AstraZeneca tarafından da tüm Avrupa’da desteklenen Hızlı Davran Hayatını Kurtar (Stent for Life) projesi Türkiye’de 3 yılını doldurdu.
Proje ülkemizde Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı ve 9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Kozan başkanlığında ve Bezmi Alem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı, Kardiyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ömer Göktekin sorumluğunda yürütülüyor. Aynı zamanda Türk Kardiyoloji Derneği Girişimsel Kardiyoloji Birliği Gelecek Başkanı Sayın Prof. Dr. Ömer Göktekin, projenin çıkış noktasını, hedeflerini ve Türkiye verilerini paylaştı.
Hızlı Davran Hayatını Kurtar (Stent for Life) Projesi nasıl bir ihtiyaca cevap veriyor?
Prof. Dr. Göktekin, Akut Koroner Sendrom (AKS)’nin topluma ağır bir yük getirdiğini ve AKS ölüm oranlarının ülkemizde yüksek oluşunun birden çok nedene bağlı olduğunu belirtti ve ‘Hızlı Davran Hayatını Kurtar’ projesinin tüm bu nedenleri ortadan kaldırmaya yönelik çok yönlü bir program olduğunu vurguladı.
Toplum bilgilendirme kampanyaları hastanın tedaviye ulaşma süresini kısaltıyor
‘Hızlı Davran Hayatını Kurtar’ projesinin Türkiye’de 2009 yılında toplam 18 il 23 merkez ile başladığını belirterek ülkemizdeki uygulamalara değinen Prof. Dr. Göktekin, “Projenin birden çok ayağı var. Bunlardan biri toplumu bilinçlendirmek ve hasta / hasta yakınlarının hastaneye ulaşmak için 112’yi arayarak ambulans çağırmalarını sağlamaktır” dedi. Prof. Dr. Göktekin şöyle devam etti: “Bir diğer hedefimiz ise toplumda kalp krizi olarak bilinen ve çok sık görülen akut koroner sendrom belirtileri konusunda toplumumuzu bilinçlendirmek ve böylece hastaların yaşadıkları sağlık sorunlarında hastaneye gitmesini sağlamak. AKS dediğimiz şey kalp krizi! Bunun içerisinde ani kalp durmaları olabiliyor. Bazen hastalarda, hastayı da endişelendiren şiddetli göğüs ağrısı olur, bu durumda hastalar zaten hastaneye gitme ihtiyacı duyarlar ancak burada kendi imkanları ile değil mutlaka ambulans ile hastaneye gitmeliler. Hastalarımız kendi imkanlarıyla veya akrabalarının yardımıyla hastaneye gitmeye çalışmasınlar” dedi. Ayrıca bazen hastaların da kalp krizi geçirirken kendini midede gaz şikayeti var veya yediğim bir şey dokundu diye avuttuğunu belirten Prof. Dr. Göktekin, “İnsanların bu tür şikayetlerde de akla kalp krizini getirmeleri önemli” dedi.
Hastaların % 30’unu ilk bir saat içerisinde kaybediyoruz
Hekimlerin sıklıkla karşılaştığı bir durumdan örnek veren Prof. Dr. Göktekin, “Hasta kalp krizi geçiriyor ve evde oğlunun işten gelmesini bekliyor veya taksiyle hastaneye gitmeye çalışırken hastanın kalbi duruyor. Bu anda ilk beş dakika içerisinde müdahale edemezsek kalbi kurtarsak bile beyinde büyük hasar oluşmuş oluyor. Oysa hasta 112 tarafından ücretsiz tahsis edilen ambulanslarla hastaneye gelse ve yetkili personel tarafından gerekli teçhizatla donatılmış bir ortamda gerekli ilk müdahaleyi almış olsa hayati tehlikeyi atlatabilir. Dolayısıyla kalp krizi geçiren hastanın muhakkak ambulansla hastaneye gitmesi gerekmektedir” dedi.
‘Hızlı Davran Hayatını Kurtar’ projesinde üç temel hedef bulunuyor:
1. Türk Halkı’nın toplumda kalp krizi olarak adlandırılan Akut Koroner Sendrom belirtileri konusunda bilinçlenmesini sağlamak
2. Hastalarımıza acil durumlarda hastaneye 112’yi arayarak ambulans ile gitmelerinin hayati önem taşıdığını aktarmak
3. 112’yi arayarak ambulans aracılığı ile hastaneye ulaşan hastalarımızın rahatsızlıklarının kalp krizi olması durumunda ambulansın ilgili hastayı doğrudan anjiyo yapılan merkezlere ulaştıracakları konusunda toplumu bilgilendirmek
Bu üç temel hedef konusunda bilgi veren Prof. Dr. Göktekin, “’Hızlı Davran Hayatını Kurtar’ temelde kalp ile ilgili tüm yolların hastadan başlayarak akıcı biçimde çalışması ve hastanın mümkün olan en kısa sürede, en az zararla durumdan kurtulabilmesinin sağlanması için gerekli ağın işlerliğini sağlamayı hedefliyor. Bu sistemin hızlı ve eksiksiz işlemesi çok önemli çünkü hasta ne kadar kısa sürede tedavi edilirse o kadar az kalp zararı olacak ve hasta daha başarılı bir iyileşme yaşayacak. Diyelim ki hekim hazır bekliyor ama hasta 8 saat sonra gelmiş… Bu durumda acil müdahaleden bahsedilebilir mi? Veya hasta önce bir polikliniğe gitmiş oradan başka bir hastaneye sevki beklemiş orada da hastaya müdahale edilememiş… Ardından hasta doğru tedaviye ulaşana kadar yollarda 3 – 4 saat kaybetmiş… Ya da hastanın ağrısı varmış ama hasta evinde geçer diye beklemiş ve istirahat etmiş, 15 – 16 saat sonra ağrı geçmeyince gelmiş. Dolayısyla kalp krizi sırasında en kıymetli saatler boş yere geçiyor ve kurtarılabilir kalp bölgeleri de elden gidiyor. ‘Hızlı Davran Hayatını Kurtar’ bütün bu sorunları iyileştirme projesidir” dedi.
