Kalem tutamama, yürürken bir ayağın sık sık tökezlemesi, ruh hali değişikliği sanılan ağlama ve gülme nöbetleri… Günlük işlerde zorlanma ile kendini gösterebilen ALS hastalığının kesin bir tedavisi bulunmuyor. Ancak mevcut tedavilerle rahatsızlığın seyri yavaşlatılabiliyor.
Memorial Ankara Hastanesi Nöroloji Bölümü’nden Doç. Dr. Funda Uysal ALS (Amytrofik Lateral Skleroz) hastalığı ile ilgili merak edilenleri anlattı.
Yaşamı bir anda çekilmez kılabilir
Halk arasında motor nöron hastalığı olarak da bilinen ALS, merkezi sinir sisteminde ve omurilikte motor sinir hücrelerinin kaybıyla ortaya çıkan bir hastalık olarak bilinmektedir. Travmalar, hormonal bozukluklar, virüsler, kanser ve toksik ajanlar gibi pek çok etkenin ALS hastalığına yol açtığından şüphelenilmektedir. Ancak hastalık pek çok faktöre bağlı olarak gelişebilir. ALS küçük bulgularla sinsi bir şekilde başlamaktadır. Örneğin kolda, elde, bacakta güçsüzlük; gündelik işlerde yaşanılan aksaklıklar, kavanoz açarken eldeki güç kaybı, yazı yazarken kalemi tutamama veya yürürken bir ayağın sık sık tökezlemesi başlıca belirtilerdir. Kaslarda seyirme ve kramplar bu belirtilere eşlik edebilir. Beyin sapındaki nöronların tutulmasıyla konuşma ve yutma güçlüğü hatta kontrol edilemeyen ağlama ve gülmeler olabilir.
ALS 50’li yaşlarda başlıyor
Hastalık dünyanın her yerinde ve her kesimden insanda görülebilmektedir ancak erkeklerde kadınlara oranla biraz daha sık rastlanmaktadır. ALS’ye yakalanma riski ortalama 50’li yaşlarda başlamaktadır. Ancak, çok genç yaşta da, çok ileri yaşta da ALS görülebilir. ALS hastalığının yüzde 90’ı bireysel, yüzde 10’u ailesel kökenle gelişmektedir. Ailesel olanlar biraz daha erken başlayabilir. Tanı konduktan sonra beklenen yaşam süresi ortalama 4-6 yılla sınırlı olmakla beraber, 20 yıl veya daha uzun yaşayan olgular da bildirilmiştir.
Hastalık belirli ölçüde kontrol altına alınabilir
ALS için henüz bir tedavi bulunamamıştır. Ancak ilaç tedavisi uygulanabilmektedir. Yeni geliştirilen ilaçlarla ALS’nin seyrinin çok daha yavaşlayacağı öngörülmektedir. ALS için uygulanan diğer tedavi yöntemleri, hastaların daha iyi bir hayat sürmesini ve hastalığın semptomlarını hafifletmeyi amaç edinmiştir. Destekleyici olan yöntemlerden en etkilisi, doktor, fizyoterapist, beslenme uzmanı ve hemşirelerden oluşan bir ekip yaklaşımıdır. ALS’de mevcut kas kitlesini korumak ve kas gücünü artırmaya yönelik fizyoterapiler, konuşma terapileri, hasta ve ailesine sağlanan psikolojik destek bu anlamda çok önemlidir.