Türkiye’de sayıları 10’a ulaşan “yunus terapi merkezleri”, Sağlık Bakanlığı, bilim insanları ve doktorlar tarafından onaylanmıyor.
Kaş’taki iki yunusun Bodrum’daki yunus parkına apar topar taşınmasıyla birlikte tesis sahipleri yeniden kamuoyuna karşı “yunus terapisi” kozunu kullanmaya başladı. Ruhsatsız ve izinsiz bir şekilde müşteri kabul ettiği için 28 Mayıs’ta Kaş Belediyesi tarafından mühürlenen Kaş Yunus Parkı’nın işletmecileri, yunusların engelli ve otizmli çocukların tedavisi için kullanılacağını, ancak sivil toplum kuruluşlarının buna izin vermediğini söylemişti.
Peki uzmanlar, tek bir seansı en az 2 bin 500 – 3 bin Avro olan bu tür terapi uygulamaları hakkında ne düşünüyor? Yunuslarla doktorculuk oynanabilir mi?
SAĞLIK BAKANLIĞI’NIN “RİSKLİ” BULDUĞU UYGULAMA
Yunuslara Özgürlük Platformu’nun “Bilimsel Veriler” sayfasında paylaştığı Sağlık Bakanlığı’nın bilgi edinme sonucu elde edilen resmi yanıtına göre, yunus terapisi adı verilen uygulamanın “bilimselliğinin kanıtlanmadığı ve FDA tarafından talep edilen emniyet ve işlerliğine dair kesin kanıtlar bulunmayan bir yöntem olduğu” belirtiliyor. Aynı zamanda “bu tür tedavilerin ‘bilinmeyen risk’ içerdiği, yan etkilerinin bilinmediği, sonuç olarak, adı geçen tedavi yöntemine izin verilmemesinin uygun olacağı” belirtilerek konunun Bakanlık tarafından değerlendirileceği bildiriliyor. Benzer bir şekilde Sağlık Bakanlığı’nın uygulamaya koyduğu “Yüzme Havuzlarının Tabi Olacağı Sağlık Esasları ve Şartları Hakkındaki Yönetmelik”in 8. maddesinin (ç) bendinde, “Yüzme havuzunda hayvanların insanlarla birlikte bulunmalarına hiçbir şekilde izin verilmez” ibaresi var.
Prof. Dr. Gönül Kırcaali İftar uyarıyor
Anadolu Üniversitesi Engelliler Araştırma Enstitüsü Kurucusu Prof. Dr. Gönül Kırcaali İftar ise, “yunuslarla etkileşim terapisi” (DAT) adı verilen bu uygulamaların dünya çapında konunun uzmanlarınca tedavi yöntemi olarak önerilmediğini ve bilim insanlarının hiçbir suretle yunus terapisini desteklemediğini belirtiyor:
“Örneğin, Humphries (2003) tarafından derlenen altı araştırmada dahi, önemli yöntemsel sınırlılıklar olduğu bildirilmiş; dolayısıyla, bu araştırmalarda gösterilen sonuçların bilimsel olarak geçerli kabul edilemeyeceği yorumunda bulunulmuştur. Daha sonra yürütülen diğer çalışmalar da, yunuslarla etkileşimin herhangi bir terapötik yararı olmadığı yönündedir. Öte yandan, ‘terapi’ adı altında yürütülen bu etkinliklerin, çocuklar açısından enfeksiyon ve kaza riski taşıdığı da bilinmektedir. Tüm bu bilgiler ve değerlendirmeler ışığında, tutsak edilen yunuslar üzerinden para kazanma girişimlerinin bilim çevreleri tarafından savunulmasının mümkün olmadığı açıktır.”
“KAZA, ÖLÜM VE HASTALIK RİSKİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ”
Kaş Sağlık Grubu Başkanı Dr. Munise Ozan, yunuslarla yüzme ve terapi seanslarında aynı havuzda veya deniz alanında yüzen çocukların ve bireylerin ciddi sağlık, kaza ve ölüm riskleriyle karşı karşıya olduğunu belirtiyor. Sağlık Bakanlığı’nın en yakın zamanda harekete geçerek yasal düzenlemeler yoluyla bu ticareti engellemesi gerektiğini savunan Ozan, şöyle devam ediyor:
“Oceanic Preservation Society’nin arşiv ve raporlardan derlediği araştırma sonuçlarına göre, dünya çapındaki yunus gösteri ve terapi merkezlerinde, 1970’lerden günümüze kadar 70’in üzerinde kaza gerçekleşmiş. Bu kazalardan en az 15’i ya yunusların veya balinaların, ya da insanların ölümüyle sonuçlanmış. Bu çok ciddi bir oran. Üstelik bu sayılar, yalnızca basına yansıyan veya rapor edilenler. Gizlenen kazalar ve ölümler de çok fazla.”
Kaza ve ölüm riskine ek olarak, bu canlılarla gösteri veya terapi amaçlı olarak aynı ortamda yüzen bireyler için, deniz memelilerinin dışkısı ve sudaki diğer tüm bakterilerin ciddi enfeksiyon ve sağlık riskleri taşıdığını, insandan hayvana, hayvandan insana geçebilecek türlü zoonotik hastalıklara zemin oluşturduğunu belirtiyor:
“Bu hastalıklar, enfeksiyonlar arasında; kuduz, salmonella, tüberküloz, brusella, psittakoz, gierdia, toksoplazma, mycobacterium marinum bulunmaktadır. Ayrıca egzema, viral ve bakteriyel deri iltihabı, yanma, kızarıklık, şişlik, vb gibi vakalar anketler ve bilimsel çalışmalar yoluyla gözlenmiştir. Sağlık Bakanlığı’nın bu gerçekleri ve riskleri göz önünde bulundurarak bu tür faaliyetleri acilen yasaklaması ve gerekli yasal önlemleri alması gerekmektedir. Uzman hekimler olarak bu tür ticari uygulamaların insan hayatını riske atmasını kabul edemeyiz.”