Patoloji laboratuvarında tanıya yardımcı hangi yöntemler kullanılır?
Histokimyasal boyama yöntemleri: Maddeleri temel özelliklerini esas alarak doku veya hücre içinde mikroskobik olarak görünür hale getiren ucuz ve güvenilir özel kimyasal yöntemlerdir. Tümör tanısındaki değerleri immunhistokimyasal yöntemlerin gelişmesiyle azalmış olsa da tümör dışı durumlarda sıklıkla patoloji laboratuvarında kullanılmaktadır. Örneğin bu boyama yöntemleriyle, akciğer, bronş veya deride görülebilen çeşitli enfeksiyon hastalıklarına neden olan bakteri ve mantar gibi mikroorganizmalar; karaciğer, kas veya beyin gibi organlarda metabolik hastalıklara neden olan hücre ürünlerinin anormal birikimleri; böbrek, damar, deri veya bağırsakta birikerek farklı hastalık tabloları oluşturan amiloid, kollajen gibi proteinöz maddeler gösterilebilmektedir.
İmmunhistokimyasal boyama yöntemleri: Anahtar-kilit örneği gibi hücredeki antijenleri veya proteinleri, işaretlenmiş bir antikor ile bağlayarak saptama işlemidir. Doku kesitleri üzerine belli antikorlar damlatılarak gerçekleştirilen ve pek çok aşaması olan bu yöntem, tümörün köken aldığı hücre tipinin saptanması için kullanılabildiği gibi, kötü huylu tümörleri iyi huylu tümörlerden ayırmada veya kanserin tedavisinde seçilecek alternatiflerin belirlenmesinde kullanılabilir.
Örneğin karaciğere yayıldığı düşünülen kanserin mikroskobik özelliklerine dayanılarak hangi organ kökenli olduğunu saptamak mümkün olmadığında, akciğer (CK7,TTF-1), meme (ER, PR, GCDFP15), kalın bağırsak (CK20, CEA) veya prostat (PSA) gibi olası organların kanserlerine yönelik işaretleyiciler kullanılarak tümörün köken aldığı organ saptanabilmektedir.
Hücre bölünmesiyle ilişkili bir işaretleyici olan Ki67 bazı tümörlerde iyi ve kötü huylu olanları birbirinden ayırmada kullanılır.
Meme kanserinde tümör kesitlerine uygulanan östrojen ve progesteron reseptörlerine yönelik işaretleyicilerin pozitif olması bu hastaların reseptörleri negatif olan hastalara göre genel sağ kalım oranlarının yüksek olacağını, ayrıca tamoksifen gibi antihormonal tedavilere cevap verme olasılıklarının daha iyi olduğunu gösterir. Bundan farklı olarak meme kanserinde tümörde cerbB2 (HER2neu) geninin aşırı bulunması negatif olanlara göre genel sağ kalımın düşük olacağına işaret ederken bazı ilaçlara (tirozin kinaz inhibitörü) iyi cevap vereceğinin bir göstergesi olarak da karşımıza çıkmaktadır.
İmmunfloresan boyama yöntemleri: Özellikle deri ve böbrekten alınan biyopsilerin dondurularak yapılan kesitlerine floresanla işaretli bazı antikorlar uygulanmasıdır. Bu yöntemle özellikle bağışıklık sistemini ilgilendiren bazı hastalıklarda dokularda ortaya çıkan birikimler (immunglobulin tipleri ve kompleman) gösterilebilir.
Elektron mikroskopisi: Işık mikroskobuna göre yüzlerce kez daha fazla büyütme gücü olan bu mikroskoplar daha çok araştırma amaçlı kullanılır. Patolojide kullanılan tekniklerin her hangi birisiyle köken aldığı hücrenin belirlenemediği tümörlerde tanısal amaçlı olarak kullanılır. Ayrıca bazı kas ve sinir hastalıkları ile böbrek ve deri biyopsilerinde de tanısal amaçlı kullanılabilir.
