Antioksidandan zengin yiyecekler adeta hastalıklara karşı kalkan görevi görüyor. Zira bu maddeler insanı, soğuk algınlığından gribe, kanserden kalp hastalıklarına kadar birçok rahatsızlıktan koruyor.
Dahiliye Uzmanı Dr. Gürkan Yurteri’ye göre, antioksidan yiyeceklerle sağlıklı kalmak mümkün. “Hastalıklara teslim olmamak elimizde” diyen Dr. Yurteri, antioksidanlar hakkında şunları söyledi:
“Vücudumuzun en küçük birimi olan hücrelere saldıran ve hücrelerde büyük değişimlere neden olan yıkıcı moleküllere “serbest radikaller” adı verilir. Canlılardaki kimyasal süreçler özellikle oksitlenme, serbest radikallerin oluşmasına neden olur. Yüksek derecede reaktif olan bu serbest radikaller, vücudumuzdaki farklı moleküllerle reaksiyona girerek hücrelerimize zarar verirler. Böylece hücrelerin anormalleşmesine, ölümüne, kanser oluşturmasına neden olan birtakım zincir reaksiyonlara yol açarlar. Neyse ki; vücudumuzda bu oksidan sisteme karşı geliştirilmiş antioksidan bir savunma mekanizması mevcuttur. Bu sistem sayesinde yaşlılık etkilerinin minimum olduğu daha sağlıklı bir yaşam sürdürmekteyiz. Antioksidan özelliği keşfedilen birçok madde bulunmaktadır. Bu maddelerin bir kısmını diyetimizle (bitkilerden) alırken; bir kısmını vücut kendisi, serbest radikallere karşı bir savunma sistemi olarak üretir.”
MISIR, PİRİNÇ, CEVİZ VE BADEM E VİTAMİNİ DEPOSU
Peki, antioksidanlardan yeterince yararlanabilmek için neler yapmalı, hangi besinden ne kadar tüketmeli? Dr. Yurteri’nin cevabı şöyle: “E vitamininin içinde alfa, beta, gama ve delta tokoferolleri bulunur. Bunların içinden özellikle E vitamini önemli bir antioksidandır. Özellikle buğday, mısır, darı, pirinç gibi tahıllarda çok bulunur. Bunun dışında ayçiçek yağı, mısırözü yağı, pamukyağı gibi yağlarda, ceviz, badem ve yerfıstığı gibi kuru yemişlerde ve yeşil sebzelerde bulunur. E vitamini aynı zamanda pişirmeye ve sıcağa dayanıklıdır, böylece pişirilme esnasında tahrip olmazlar. Fakat yağda kızartma ve tahılların öğütülmesi esnasında E vitaminleri de tahrip olur ve çoğu bozulur. Bu yüzden E vitamini ihtiva eden ürünleri yağda kızartmadan pişirmek ve özellikle beyazlatılmadan geçmemiş tahıl ürünlerini (kepekli ürünler gibi) tüketmek daha akıllıca ve sağlıklı olur.
PORTAKAL VE MANDALİNA MEVSİMİNİ KAÇIRMAYIN
C vitamini; turunçgiller, domates, yeşil yapraklı sebzeler (brokoli, ıspanak vb.) ve patates gibi sebze ve meyvelerde bulunur. Ancak C vitaminin işe yaramaz hale gelmemesi için, C vitamini içeren besinlerin hafif pişirilmesi, yenilebiliyorsa çiğ yenmesi ve hazırlarken de kesildikten kısa bir süre sonra tüketilmesi önerilir.
HAVUÇ VE ISPANAK A VİTAMİNİNDEN ZENGİNDİR
Vücutta depolanarak A vitaminine de dönüştürülen bu kırmızımsı-turuncu pigment çok güçlü bir antioksidandır. Birçok kanser türüne yakalanma riskini azaltmasıyla ünlüdür. Havuç, ıspanak ve brokoli gibi yeşil yapraklı sebzeler ile kayısı ve şeftali gibi meyvelerde fazlasıyla bulunur.
ELMANIN ANTİOKSİDAN ETKİSİNDEN FAYDALANIN
Flavonoidler birçok meyve ve sebzede yüksek oranlarda bulunan sarı-beyaz pigmentlerdir. Bitkilerin çoğunda bulunan bu antioksidan, yine antioksidan olan C ve E vitamininden çok daha fazla miktarlarda bulunduğu için özellikle meyve ve sebze ağırlıklı bir diyet ile vücuda fazla miktarlarda alınabilir. Elma, çilek, üzüm gibi meyveler, çikolata ve özellikle çay, belli oranlarda flavonoid ihtiva eder.
ET ÜRÜNLERİ VE BALIĞI DENGELİ TÜKETİN
Özellikle kanser ve belli nörolojik hastalıklara olan pozitif etkileriyle uzun süredir gündemde olan koenzim q önemli bir antioksidandır. Vücut tarafından üretilir, diyet yoluyla da alınabilir. Her ne kadar ciğer, kalp ve böbrek gibi et ürünlerinde ve balıkta yüksek oranda bulunsa da, diyete takviye amaçlı alınan koenzim Q hapları ile vücuda alınması daha etkilidir.
KIRMIZI MEYVELER LİKOPEN KAYNAĞI
Beta-caroten ve lütein ile aynı ailenin üyesi olan likopen birçok meyveye kırmızı rengi veren maddedir. Kardiyovasküler hastalıklar ve kansere karşı etkileri ile bağışıklık sistemine olan pozitif etkileri yüzünden uzun süredir gündemde olan bir maddedir. Antioksidan özelliği kanıtlanmıştır. Özellikle domateste çok büyük miktarlarda bulunmaktadır. Prostat ve kalın bağırsak kanserlerinin risklerini büyük oranda düşürdüğü laboratuvar çalışmalarıyla kanıtlanmıştır.”
ANTİOKSİDAN İLAÇLARA KARŞI TEMKİNLİ OLUN
Vücuda doğal besinlerden alınan antioksidanların dışında, son yıllarda antioksidan içeren diyet takviye ürünleri ve ilaçların da piyasada satıldığını belirten Dahiliye Uzmanı Dr. Gürkan Yurteri, “Her ne kadar şu ana kadar ciddi yan etkiler ve olumsuz sonuçlar görülmemiş olsa da, uzun dönemde bu tür ilaçların nasıl sonuçlar veya yan etkiler doğurabileceği kesin değildir. Antioksidanlar kanser ve yaşlılık etkilerinin risklerini azaltmakta önemli de olsalar, ‘sihirli formül’ değildir; ancak belirli ölçülerde alınmaları sağlık için son derece önemlidir” diye konuştu.