2012 Yetişkin Sağlığı Anketi sonuçları, ülkemizde yetişkinlerin pnömokok hastalıklarıyla ilgili yeterli bilgiye sahip olmadıklarını gösteriyor.
Pfizer ve GfK Healthcare tarafından 2012’de tamamlanan anket, hastalıkları önleme ve sağlıklı yaşlanma konusunda bilgilendirmeye duyulan büyük ihtiyacı ortaya koyuyor. Ankete göre Türkiye’de 50 ile 70 yaş arası yetişkinlerin yalnızca yüzde 5’inin bu hastalıklar hakkında bilgisi var.
Pnömokok hastalıkları hâlâ dünya çapında yılda yaklaşık 1 milyon 600 bin erişkinin hayatını kaybetmesine yol açıyor. Dünya nüfusunun ortalama yaşının artmasıyla birlikte pnömokok hastalıklarının yükünde de artış olacağı tahmin ediliyor. Bakteriyemi (kanda bakteri bulunması), menenjit ve pnömokok zatürresi dahil olmak üzere pnömokok hastalıkları, yüksek hastalık yapma ve ölüm oranlarıyla ilişkili önde gelen bir global halk sağlığı sorunu. İnsanlar yaşlandıkça bağışıklık sisteminin enfeksiyonlara karşı mücadele edebilme yeteneği azalıyor ve pnömokok hastalıklarına yakalanma riski artıyor.
Pnömokok hastalıkları en yüksek oranda küçük çocuklarda ve ileri yaştaki yetişkinlerde görülüyor. Aşılamayla özellikle ağır enfeksiyonların önlenmesi mümkün olabiliyor; bunun için de özellikle 50 yaş üstü risk gruplarının aşılanması öneriliyor. Ancak anket bulgularına göre risk grubunda olan 50 ile 70 yaş arası yetişkinlerin yalnızca %6’sı pnömokok hastalıkları geliştirme açısından risk altında olduğunun farkında.
Anketin diğer önemli çıktıları arasında şunlar yer alıyor:
Pnömokok hastalıkları hakkında bilgi eksikliği mevcut.
•50 ile 70 yaş arası yetişkinlerin çoğu pnömokok hastalıklarının menenjit (%94) ve bakteriyemi (kanda bakteri bulunması) (%95) gibi ciddi hastalıklar olarak da görüldüğünü bilmiyor.
•50 ile 70 yaş arası yetişkinler zatürre hastalığını iyi bildiğini düşünmektedir. Ancak yalnızca %5’i pnömokok hastalığını veya pnömokok zatürresini tanıyorlar.
50 ile 70 yaş arası çoğu yetişkin, pnömokok hastalıkları açısından risk altında olduğunu düşünmüyor.
•Pnömokok hastalıkları en yüksek oranda küçük çocuklarda ve ileri yaştaki yetişkinlerde görülüyor.6 Ancak 50 ile 70 yaş arası yetişkinlerin yalnızca %6’sı pnömokok hastalıkları geliştirme açısından risk altında olduğunu düşünüyor.
50 ile 70 yaş arası çoğu yetişkin, yetişkinlerin aşılanmasının koruyucu sağlığın ve sağlıklı yaşlanmanın önemli bir parçası olduğuna inanıyor. Ancak öncelikli olduğunu düşünmüyor.
•50 ile 70 yaş arası yetişkinlerin %61’i, aşıların koruyucu sağlığın ve sağlıklı yaşlanmanın önemli bir parçası olduğuna inanıyor.
•50 ile 70 yaş arası yetişkinler, sağlık için alınması gereken önlemler arasında aşıları en az önemli olarak görüyorlar.
•50 ile 70 yaş arası yetişkinlerin %50’sinden fazlası, aşılanarak hasta olmamak yerine tıbbi tedavi görmeyi tercih ediyorlar.
50 ile 70 yaş arası yetişkinlerin çoğu, sağlık personeli ile aşılanma konusunda hiç görüşmemiş.
•50 ile 70 yaş arası yetişkinlerin yalnızca %8’i, doktorlarının pnömokok hastalıklarını önlemeye yardımcı olmak üzere aşılama konusunda kendileriyle görüştüğünü söylüyor.
50 ile 70 yaş arası yetişkinlerin %75’i sağlıklarını korumak için ellerinden geleni yaptığını söylüyor. Ancak yalnızca %3’ü 18 yaşından sonra pnömokok hastalıklarına karşı aşılanmış.
50 ile 70 yaş arası yetişkinler aşılanmama sebeplerini;
- Aşı hakkında bilgi sahibi olmamaları,
- Doktorlarının aşılamadan bahsetmemesi ve
- Risk altında olduklarını düşünmemeleri olarak açıklıyorlar.
Pnömokok hastalıklarının hastalar ve hastaların bakımını üstlenen kişiler üzerindeki ekonomik ve duygusal etkisi hakkında bilgi eksikliği mevcut.
•50 ile 70 yaş arası yetişkinlerin %73’ü pnömokok hastalığının sonuçlarından habersiz.3 Türkiye’de toplum içerisinden edinilmiş mikropla hastalanmış erişkin bir zatürre hastasının tedavisi ciddi bir yük ortaya çıkarmaktadır. Bir çalışmada hastaneye yatırılan hastaların ortalama kalış süresi 11 gün, toplam maliyet ise ortalama 4.000 TL olarak hesaplanmıştır.
•50 ile 70 yaş arası yetişkinlerin %40’ı, pnömokok enfeksiyonunun tam iyileşmesine kadar geçen ortalama sürenin 1 aydan daha az olduğunu düşünüyor.
Anket sonuçlarını değerlendiren Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdullah Sayıner, “Kişinin 50-70 yaş grubunda olması tek başına zatürre gelişme riskini ve daha ağır geçirme riskini artırıyor, bunun üstüne bir de kişinin KOAH, astım, diyabet gibi altta yatan bir hastalığı varsa, zatürre aynı yaş grubundaki insanlara göre yaklaşık 4-5 kat daha ağır seyrediyor. Üstelik doktora ya da hastaneye başvuruya kadar olan süre ya da başvurudan sonra tanı konulup tedavinin başlanmasına dek geçen süre ne kadar uzarsa, tedavinin başarısız olma (iyileşmenin gecikmesi, tedavi maliyetinin artması, kalıcı bazı sağlık sorunları ortaya çıkması, ölüm) riski o kadar artıyor. Pnömokok hastalıklarından ve zatürreden korunmak için genel hijyen kurallarına uymamız, ellerimizi düzenli yıkamamız, solunum enfeksiyonu olan kişilerle yakın temas kurmamamız, tozlu topraklı ortamlardan uzak durmamız, sigara içmememiz, var olan sağlık sorunlarımızı düzenli kontrol ettirmemiz lazım. Aşılamayla özellikle ağır enfeksiyonların önlenmesi mümkün olabiliyor; bunun için de özellikle 50 yaş üstü risk gruplarının aşılanması gerekiyor” şeklinde konuşuyor.