2 bin yıl önce Antik Yunanistan’da Hipokrat tarafından kullanılan ve vücudun kendi kendini iyileştirmesi prensibinden ortaya çıkan Proloterapi yöntemi, günümüzde bel fıtığı tedavisinde ameliyatsız kalıcı çözüm sağlıyor.
Uzm. Dr. İlker Solmaz, bu tedavi yöntemiyle vücudun bel fıtığına neden olan hasarlı dokuyu kendi kendine iyileştirdiğini ve böylece cerrahi müdahaleye gerek kalmadan ve ileride fıtığın tekrarlama ihtimali olmadan kalıcı iyileşmenin sağlandığını açıklıyor.
Tüm gün masa başında hareket kısıtlılığı içinde çalışmak, egzersizden uzak yaşam ve yanlış duruş şekli nedeniyle omurgayı birbirine bağlayan bağlar yıpranmaya başlar ve bu durum karşımıza bel ağrıları olarak çıkar. Çoğumuz bel ağrılarını ağrı kesiciler ile geçiştirmeye çalışırız. Bedenimizin bize hangi hastalığın sinyalini verdiği duymazdan geliriz. Ancak bir süre sonra zayıflayan bağlardan dolayı omurganın taşıdığı yük artar ve omurga arasında yatak görevi gören disk dışarı doğru çıkarak bu durum bel fıtığına dönüşür. Ağrılar aslında bel fıtığının habercisidir.
Bel Fıtığında Kalıcı İyileşme, Hasarı Kaynağından Yok Etmekle Mümkün
Dayanılmaz ağrılar ve hareket kısıtlılığı yaşatan bel fıtığı rahatsızlığının tedavisinde ameliyatın kesin çözüm olmadığını, cerrahi müdahale sonrasında da fıtığın ilerleyen süreçte tekrar ortaya çıkabildiğini belirten Türkiye Proloterapi ve Ağrı Kliniği Direktörü Uzman Doktor İlker Solmaz, kalıcı iyileşmenin fıtığı kaynağından yok etmekle mümkün olacağını söylüyor. Uzm. Dr. İlker Solmaz, ilk kez tıbbın babası Hipokrat’ın uyguladığı hasarlı bölgede yalancı mikrop oluşturma yöntemi olan ve vücudun kendi kendini iyileştirme mekanizmasını devreye sokan Proloterapi yöntemi ile bel fıtığını ameliyatsız, kalıcı olarak tedavi etmenin mümkün olduğunu belirtti.
Kökleri 2 bin yıl öncesine dayanan ve ağrıya neden olan hasarlı dokuda inflamasyon ( iltihap ) oluşturma yöntemi ile uygulanan tedavi, vücudun kendi kendini yenilemesi prensibinden yola çıkıyor. Yaralı bir askeri tedavi etmek için omzuna kızgın demir batırarak yaralı bölgede iltihap oluşturarak vücudun iyileştirme mekanizmasını tetikleyen Hipokrat’ın temellerini attığı Proloterapi tedavi yöntemi, 1930’lu yıllarda Amerika’da savaş zamanı yaralı askerler için de uygulanıyordu. 1950’li yıllarda Dr. George Hackett’ın ‘Proloterapi’ adını verdiği ve geliştirdiği tedavi ile hasarlı bölgede kan akımının artışı sağlanıyor ve bölgeye gelen onarıcı hücrelerle hızla doku iyileşmesi ve yenilenmesi başlıyor. Böylelikle eklem, tendon ve kas ağrıları kalıcı olarak tedavi edilebiliyor.
Koruyucu Tedaviyle Bel Fıtığı Oluşmadan Önlenebilir
Doğal bir ağrı tedavisi yöntemi olan Proloterapi hakkında bilgiler veren Uzm. Dr. Solmaz; “Bel fıtığının oluşum sinyallerinin verildiği ağrılı dönemde uygulanacak Proloterapi tedavisi ile fıtığın kalıcı olarak oluşumu önlenebilir” açıklamasında bulunuyor. Yenilenme ve onarım anlamına gelen Proloterapi tedavi yöntemi hakkında bilgiler veren İlker Solmaz şu açıklamalarda bulundu; “Proloterapi ile, bel ağrısına neden olan hasarlı doku üzerine, içinde şekerli su karışımının bulduğu solüsyonu enjekte ediyoruz. Şekerli su enjeksiyonu sonrası hasarlı bölgede yalancı mikrop oluşumu gerçekleşiyor. Vücut, bu yalancı mikrobu yok etmeye çalışırken aynı zamanda hasarlı dokuların onarılmasını, yenilenmesini ve iyileştirici hücrelerin hızla artışını sağlıyor. Böylece mikrop yok edilirken hasarlı bölgede tedavi edilmiş oluyor“.
Bel Ağrısının Görülme Asıklığı Çalışan Kesimde Yüzde Elli Daha Fazla
Uzm. Dr. İlker Solmaz, bel ağrısının yetişkinlerde görülme sıklığının yüzde 15 ile 20 iken, bu oranın çalışan kişilerde yüzde 50’lere kadar ulaştığı bilgisini vererek, bel fıtığına yakalanmamak ve bel ağrılarından kurtulmak için alınması gereken önlemler hakkında da önemli tavsiyelerde bulundu.
Proloterapi Uzmı Dr. İlker Solmaz Bel Ağrılarından Korunmak İçin Alınabilecek Önlemleri Şu Şekilde Sıralıyor:
Bilgisayar kullanırken dik oturun, zaman zaman çalışmaya ara verin, çalışma sonrasında egzersiz yapın.
•Sırtınızı ve belinizi düz tutun.
•Sık sık pozisyon değiştirin. Özellikle belinizin normal eğimini korumaya özen gösterin.
•Taşıyacağınız yükleri eşit olarak bölün. Asla ağır cisimler kaldırmayın.
•Yerden bir şey alırken eğilmeyin, dizlerinizi büküp çömelin. Yükü, belinizle değil, bacaklarınızla kaldırmaya özen gösterin. Ağırlığı mümkün olduğu kadar belinizden yukarıda tutun.
•Ağır cisimleri çekmeyin, itmeyin ve yukarı doğru kaldırmayın.
•Koltuğa düzgün oturun. Gerekirse bel kıvrımınıza uyan bir yastıkla belinizi takviye edin. Otururken sırtınızı mutlaka bir yere yaslayın.
•İşyerinde sürekli oturarak çalışıyorsanız, bu durumun beliniz için sakıncalı olduğunu unutmayın ve mutlaka ara sıra kısa da olsa yürüyüş yapın. Araştırmalar, günlük mesaisinin büyük bir kısmını oturarak geçirenlerde bel fıtığına yakalanma riskinin, ayaktakilere oranla daha fazla olduğu ortaya koymaktadır.