“Sağlık Bakanlığı bu projede en büyük paydaşımız”
Kalp krizinin en hızlı ve en iyi şekilde tedavi edilmesinde kardiyologların çabası yanında, Sağlık Bakanlığı’nın etkisi ve önemi çok fazla. Bu konuda Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve ambulanslardan sorumlu olan Acil Hizmetler Genel Müdürlüğü çok duyarlı ve çok bilinçli şekilde planlamalar yapıyor. Bölgelerde hangi kalp merkezlerinin bu işi yapacağının belirlenmesi hangi şehirdeki hastaların hangi anjiyo merkezine gitmesi gerektiğinin belirlenmesi, bu merkezlerde 7 gün 24 saat uzman kardiyolog temin edilip hiç beklemeden hastanın anjiyoya alınmasının sağlanması Sağlık Bakanlığı tarafından belirleniyor… Bakanlık bu konuda son derece duyarlı bir şekilde çalışıyor. Ülkemizde kalp krizi oranına göre, anjiyo merkezinin eksik olduğu yerler belirlendi ve bu bölgelerde gerekli iyileştirmeler için girişimler başladı. Burada Sağlık Bakanlığı’nın liderliği son derece önemli zira anjiyo laboratuvarların çoğu Sağlık Bakanlığı’na bağlı ve aktif çalışan kardiyologların büyük bir bölümü Sağlık Bakanlığı mensubu. Aynı şekilde 112 de Sağlık Bakanlığı’nın bir hizmeti diyerek hasta, hekim, dernek, firma ve kurumların işbirliğinin önemine değinen Prof. Dr. Göktekin, “Bunlar büyük ve zor işler. Şu ana kadar alınan mesafe çok önemli. Ancak daha alacak çok yolumuz var. Bunun için birçok kurum elele veriyor; ama bu kolay bir iş değil, bir – iki senede tamamlanır diyemeyiz. Bu Avrupa ülkelerinde de kolay olmadı. Çek Cumhuriyeti gibi nüfusu az, yüzölçümü küçük ülkelerde bu iş daha kolay başarıldı. Ancak Almanya, Fransa, İspanya gibi daha büyük nüfus ve yüzölçümüne sahip ülkelerde bizde olduğu gibi kalp krizi tedavisi istenilen seviyede değil. Amacımız bu ülkelerden önce ilgili tedavi ağını tamamlamak ” dedi.
Türkiye’nin “kalp krizi acil kurtarma haritası” çıkartıldı
Prof. Dr. Göktekin, ”Bakanlıkla kalp krizi tedavisine yönelik bir harita yapıldı. Türkiye’nin herhangi bir köyünde veya ilçesinde bir hasta, kalp krizi geçirirse hangi merkeze gitmesi gerektiği belli. Bu çalışma için reel bir harita yapmak, köylerin köyün bağlı bulunduğu ile göre değil de ulaşım yollarına göre güzergah belirlemek çok önemli bir çalışmaydı. İyi bir başlangıç yapıldı. Uygulamada elbette daha gelişim alanlarımız bulunuyor.” dedi.
Ambulanslar artık daha donanımlı olacak
Sağlık Bakanlığı ile yapılan toplantılar sonrasında AKS hastalarında hızlı tanıyı sağlamak ve zaman kaybını engellemek için tüm ambulanslara EKG cihazı alımı kararlaştırıldığını da sözlerine ekleyen Prof. Dr. Göktekin, tedaviye ulaşmadaki gecikmelerin bir nedeninin de PKG ve trombolitik tedavi yapılabilen merkezlerin 7/24 çalışamaması olduğunu belirtti.
Yeni hedefler
‘Hızlı Davran Hayatını Kurtar’ projesine dahil olan merkezlerin bir kısmının çeşitli nedenlerle 7 gün, 24 saat hizmet verememesinin önemli bir eksiklik olarak vurgulanabileceğini ileten Prof. Dr. Göktekin şöyle devam etti: ”Ülkemizde daha önce yapılmış çalışmalar ile karşılaştırıldığında ’Hızlı Davran Hayatını Kurtar’ projesi sonrası hastaneye ulaşma, tanı ve tedaviyi alma sürelerinde yüz güldürücü sonuçlara ulaşıldığı gözlenmektedir. Hedefimiz ’Hızlı Davran Hayatını Kurtar’ projesinin yürümekte olduğu illerde merkezlerimizin başarılarını devam ettirmesi ve 7 gün, 24 saat çalışan merkezlerin de sayılarının artırılması konusunda gerekli düzenlemelerin planlanmasıdır. Zira uzun dönemde bu projeyi tüm illerimizde uygulamayı istiyoruz.”