Dijital görüntü analizi: Patolojide tanıya giden yolda kullanılan kriterleri daha objektif kriterlere dayandırmak amacıyla mikroskobik görüntünün dijital ortama nakledilerek bu görüntülerdeki özelliklerin boyut, sayı, alan, çevre, yoğunluk gibi sayısal özelliklere dönüştürülerek değerlendirilmesi yöntemidir. Anormal olan hücreleri saptamada veya immunohistokimyasal boyaların değerlendirilmesi gibi amaçlarla kullanılır.
Akım sitometrisi: Bir akışkanın içindeki hücre veya parçacıkların lazer ışığı ile aydınlatılan bir bölmeden geçirilirken verdikleri sinyaller ile DNA içeriğinin, canlılığının veya kısaca kimliğinin belirlenmesi yöntemidir. Özellikle lösemi veya lenfoma tiplerini belirlemede kullanılır.
FISH (Floresan in situ hibridizasyon): Floresan ile işaretlenmiş bir gen parçasının (DNA probu) mikroskop camı (lam) üzerindeki kanser hücrelerinin DNA’sı ile birleşmesi (hibritleşmesi) esasına dayanır. Bugün patoloji uygulamaları içerisinde en çok meme kanserinde CerbB2 (HER2) durumunun saptanması amacıyla kullanılmaktadır.
Genetik testler: Sıklıkla rahim ağzı kanserinde saptanan human papilloma virus (HPV) tiplerini belirlemede kullanılmasının yanı sıra, son yıllarda önemi ve kullanımı artan bu testler başka bazı kanser tiplerinde seçilecek tedaviyi belirlemeye yardımcı olmak için bazı gen değişimlerini göstermek amacıyla da kullanılmaya başlanmıştır. Örneğin akciğer kanserinde EGFR , kalın bağırsak kanserinde Kras veya oligodendroglioma adı verilen bir beyin tümöründe 1p19q gen değişimlerine bakılır.
Ameliyat sırasında (intraoperatif) acil tanı verilebilir mi?
Bazı vakalarda ameliyat sırasında hızlı tanı için patoloji uzmanına danışılabilir (intraoperatif patoloji konsültasyonu). Genellikle kanser cerrahisinde (onkolojik cerrahi) başvurulan bir yöntemdir. Bu işlem ile dokular laboratuvarda uygulanan yöntemlerden farklı olarak -20 ila -30°C de dondurularak kesildiğinden dondurulmuş kesit (frozen section) olarak da isimlendirilir. Patolog incelenmesi istenen dokuyu öncelikle dış görünüşüyle (makroskobik) değerlendirir. Hangi alanın örnekleneceğini belirler, gerekli durumlarda dokunun alt-üst, sağ-sol gibi ameliyatın devamında cerrah için önemli olabilecek bölümlerini dokuyu farklı renkte boyayarak işaretler. Bu yöntemin doğruluk oranını artırmak amacıyla, dokuyu dondurmadan önce cam preparat üzerine dokundurmak (imprint) suretiyle hücrelerin cam preparata alınması ve sitolojik olarak da değerlendirilmesinin yapılması mümkündür. İncelenecek doku, donduktan sonra kendisiyle aynı yoğunlukta olabilen özel bir jel içine konularak dondurulur. Donma işleminden sonra doku istenilen kalınlıkta kesilir. Hızlı bir boyama yöntemi ile boyanır ve mikroskopta değerlendirilecek aşamaya getirilir. Dokunun dondurulması ve tanı verilmesi arasındaki süre genellikle 10-15 dakikadır. Süre olarak çok avantajlı olarak görünen bu tekniğin kalitesi laboratuvarda saatler süren rutin yöntemlerden elde edilen kalıcı kesitlerin kalitesine göre düşüktür. Bu nedenle tanıyı koyacak patoloji uzmanının deneyimli olması gerekir.
Doç. Dr. Özlem Yapıcıer
Anadolu Sağlık Merkezi Patotoji Uzmanı