Kalp hastalıklarının tedavisinde Minimal İnvaziv ve Robotik Yöntemler; Hasta Odaklı Tedavi Planlaması.
Teknolojik aletler gibi, insan eliyle yapılan işlerde “küçülüyor”. Minimal invaziv cerrahi, yapılması gereken ameliyatı yıllardır yapılan cerrahi kesilere göre daha küçük kesilerle yapmak demek. Cerrahinin birçok branşı gibi kalp cerrahisinde de kesiler küçülüyor. Kalp hastalıklarının tedavisinde küçük kesi veya minimal invaziv yöntemlerin kullanılması ilk olarak 1990’lı yılların sonuna doğru gerçekleştirildi. Küçük kesilerle uygulanan teknikler ilk olarak bypass operasyonlarında kullanılsa da erken dönemde bu tekniğin daha çok kapak ameliyatlarında uygulanması yaygın hale geldi. Minimal İnvaziv Kalp Cerrahisi daha ufak kesi, daha kısa yoğun bakım ve daha erken eve dönüş sağlıyor. En önemlisi de hasta ameliyattan korkutuğu için eksik tedaviler yerine tam tedavi olma şansını kaçırmıyor. Bazen hastalar kalp ameliyatlarından korktukları için, bazen de kardiyologlar hastayı büyük bir ameliyat, uzun bir yoğun bakım stresine sokmamak için stent yada ilaç tedavilerini tercih ederler. Düşünce olarak anlaşılabilir olsa da tıbbın gerçekleri ile örtüşmeyen böyle durumlarla karşılaşabiliyorduk. Son yıllarda kalp cerrahisinde de ameliyatların daha ufak kesilerle yapılabiliyor olması bu “anlaşılabilir” korkuların üstesinden gelmeye başladı. Estetik olarak hastayı daha mutlu ediyor olmasından çok daha önemlisi, hasta ve kardiyolog dostlarımız ameliyat korkusunu, büyük kesi korkusunu yenmek ve daha az etkili ya da uzun dönem başarısı daha düşük olacak seçeneklere yönelmektense, gerekli cerrahi tedaviye şans vermeye başladılar. Küçük kesi ile yapılan ameliyatlar sonrası yine hastaları bir gün yoğun bakımda tutuyoruz ancak serviste geçirdikleri gün sayısı yani hastane yatış süreleri 2-3 gün daha kısalaşıyor. Sonrasında normal kesi ile yapılan ameliyatlarda 1 ayı bulan nekahat süresi küçük kesi ile yaplan ameliyatlarda 1 hafta kadar sürüyor. Böylece hasta çok daha çabuk günlük hayatına sağlıklı bir dönüş yapabiliyor. Kalp kapak hastalıklarının tedavisinde 2000’li yılların başından itibaren kateter yöntemi ile yapılan işlemler de kullanılmaya başlandı. Özellikle Avrupa’da birçok merkezde küçük kesi ile veya kateter ile yapılan kalp kapak ameliyatları sayısı hızlı bir artış gösterdi. Örneğin şu an Almanya’da kalp kapak girişimlerinin yarısından fazlası küçük kesi veya kateter yöntemleri ile uygulanmakta. Amerika’da da benzer oranlar söz konusu. Kalp operasyonlarında robotik teknolojinin kullanılmaya başlanması ise yine 2000’li yılların başlarında gerçekleşti. Bu yöntem ile kalp kapak operasyonları, koroner bypass işlemleri, kalp tümörlerine yönelik yapılan operasyonlar, nabız düzensizliklerinin tedavisi ve doğuştan gelen bazı kalp anormalliklerinin düzeltilmesi gerçekleştirilebilmekte. Ülkemizde de genel olarak bu tarzda küçük kesi veya robotik yöntemle uygulanan tedavilerin sayısında hızlı bir artış gözlemlenmekte. Örneğin şu an Avrupa’da en fazla robotik kalp ameliyatlarının yapıldığı ülke Türkiye. Aslında bu yöntemlerin ana hedefi sadece kozmetik açıdan bir fayda sağlamak değil, klasik operasyonlar ile kıyaslandığında bu yöntemlerin en önemli artısı hastanın daha erken dönemde normal yaşantısına veya iş ortamına dönmesine olanak sağlayabilmesi. Bunun yanında ameliyat sırasında veya sonrasında görülen bazı tıbbi avantajları da mümkün olabilmekte. Bu nedenle şu an için kalp hastalıklarının tedavisinde küçük kesi, robotik yöntemler hastalara sunabileceğimiz ciddi birer alternatif oluşturmakta. Tabi ki uygun olan durumlarda. Her hasta ve kalp ameliyatı için bu yöntemler uygun olamayabiliyor. Küçük yerine normal kesi gerekebiliyor. Elbette her hasta, her kalp hastalığı bu minimal invaziv yöntemlerle yapılmak için uygun değildir. Hangi durumlarda uygun olduğuna ameliyatı gerçekleştirecek kalp damar cerrahı doğru şekilde karar verecektir. Cerrah da, eğer yapılacak operasyon minimal invaziv yöntemlerle yapılmak için uygunsa bu yöntemi tercih eder. Bu yöntemlerin her biri kendi içinde teknik farklılıklar içermekte ve her birinin ayrı ayrı çok faydalı olacağı hasta grupları mevcut. Bu nedenle genel olarak kalp hastalığını tedavi ederken en iyi yöntem şudur demektense, tüm yöntemleri birbirinin tamamlayıcısı olarak görmek daha doğru. Buna göre hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutularak her bir hastaya en uygun tedavi yöntemini özel olarak belirlemek gerekiyor. Yani hasta odakli tedavi planlaması yapmak en saglıklısı. Hastalarımızın “ben küçük kesi” istiyorum demelerini anlamak çok mümkün. Ama hastalarında doktorun kendileri için en iyi olabilecek kesi ve yöntemi yapacaklarından emin olmaları gerekiyor. Minimal invaziv kalp cerrahisi bazen özel cerrahi aletler gerektirir. Bu aletler, kalbe ve ameliyat yapacağımız alana ulaşmamızı ve ameliyatımızı yapmamızı kolaylaştırırlar. Aynı şekilde protez kapak olarak kullandığımız kapaklarda daha hızlı daha kolay takılabilir teknoloji ile geliyorlar.
#Minimalİnvaziv #KalpCerrahisi #Minimal #İnvaziv #Kalp #Cerrahi