Avrupa Endokrinoloji Derneği’nin en önemli bilimsel faaliyetlerinden biri olan Mezuniyet Sonrası Eğitim Toplantılarının onikincisi, Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği ev sahipliğinde, 18-21 Ekim 2012 tarihleri arasında Antalya’da gerçekleştirildi.
Endokrinolojide son gelişmelerin ele alındığı bu ortak toplantı için her biri alanında Avrupa’nın en önde gelen isimleri olan 16 yabancı konuşmacı ve Brezilya’ dan Bangladeş’ e kadar 20’nin üzerinde değişik ülkeden delege Antalya’ da buluştu.
Kurs kapsamında düzenlenen basın toplantısında; Ilpo Huhtaniemi (Avrupa Endokrinoloji Derneği YK üyesi), Sadi Gündoğdu (TEMD Başkanı), Bülent Okan Yıldız (TEMD Genel Sekreteri), Peter Trainer (Avrupa Endokrinoloji Derneği Eğitim Komitesi Başkanı) önemli bilgiler verdiler.
Toplantıda endokrinoloji (hormon hastalıkları) uzmanları tarafından kapsamlı olarak değerlendirilen hastalıklar şöyle idi;
•Diyabet, prediyabet ve metabolik sendrom
•Obezite
•Guatr ve diğer tiroid hastalıkları
•Kolesterol metabolizma bozuklukları
•Hormon bozukluklarına bağlı hipertansiyon
•Vücuttaki diğer bütün hormon salgılayan endokrin bezleri kontrol eden hipofiz bezi hastalıkları (örneğin erişkinde büyüme hormonu fazlalığı ya da eksikliği)
•Metabolik kemik hastalıkları ve osteoporoz
•Kadın ve erkekte cinsel fonksiyon ve üremeyi etkileyen hormon hastalıkları (kadınlarda kısırlığın en sık nedeni olan ve vücutta istenmeyen tüylenmeye neden olan polikistik over sendromu gibi)
•Kadınlık ve erkeklik hormonu tedavileri
•Steroidler
•Spor ve performans artırıcı hormon kullanımı
Diyabet, prediyabet ve metabolik sendrom
Türkiye’ de diyabet görülme sıklığı son 10 yılda 2 kat artış göstermiştir. Bugün ülkemizde her 7 erişkinden biri diyabetli iken yaklaşık her 3 erişkinden birinde de prediyabet dediğimiz gizli şeker bulunmaktadır.
•Prediyabetli bireylerin yarısında 10 yıl içinde diyabet gelişir.
•Prediyabetli bireylerin %93’ ü durumun farkında değil.
•Dünyada erişkin nüfusun %8-9’ u. Türkiye’ de erişkin nüfusun %30’u prediyabetlidir.
•25000’den fazla katılımcı ile gerçekleştirilen DECODE çalışması verilerine göre tokluk şekerinin yüksekliği erken ölüm için bağımsız risk faktörüdür. Çalışma süresince tokluk şekeri yüksek olanların normal olanlara göre kalp damar hastalıklarından ölüm ihtimali %50 daha fazla saptanmıştır.
•Prediyabeti olan bireyde olmayana göre kalp krizi ve felç riski %50 daha fazladır.
•Yalnızca hareketli yaşam ile 1.5 milyon prediyabetlide diyabet gelişimi önlenebilir.
Diyabet gelişiminde hareketsiz yaşam çok önemli bir risk faktörü olarak öne çıkmaktadır. Türkiye’de her 10 erişkinden 8’ i hareketsiz bir yaşam sürdürmektedir. Dünya Sağlık Örgütünün çok yakın zamanda yayınlanan verilerine göre yalnızca fiziksel aktivitenin artırılmasıyla Türkiye’ de prediyabeti olan yaklaşık 14 milyon bireyin 1,5 milyonunda diyabet gelişimi önlenebilir.
