değil, vücudunuzla dönmelisiniz.
-Ağır cisimleri çekmemeli, itmemeli ve yukarı kaldırmamalısınız.
-Otururken sırtınızı mutlaka bir yere yaslamalısınız.
-İşyerinde sürekli oturarak çalışıyorsanız, bu durumun beliniz için sakıncalı olduğunu unutmamalı ve mutlaka ara sıra kısa da olsa yürüyüş yapmalısınız. Araştırmalar, günlük mesaisinin büyük bir kısmını oturarak geçirenlerde bel fıtığına yakalanma riskinin, ayaktakilere oranla daha fazla olduğunu ortaya koyuyor. Otururken belinizi yastıkla desteklemenizde fayda var.