Türkiye’de insanların sadece yüzde 8,5’i hayatlarından çok memnun. Yüzde 53’ü mutlu olduğunu söylüyor, yüzde 40’ lık dilim ise mutsuz.
Türkiye İstatistik Kurumunun aralıklı zamanlarla tekrarladığı anket sonuçlarına göre Türkiye’de yaşayan insanların mutluluk oranları belli oldu. Buna göre, yüzde 8’lik dilimde çok mutlu olanlar, yüzde 53’lük dilimde memnun olanlar var. Yüzde 40’lık gibi büyük bir dilimde ise mutsuz olanlar var. Eğitim, danışmanlık ve koçluk hizmeti veren ŞAPKA’nın kurucusu Müge Çevik, bu durumun memnuniyet ve mutluluk kavramlarının birbirinden ayrılmamasından kaynaklandığını belirtiyor ve ekliyor; “Hayatta bizi nelerin mutlu ettiğini bilmeden, bu mutluluğa sahip olmak için ne yapmamız gerektiğini de çözmemiz imkansız.”
MUTLULUĞUMUZUN KAYNAĞI 2. VEYA 3. KİŞİLER!
Hayatı “ben merkezli” görmeyenlerin çoğunlukta olduğu bir toplum yapısına sahibiz.
Türkiye’de kendi var oluşunu yetersiz görüp, hayatındaki 2. Veya 3. kişilere bağlı olarak mutlu olan insanlar çoğunlukta.
Türkiye’de mutluluk kavramını değerlendiren kişiler, mutluluk kaynağının çoğunu aile bireylerinin oluşturduğunu belirtiyor. Buna karşılık sadece yüzde 1.8’lik dilimde mutluluğun kaynağını kendisi olarak görenler var. Buradan hareketle de geri kalan yüzde 98,2’lik dilim, mutluluğu başka insanların varlığı ile özdeşleştiriyor.
MUTLULUK MU MEMNUNİYET Mİ?
Günümüzde bu iki kavram aynı anlamda da kullanılsa da aralarında ciddi farklar var. Memnuniyet, dışarıdan bir etki ile oluşuyor ve bu duruma zihnimiz karar verebiliyor. Ancak mutluluk, tamamen içimizde oluşan ve sadece bize bağlı olan bir duygu hali.
Türkiye’de sağlık, para, evlilik ve kariyer gibi alt kırımlarla toplam memnuniyet düzeyinin bulunduğu anket sonucunda insanların yüzde 40’ı bulundukları durumdan ve sahip olduklarından memnun. Geriye kalan kısım bu memnuniyeti yaşamıyor. Memnuniyetsizliğin nedeni ise; ya insanların sahip olduklarının farkında olmaması, ya da sahip olduklarının, onların sahip olmak istedikleri şey olmaması! Eğitim, Danışmanlık ve Koçluk hizmetlerini tek çatı altında sunan ŞAPKA’nın kurucusu Müge Çevik; yapılması gerekenin insanların kendi kriterlerini belirlemesinden geçtiğini, aksi takdirde kişilerin hayatlarında aldıkları başarılardan bile memnun olmayacaklarını ifade ediyor.
Memnuniyetinizi Belirlemek için ŞAPKA’dan Küçük Tüyolar !
Çevik’e göre; “Memnuniyet kriterleri aileden, arkadaşlardan ya da toplumun kararlarından değil kişinin kendi kararları ile belirlenmelidir. Bu kriterleri değerlendirirken ise kişinin kendi seçimi mi yoksa öğretilen gereklilikler mi olduğu konusunda kendi ile yüzleşmesi gerekir.” Bu noktada yardımcı olacak başlıca iki temel madde ile düşünülebilir;
1) Hayatta bizi nelerin memnun edeceğinin türetilebilir bir listesini oluşturmak. (neleri seviyorsunuz? Nasıl vakit geçirmek hoşunuza gidiyor? Nasıl bir hayat istiyorsunuz?)
2) Oluşturduğunuz listedekilerden hangilerine sahip olduğunuzu değerlendirmek.
Şapka’nın kurucusu Müge Çevik, kişilere şu tavsiyeleri veriyor;“ Yapmış olduğunuz liste ile sahip olduklarınız arasında uçurumlar varsa, bu listedekilerden birinin gerçekleşmesi sizi sadece kısa bir süre için memnun kılacaktır. Ancak, listenizdekilere ulaşmak için belirli bir hedef planınız olduğu takdirde elde ettiğiniz her madde sizin için uzun süreli motivasyon kaynağı olacaktır. Listenizdeki maddelerden herhangi birinin gerçekleşmesi, sizi tam da memnun olacağınız hayata taşıyacak birer basamak haline gelecektir. Olmak istediğimiz insan olmadığımız sürece bizi hiçbirşey mutlu edemez ama pek çok şey kısa süreliğine memnun edebilir. Buna göre de mutluluk kendimizi olmak istediğimiz insan haline getirene dek imkansızdır. Bunu dışarıdan birinin başarmasını beklemek ise boşunadır. Temel olan kendimize dürüst davranmamızdır. Memnuniyetsizliklerimiz için de aynısı söz konusudur. Memnuniyet kriterlerini ailemizin, arkadaşlarımızın, toplumun değil kendimizin belirlemesi şarttır. En güzel arabalara binmek, en lüks yerlere seyahat etmek ve daha çok para kazanmak zorunda olmak, bizim seçimimiz midir yoksa bize öğretilen gereklilikler midir bu konuda kendimizle yüzleşmemiz gerekir.”