OBEZİTE
Bağırsak florası kilo alımı ve diyabet ile ilişkili
Dünyada ve Türkiye’ de salgın hastalık durumundaki obezite gelişiminde hareketsiz yaşam ve sağlıksız beslenmenin yanında bağırsak florasının da rol oynadığı belirtiliyor. Physiology dergisinde 27 Ekim 2012 tarihinde online olarak yayınlanan bir makaleye göre bağırsak florasindaki 4 milyondan fazla gen ürünü insan bağışıklık sistemiyle etkileşerek metabolik bir infeksiyon durumu meydana getiriyor ve böylelikle obezite ve diyabet riski artıyor.
Erken yaşta antibiyotik kullanımı yetişkin yaşta obezite riskini artırıyor olabilir.
2012 Ağustos’ta Nature Dergisi’nde yayınlanan çalışmaya göre farelere yaşamlarının erken döneminde verilen düşük dozda antibiyotik yağ kütlelerinde %15’lik bir artışa neden oluyor.
HİPERTANSİYON
Hipertansiyonlu bireylerin %3-4’ ünde kan basıncı yüksekliği endokrin nedenlere bağlı olabilir. Ani başlayan, ilaçla zor kontrol edilebilen ve aile öyküsü olmayan hipertansiyon hastalarında endokrin nedenler akılda tutulmalıdır.
Bu grup hastaların çoğunda altta yatan hormonal hastalık tedavi edildiğinde tansiyon ilacı kullanımına ihtiyaç kalmayabilir.
Hipertansiyonla ilişkili hormonal hastalıklar arasında en başta böbreküstü bezinden kan basıncına etki edecek şekilde fazla hormon salgılanması yapan primer aldosteronizm, feokromositoma ve Cushing sendromu bulunur. Bunun yanında tiroid bezinin az ya da fazla çalışması ve büyüme hormonu fazlalığı (akromegali) tansiyon ile ilişkilidir.
Hipertansiyona neden olan hormonal hastalıkların her birinin kendine özgü belirtileri vardır.
HİRŞUTİZM
Kadınlarda istenmeyen tüyler hormonal hastalık belirtisi mi?
Kadınlarda terminal kılların erkek tipi dağılım gösterir şekilde artışına hirşutizm adı verilir. Hirşutizm görülme sıklığı, %5-15 arasındadır. Kadınlarda erkeklik hormonu fazlalığı bozukluklarının en sık kullanılan tanı kriteri olan hirşutizm, yaşam kalitesini olumsuz etkiler ve ciddi psikolojik morbiditeye yol açabilir.
KIL GELİŞİMİ
İnsan vücudunda avuç içleri, ayak tabanları ve dudaklar dışındaki tüm bölgelerde kıl follikülleri bulunmaktadır. İnsan vücudunda 1 milyonu kafada olmak üzere 5 milyon kıl follikulu bulunur. Kıl folliküllerinin tamamına yakını doğumda mevcuttur ve bu aşamadan sonra kıl sayısında artış olmaz. Her bir kıl follikülüne bir ya da daha fazla sebase gland bağlıdır ve tüm bu yapıya pilosebase ünite (PSU) adı verilir. Hirşutizm androjen üretiminde artış ve/veya PSU’nun androjenlere duyarlılığında artış sonucu ortaya çıkmaktadır.
Hirşutizm şüphesi olan kadınlarda kıllanma tipinin ve gelişiminin görsel olarak değerlendirilmesi için çeşitli metotlar önerilmiş olmakla birlikte en sık kullanılan modifiye Ferriman-Gallwey (mFG) hirşutizm skorlama sistemidir. Bu sistemde vücutta dokuz farklı bölge (üst dudak, çene, göğüs, üst ve alt sırt bölgeleri, üst ve alt abdomen, kol ve uyluk) terminal kıllanma durumuna göre 0-4 arasında skorlandırılır. Terminal kıl bulunmaması 0 olarak, aşırı yoğun terminal kıllanma ise 4 olarak değerlendirilir. Toplam skorun 7 veya daha fazla olması hirşutizm olarak tanımlanır. Yalnızca önkolda ya da bacakların alt kısmında terminal kıllanma olması hirşutizm tanımına girmemekle birlikte hirşut kadınlarda bu bölgelerde de kıllanma artışı bulunabilir. Ayrıca, istenmeyen kıllanma artışı ile başvuran bir kadının kendi durumunu nasıl algıladığı önemlidir. Toplam mFG skoru 7’nin üzerinde olmamakla birlikte bir ya da iki bölgede aşırı kıllanma olması da hastanın tıbbi tedavi için başvurmasına neden olabilir.
Dr. Okan Bülent Yıldız ve çalışma grubunun 2010 yılında Human Reproduction Update dergisinde yayınlamış oldukları kadınlarda tüylenme artışı değerlendirmesinde kullanılan hirşutizm atlası aşağıdadır:
DOĞUM KONTROL HAPLARI DOĞRU KULLANILIYOR MU?
Dünyada 100 milyondan fazla kadının kullandığı doğum kontrol haplarının tehlikesi var mı?
Kimler bu ilaçları kullanmamalı?
35 yaş üstü + obezite + sigara kullanıyor + doğum kontrol hapı = FELÇ RİSKİ
Oral kontraseptifler reçete edilmeden önce karaciğer fonksiyon testleri yapılmalıdır. Bu ajanlar, 35 yaş üzerinde olup sigara içen hastalarda, hipertansiyon varlığında, derin ven trombozu ya da pulmoner tromboemboli öyküsü, iskemik kalp hastalığı, meme kanseri veya estrojen bağımlı diğer kanserlerin bulunması durumlarında kontrendikedir.
SPOR VE PERFORMANS ARTTIRICI HORMON KULLANIMI
Ilk kez 1930’ larda anabolik ve androjenik yapıda steroid hormonların laboratuvar hayvanlarında iskelet kası gelişimine yol açtığı gösterilmiş ve bu hormonlar öncelikle vücut geliştirme alanında sporcular tarafından kullanılmaya başlanmıştı. 1974’den beri olimpiyat müsabakalarında kullanımı yasaklanmış olan androjenik steroidlerin ciddi ve hayati tehdit edici istenmeyen etkileri bulunuyor. Bu maddelerin kullanımı ile beklenmedik kalp krizi, beyin kanaması, pıhtılaşma faktörlerinde artış, iyi kolesterolde azalma, karaciğer fonksiyonunda bozulma olabilir. Erkeklerde sperm aktivitesinde bozulma ile kısırlık, kadınlarda tüylenme artışı, saç dökülmesi, seste kalınlaşma olabilir. Ayrıca gelişmesini tamamlamamış çocuklarda kullanımda kemik büyüme plaklarının erken kapanması, boy kısalığı, testis ve yumurtalık gelişim ve fonksiyonunda bozulma olabilir.
ENDOBRIDGE
Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği (TEMD), Amerikan Endokrin Derneği (The Endocrine Society – TES) ile uluslararası işbirliği projelerine imza atıyor. Amerikan Endokrin Derneği dünyada endokrin hastalıklar alanında lider ve en fazla üyeye sahip bilimsel kuruluş olma özelliğini taşıyor. Derneğin tüm endokrin hastalıklar hakkında bilgiler içeren ve dünyada en fazla okunan hasta sitesi olma özelliğine sahip hormon vakfı websitesi 2013 yılından itibaren İngilizce yanında Türkçe olarak da yayına başlayacak.
TEMD ve TES 2013 yılından itibaren Türkiye ve komşu coğrafyasındaki ülkelerdeki endokrinoloji, iç hastalıkları ve aile hekimliği uzmanlarına yönelik EndoBridge isminde bir bilimsel toplantı başlatıyor. İlki 24-26 Ekim 2013 tarihleri arasında Antalya’da düzenlenecek olan EndoBridge her yıl sonbaharda İngilizce yanında Türkçe, Rusça ve Arapça dört dilde gerçekleşecek. EndoBridge Amerikan Endokrin Derneğinin 95 yıllık tarihinde Kuzey Amerika dışında ve bir başka ulusal dernekle birlikte düzenleyeceği ilk toplantı olma özelliğini taşıyor.